
Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 200 kişinin hayatını kaybettiği Hünkar, Selim Köse, Sami Bey, Fazilet ve Akgül apartmanlarına ilişkin açılan davalarda sanıkların bir gün bile tutuklu kalmaması, hayatını kaybedenlerin yakınlarının tepkisini çekiyor.
ANKA Haber Ajansı’nın derlediği bilgilere göre, depremde yıkılan bu apartmanlarla ilgili davalarda toplam 15 sanık hakkında “Bilinçli taksirle ölüme ve yaralanmaya neden olma” suçlamasıyla 22 yıl 6 aya kadar hapis cezası talep edilmesine rağmen, tüm sanıklar tutuksuz yargılanıyor.
Yıkılan apartmanlar ve soruşturma süreçleri
– Hünkar Apartmanı (Maraş – Onikişubat):** 84 kişinin yaşamını yitirdiği binanın müteahhitleri İbrahim İlhan ve Ferhat İlhan, statik proje müellifi Ahmet Özdemir ve statik fenni mesulü Nevzat Bahşi hakkında dava açıldı. Ancak sanıklar tutuklu yargılanmıyor.
– Selim Köse Apartmanı (Hatay – Antakya):** 43’ü çocuk olmak üzere toplam 43 kişinin öldüğü binanın müteahhiti Hasan Köse ve yapı denetim yetkilileri hakkında dava açıldı. Sanıklar serbest.
– Sami Bey Apartmanı (Adana – Çukurova):** 40 kişinin hayatını kaybettiği binanın müteahhitleri Abdullah Aybaba ve Eda Aybaba Çelik yurt dışına kaçtı. İngiltere’ye iade talebi gönderildi ancak bir gelişme yaşanmadı.
– Fazilet Apartmanı (Maraş – Onikişubat):** 19 kişinin öldüğü apartmanda fırın işletmecileri hakkında açılan davada sanıklar 18 ay boyunca firariydi. Teslim olmalarının ardından serbest bırakıldılar.
– Akgül Apartmanı (Adıyaman – Merkez):** 15 kişinin hayatını kaybettiği binanın sahipleri hakkında açılan davada da sanıklar tutuksuz yargılanıyor.
Aileler: Gerçek adalet bu mu?
Depremde yakınlarını kaybedenler, sorumluların serbest bırakılmasına tepki gösterdi. Adalet Peşinde Aileleri Platformu temsilcisi Döne Kaya, cezasızlığın sistematik bir hal aldığını belirterek şunları söyledi:
“Binlerce insanın ölümüne sebep olan müteahhitler, yapı denetimciler ve kamu görevlileri bir gün bile tutuklu kalmadı. Gerçek adalet bu mu? Sevdiklerimizin canı bu kadar ucuz muydu? Bu davaları kapatmaya çalışanlar bilsinler ki bu adaletsizliği kabul etmiyoruz. Müteahhitlerden yapı denetimcilerine, kamu görevlilerinden bakanlıklara kadar uzanan zincirde gerçek bir yargılama söz konusu olmamıştır. Adaletsizlikleri teşhir etmeye devam edeceğiz. Ya adalet ya adalet.”
‘Ailemin katilleri ne zaman tutuklu yargılanacak?’
Hünkar Apartmanı’nda anne, baba, kardeşi ve babaannesini kaybeden Sıla Danyeri, Adalet Bakanı’na seslenerek, “Benim ailem toprak altında yatarken çürük bina inşa eden sanıklar bir gün bile tutuklu kalmadı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a soruyorum; Benim ailemin ve diğer 80 kişinin yaşama hakkını elinden alan sanıklar ne zaman tutuklu yargılanacak?” dedi.
‘Adil yargılama sağlanana kadar davamızın peşindeyiz’
Selim Köse Apartmanı’nda kız kardeşi ve iki yeğenini kaybeden Yağmur Suadiye Dalğıç, bilirkişi raporlarında sanıkların “asli kusurlu” bulunduğunu hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“6 yıllık bir bina yerle bir oldu. 43 insanın öldürüldüğü bu katliam gibi olayda sanıklar serbest bırakıldı. Bunun için gerekçe olarak da ‘kaçma şüphesi yok’ denildi. 43 insanın öldürülmesiyle ilişkili adil yargılama sağlanana dek davamızın peşindeyiz.”
‘Sanıklar bir gün bile tutuklu kalmadı’
Fazilet Apartmanı’nda annesi, ablası ve kız kardeşini kaybeden Gülay Sevilmiş Kahveci ise şunları söyledi:
“Birbirinin aynı olan A ve B bloklardan sadece A blok yıkıldı. Fırın sahipleri hakkında yakalama kararı vardı ama 18 ay boyunca firariydiler. 27 Aralık 2024’te teslim oldular ve aynı gün serbest bırakıldılar. 19 kişinin vefatına sebep olan bu şahısların bir gün bile tutuklu kalmamasını anlayamıyorum. Adalet karşısında herkes eşit olmadığı sürece adalet sağlanamaz.”
‘Başkalarının para hırsı yüzünden ailemi kaybettim’
Akgül Apartmanı’nda eşi ve iki çocuğunu kaybeden Selman Demirci ise tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“3 ve 6 yaşındaki iki prensesimi ve dünya güzeli annelerini, başkalarının para hırsı yüzünden depremde kaybettim. Ama ne yazık ki ortada ne bir suçlu var, ne tutuklanan, ne de vicdan azabı çeken. Yok, yok, yok…”