Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), 22-23 Aralık tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirdiği Parti Meclisi (PM) toplantısının ardından sonuç bildirgesini yayımladı. Bildirgede, AKP-MHP iktidarının savaş politikalarına ve toplum üzerindeki baskılara karşı “barış ve demokrasi mücadelesini” büyütme kararlılığı vurgulandı.
‘Suriye’de savaşı derinleştiren politikalar Türkiye’nin çıkarına değil’
Toplantıda, Türkiye, Ortadoğu ve Suriye’deki siyasi gelişmeler değerlendirilerek 2025 yılının ilk çeyreğine ilişkin stratejik bir yol haritası oluşturuldu. Sonuç bildirgesinde, AKP iktidarının Suriye politikasına ilişkin şu değerlendirme yapıldı:
“AKP iktidarının Suriye’de çözümsüzlük ve savaşı derinleştiren politikaları, Türkiye’nin çıkarına olmadığı gibi içeride onlarca yıldır derinleşen ekonomik yıkıntı ve krizlere de neden olmuştur.”
‘Kürt halkının kazanımları hedefte’
Bildirgede, Suriye’de 2011 yılında başlayan savaşın yeni bir evreye geçtiği ve NATO’nun planları doğrultusunda Suriye’nin yeniden dizaynının gündeme geldiği belirtildi. AKP iktidarının bu süreçte Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) eliyle Kürt halkının kazanımlarını hedef aldığına dikkat çekilerek, “Tasfiye edilmek istenen, Suriye krizine de Ortadoğu’daki pek çok soruna da çözüm olacak yaşam ve yönetim modelidir” ifadeleri kullanıldı.
‘Kobanê demokratik yaşamın sembolüdür’
Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik tutumun, Kürt halkının hak ve taleplerine karşı bir yaklaşımın ötesinde olduğu belirtilen bildirgede, Kobanê’nin demokratik yaşamın sembol kentlerinden biri olduğu vurgulandı. “Rejimin düşmesinden sonra Aleviler başta olmak üzere Suriye’deki farklı kimlik ve inançlara yönelik saldırı ve tehditler başlamıştır” denilerek, tüm çevrelerin bu konuda duyarlı olmasının tarihsel bir sorumluluk olduğu ifade edildi.
‘Öcalan üzerindeki tecrit sona erdirilmeli’
PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona erdirilmesi gerektiği belirtilen sonuç bildirgesinde, bunun Kürt sorununun “demokratik çözümü ve Türkiye’nin barış süreci” için temel bir adım olacağı kaydedildi. Bildirgede, şu ifadeler yer aldı:
“Tecrit yalnızca hukukun ihlali değil, aynı zamanda Türkiye’nin Kürt sorununda demokratik çözüm yollarını tıkayan bir engeldir. Türkiye’de Kürt sorununun demokratik müzakereye dayalı çözümü ve toplumsal barışın sağlanması için sayın Öcalan’ın müzakerelere gerekli zeminlerde, eşit ve adil şartlar altında katılması tarihsel bir zorunluluktur.”
‘Barış ve demokrasi mücadelesini yükseltme çağrısı’
DEM Parti sonuç bildirgesinde şu çağrılar yapıldı:
• “İktidarın savaş politikalarına ve manipülatif kara propagandalarına karşı barış ve demokrasi mücadelesini yükseltelim.
• Kuzey ve Doğu Suriye’de halkların ortak iradesiyle kurulan demokratik yönetimleri tehdit olarak değil, bir örnek model olarak değerlendirelim.
• Türkiye’nin kendi sorunlarını demokratik yollarla çözen bir ülke olması gerektiğini savunalım.
• Türkiye’de hukuksuzluğun sıradanlaşmasını sağlayan tecride karşı ortak bir tutum sergileyelim.”
Sonuç bildirgesinde, Kürt sorununun “barışçıl” çözümünün sadece Türkiye’nin değil, Ortadoğu’nun demokratikleşmesine de katkı sunacağına dikkat çekilerek, “Şartlar ve koşullar ne olursa olsun eşit ve özgür bir yaşamda her zamankinden daha ısrarcıyız. Mücadelemize ve başaracağımıza olan inancımız her zamankinden daha güçlüdür” denildi.
