GençlikGüncel

ÖZEL- HABER | İHD: Ahmet Yıldız’ın Durumu, Sadece Bireysel Bir Mağduriyet Değil

İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin Yaşar Sezgin, Ahmet Yıldız’ın yaşadığı ağır tecrit koşulları ve sistematik hak ihlalleriyle ilgili gazetemize konuştu.

Ahmet Yıldız, 24 Kasım 2024  tarihinde Dersim Merkez ve Ovacık kayyım protestolarına katıldığı için disiplin soruşturmalarına maruz kalmış, üniversite yurdundan uzaklaştırılmış ve sosyal medya paylaşımları gerekçe gösterilerek “propaganda” suçlamasıyla soruşturulmuştu. Seyit Rıza Meydanında açlık grevi eylemine giren  Yıldız, polisin ajanlık dayatmasını kabul etmediği için yurttan uzaklaştırılmış, ardından atılmıştı. Geçtiğimiz 30 Nisan’dan itibaren tutuklanarak Elazığ 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Hapishane’sine gönderildi.

Geçtiğimiz günlerde Munzur Üniversite öğrencisi Ahmet Yıldız yasadığı tecrit ve hak ihlallerini anlatan bir mektubu İHD Dersim Şubesine göndermişti. İHD Dersim Şubesinden Yaşar Sezgin, “Yıldız’ın durumu, sadece bireysel bir mağduriyet değil, Türkiye’deki hapishanelerde artan tecrit politikaları ve insan hakları ihlallerinin sistematik bir yansıması olarak değerlendiriliyoruz. Ahmet Yıldız’ın maruz kaldığı muamele, insan onuruna aykırı bir tabloyu gözler önüne seriyor. Bu durum, yalnızca bir kişinin değil, tüm mahpusların yaşadığı yapısal sorunların bir göstergesidir” dedi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Dersim Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Hüseyin Yaşar Sezgin, Ahmet Yıldız’ın yaşadığı ağır tecrit koşulları ve sistematik hak ihlalleriyle ilgili gazetemize konuştu.

Tutuklanma Süreci ve Hedef Alınan Haklar

Ahmet’in yaşadığı mağduriyeti devletin bir baskı politikası olduğunu vurgulayan Sezgin, bu süreci şu sözlerle değerlendirdi: “Ahmet Yıldız’ın tutukluluğu, düşünce ve ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile eğitim hakkına yönelik sistematik bir müdahalenin parçasıdır. Bu, devletin muhalif sesleri susturmak için kullandığı bir baskı politikasıdır. Genç bir bireyin eğitim hakkı elinden alınmış, demokratik haklarını kullandığı için cezalandırılmıştır.”

Hapishane Koşullarında Ağır Tecrit ve İhlaller

Yıldız, yüksek güvenlikli bir hapishanede ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Üç kişilik bir odada tek başına kalan Yıldız’ın bulunduğu koridordaki diğer odalar kasıtlı olarak boş bırakılarak sosyal izolasyon derinleştiriliyor. Sezgin, bu durumu “İnsanlık dışı bir uygulama” olarak nitelendirerek, “Temel ihtiyaçlara erişimde kısıtlamalar, açlık grevi sırasında iaşe desteğinin eksik bırakılması ve iletişim hakkının engellenmesi, Yıldız’ın insan onuruna aykırı koşullarda tutulduğunu gösteriyor. Sağlık sorunları göz ardı edilerek yüksek güvenlikli bir cezaevinde tutulması, fiziksel ve ruhsal sağlığını tehdit ediyor” dedi.

Yıldız’ın Mektubu: Psikolojik İşkence ve Hak İhlalleri

Ahmet Yıldız’ın yazdığı mektup, yaşadığı koşulların vahametini gözler önüne seriyor. Mektubunda, kimseyle görüşemediğini, avukatına ve ailesine ulaşamadığını, keyfi disiplin cezalarına maruz kaldığını ve sevk taleplerinin reddedildiğini belirten Yıldız, bu koşulların psikolojik bir işkenceye dönüştüğünü vurguluyor. İHD Şube Başkanı Sezgin, bu mektubu şu şekilde yorumladı: “Yıldız’ın ifadeleri, tecritin bir işkence biçimi olduğunu açıkça ortaya koyuyor. İletişim hakkının engellenmesi, sağlık hizmetlerine erişiminin kısıtlanması ve açlık grevine yönelik baskıcı tutumlar, insan hakları açısından kabul edilemez. Yıldız, bu koşulların intihara sebebiyet verebilecek düzeyde olduğunu söylüyor ve sorumluluğu hapishane yönetimine ve ilgili kamu kurumlarına yüklüyor. Bu, hepimizin ciddiye alması gereken bir çığlık.”

