
Evrensel’in haberine göre Lübnan hükümeti, ABD’nin yoğun baskısı ve İsrail saldırılarının şiddetlenmesi endişesiyle orduyu, yıl sonuna kadar Hizbullah milislerini silahsızlandırmaya yönelik bir plan hazırlamakla görevlendirdi. Başbakan Nevaf Selam, yalnızca devletin güvenlik güçlerinin silah taşıyacağı bir düzenleme talep etti.
5 Eylül’de yapılan kabine toplantısında Enformasyon Bakanı Paul Morkus, ordunun sınırlı imkânlarla planı uygulamaya başlayacağını açıklarken, planın ayrıntılarının gizli tutulacağını duyurdu. Toplantıda Şii kökenli beş bakan protesto amacıyla salonu terk etti. Hizbullah ise hükümeti, İsrail ve ABD’nin “oyuncağı” olmakla suçladı.
İç savaş tehdidi
Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım, hükümetin silahsızlandırma girişimine sert tepki göstererek, “ülkede iç savaş çıkabileceği” uyarısında bulundu ve yaşanabilecek her türlü çatışmadan hükümeti sorumlu tutacağını söyledi. Bu açıklama, Kasım’ın bugüne kadarki en sert çıkışı olarak yorumlandı.
Batılı kaynaklarda Hizbullah’ın ağır silahlarını orduya devredebileceği yönünde spekülasyonlar yer alsa da, örgüt ve müttefiki Emel Hareketi, ABD’nin Lübnan ve Suriye Özel Elçisi Tom Barrack tarafından sunulan ve “Barrack belgesi” olarak bilinen planın bu kadar hızlı onaylanmasını beklemiyordu.
Zayıflayan ama hâlâ güçlü bir aktör
İsrail ile geçen yıl imzalanan ateşkese rağmen, Hizbullah neredeyse her gün İHA ve hava saldırılarıyla hedef alınıyor. İsrail ordusunun en az 600 hava saldırısı düzenlediği açıklanırken, Güney Lübnan’da askeri varlığını artırdığı bildirildi. Bu süreçte Hizbullah birçok komutanını kaybetti ve Suriye üzerinden İran’dan gelen silah hattının kesilmesi örgütü zayıflattı. Buna rağmen Hizbullah, Şii toplumu ve İsrail karşıtı gruplar arasında sosyal tabanını koruyor.
Kutuplaşma derinleşiyor
Lübnan’daki siyasi cepheler, dini kimlikler üzerinden derinleşmiş durumda. Şiiler ağırlıklı olarak Hizbullah’ı desteklerken, muhaliflerin çoğunu Sünni ve Hristiyan kesimler oluşturuyor. Silahsızlandırma planı, bir kesim için ülke güvenliği açısından zorunlu görülürken; diğerleri, İsrail saldırıları karşısında Hizbullah’ın askeri varlığının hâlâ gerekli olduğunu savunuyor.
Tarihsel bağlam
1980’lerde İsrail işgaline karşı İran desteğiyle kurulan Hizbullah, yıllar içinde dünyanın “en güçlü sivil milis gücü” olarak anılır hale geldi. 2000’de İsrail’in Lübnan’dan çekilmesinin ardından da silahsızlanma çağrılarına direnen örgüt, askeri kanadını güçlendirmeyi sürdürdü.
Bugün ise Lübnan, iki ihtimalle karşı karşıya: ya Hizbullah’ın silahsızlandırılması girişimi ülkeyi iç savaşa sürükleyecek ya da plan ertelenecek. Şimdilik hiçbir taraf geri adım atmaya niyetli görünmüyor.