
28 Şubat’ta kalp krizi nedeniyle yaşamını yitiren Celal Demir (Çakır), Rotterdam ve İstanbul’da düzenlenen törenlerle son yolculuğuna uğurlandı. Rotterdam Alevi Kültür Merkezi ve Kartal Cemevi’nde yapılan anma ve uğurlama törenlerine çok sayıda yoldaşı ve seveni katıldı. Celal Demir, İstanbul Soğanlık Mezarlığı’nda defnedildi.
İstanbul’da Kartal Cemevi’nde ailesi, dostları ve yoldaşları tarafından düzenlenen törende, ilk olarak sürgündeki oğlunun gönderdiği mesaj okundu. Oğlu, mesajında, faşizm koşulları nedeniyle babasının son yolculuğunda yanında olamadığını belirterek, babasından öğrendiği mücadele mirasını sürdüreceğini ifade etti.
Ardından mücadele arkadaşlarından biri söz alarak, “Çakır, son 50 yılını büyük insanlık davasına adayan biriydi. 20 yıllık gençlik dönemini de içinde yaşadığı toplumun değerleri için mücadele ederek geçirdi. Bugün burada toplanan dostları ve yoldaşları, onun anısını yaşatma kararlılığının bir göstergesidir,” dedi.
Konuşmasını sürdüren mücadele arkadaşı, “Çakır, son nefesine kadar inanç ve değerleriyle yaşayan bir insandı. Günümüz dünyası, onun gibi insanlara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor. Doğa tahribatından insanın kıyımına kadar büyük felaketlerle karşı karşıyayız. Bu yüzden Çakır’ın değerlerini yaşatmak, ona layık bir yaşam sürmek ve mücadelesini sahiplenmek gerekiyor. Onun inancı ve idealleri bizler için kutsaldır ve bu değerleri ömrümüzün sonuna kadar yaşatacağımıza söz veriyoruz. Ailesinin acısını yürekten paylaşıyorum,” ifadelerini kullandı.
Öte taraftan ATİK, Celal Demir’i saygı ve minnetle anarken, tüm ailesine ve sevenlerine başsağlığı diledi.
Konuşmaların ardından dini tören yapıldı ve Celal Demir, Soğanlık Mezarlığı’nda defnedildi.
Celal Demir (Çakır) kimdir?
1954 yılında Erzincan Çayırlı’nın Yeşilbük köyünde dünyaya gelen Celal Demir, işçi sınıfının mücadelesini çocuk yaşlardan itibaren öğrenmiş bir emekçiydi. Halkın Yolu hareketiyle mücadeleye katılan Çakır, 1978 yılında Kaypakkaya çizgisini benimsedi ve “Partizan’ın Çakırı” olarak tanındı.
1982’de Libya’da çalışırken Türkiye’den gelen işçileri örgütleme faaliyetlerine katıldığı için tutuklandı ve dört ay boyunca işkenceye maruz kaldı. Yürüyemez hale gelen Çakır, daha sonra Türkiye’ye döndü. 1986’da büyük oğlu Fırat’ın ani vefatı ve kendisinin aranır duruma düşmesi üzerine yurt dışına çıkmak zorunda kaldı. Hollanda’ya iltica eden Çakır, sığınma hakkı alana kadar bir kilisede kaçak olarak yaşamak zorunda kaldı.
Yaşamı boyunca Kaypakkaya’nın çizgisine bağlı kalan ve inancını kaybetmeyen Çakır, her koşulda mücadelesini sürdürdü.