Açlık Grevinde Yaşanan Eksiklikler

Yıldız, 1 Haziran 2025’te açlık grevine başladı. Ancak grevi sağlıklı sürdürebilmesi için gerekli olan toz şeker ve limon gibi temel iaşe malzemeleri eksik sağlandı. Bayram şekeri gibi sembolik insani talepler bile reddedildi. Sezgin, bu durumu “Hapishane yönetiminin keyfi ve baskıcı tutumunun bir yansıması” olarak nitelendirerek, “Bu tür uygulamalar, mahpusların en temel ihtiyaçlarını bile karşılamaktan kaçınan bir zihniyetin göstergesidir. Açlık grevi, bir protesto biçimidir ve buna yönelik engellemeler, mahpusların iradesini kırmaya yönelik bir çabadır” dedi.

Ciddi Sağlık Sorunları ve Artan Riskler

Kalp kapakçığı gevşemesi, bipolar bozukluk, anksiyete ve aktivite bozukluğu gibi ciddi tanıları bulunan Yıldız, yüksek güvenlikli hapishanesinde ağır tecrit koşullarında tutuluyor. Sezgin, bu durumu şu sözlerle eleştirdi: “Yıldız’ın sağlık sorunları, özel bir bakım ve tedavi gerektiriyor. Ancak o, bu koşullara uygun olmayan bir ortamda, tecrit altında tutuluyor. Açlık greviyle birlikte sağlık riskleri katlanarak artıyor. Bu, devletin bir yurttaşının yaşam hakkını hiçe sayması anlamına geliyor.”

Ulusal ve Uluslararası Hukuk İhlalleri

İHD Dersim Şubesi, Yıldız’a uygulanan tecrit ve hak ihlallerinin, Anayasa’nın 17. ve 19. maddeleri ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. ve 6. maddelerini açıkça ihlal ettiğini belirtiyor. Sezgin, “Bu uygulamalar, işkence yasağına ve insan onuruna uygun muamele ilkesine aykırıdır. Türkiye, uluslararası insan hakları sözleşmelerine imza atmış bir ülke olarak, bu yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Ancak Yıldız’ın durumu, bu taahhütlerin açıkça ihlal edildiğini gösteriyor” dedi.

İHD’nin Talepleri ve Yetkili Kurumlara Çağrı

İHD Dersim Şubesi, Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ile bağımsız denetim mekanizmalarını acilen göreve çağırıyor. Sezgin, taleplerini şöyle sıraladı: “Ahmet Yıldız’ın tecrit koşulları derhal kaldırılmalı, sağlık hakkına erişimi sağlanmalı ve avukat-aile iletişimi engelsiz bir şekilde yürütülmelidir. Ayrıca, hapishanelerdeki tüm mahpusların insan onuruna yaraşır koşullarda tutulması, anayasal ve evrensel bir yükümlülüktür. Cezaevlerinin bağımsız denetime açılmasını ve tecrit uygulamalarının son bulmasını talep ediyoruz.”

İletişim Engeli: Savunma ve Özel Hayat Hakkı İhlali

Yıldız’ın avukat ve ailesiyle iletişim kuramaması, savunma hakkı, haberleşme hakkı ve özel hayata saygı hakkının ihlali olarak tanımlanıyor. Sezgin, bu durumu “adil yargılanma hakkına ve bireyin sosyal destek sistemine erişimine yönelik bir saldırı” olarak nitelendirerek, “Bu engellemeler, mahpusu yalnızlaştırmayı ve iradesini kırmayı amaçlıyor. İnsan onuruna aykırı bu uygulamalar derhal son bulmalı” dedi.

Sistematik Sorunlara Karşı Genel Çağrı

Ahmet Yıldız’ın durumu, hapishanelerdeki tecrit, sağlık hakkı ihlalleri ve keyfi uygulamaların sistematik bir sorun haline geldiğini ortaya koyuyor. Sezgin, “Yıldız’ın yaşadıkları, bireysel bir vaka olmanın ötesinde, cezaevlerindeki yapısal sorunların bir yansımasıdır. Tecrit, yalnızlaştırma ve sağlık hakkı ihlalleri, tüm mahpusları etkileyen bir krizdir. Bu nedenle, yalnızca Yıldız için değil, tüm mahpuslar için onurlu yaşam koşulları sağlanmalı ve cezaevleri bağımsız denetime açılmalıdır” diyerek genel bir çağrıda bulundu.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu