GüncelKadın

ÖZEL HABER | Fatoş Sarıkaya; “Kadın Gazeteciler Eril Sistemi Sarsacaklar”

"Sarıkaya, kadın gazetecilerin, işin gereklilikleri dışında, cinsiyetlerinden dolayı ekstra engellerle karşılaştıklarını vurguluyor: “Kadınlar, işten kaynaklanan sorunların dışında bir de cinsiyetten kaynaklı birçok engelle, önyargıyla, eşitsizlik sarmalıyla boğuşuyorlar"

2016 yılından bu yana gazetecilik yapan ve kadın hakları mücadelesine katkı sunan Fatoş Sarıkaya, meslek hayatında önemli bir dönüşümün öncüsü oldu.

Yerel basının yanı sıra uzun yıllar meslek örgütü olan Gazeteciler Cemiyeti’nde de çalışan Sarıkaya, kadınların ve LGBTİ+’ların  sesini duyurmayı kendine misyon edinerek Kadından Haber gazetesini kurdu. Aynı zamanda son iki yıldır PİRHA’da kadın, ekoloji, kültür sanat, siyaset ve gündem üzerine haberler yapmaya devam eden Sarıkaya, CAN TV için de 25 Kasım ve 8 Mart gibi özel günlere dair kadın programları hazırlıyor ve sunuyor.

Sarıkaya, gazeteciliğin ve özellikle de sahada çalışan kadın gazetecilerin karşılaştığı zorlukları ve bu zorlukların üstesinden nasıl geldiğini anlatıyor. Gazetecilik, erkeklerin hâkim olduğu bir alan olarak görülse de Sarıkaya, bu engellerin nasıl aşılabileceğini ve kadınların sahada nasıl daha görünür kılınabileceğini konu alıyor.

“Kadın Gazeteciler, Erkek Egemen Ortamda Çalışmak Zorunda Kalıyor”

Fatoş Sarıkaya, gazeteciliği “erkek işi” olarak gören toplumda, erkek gazetecilerin sahada daha rahat bir şekilde hareket ettiğine dikkat çekiyor. “Bir kere her şeyden önce erkek egemen bir toplumda yaşamanın vermiş olduğu özgüvenden dolayı erkek gazeteciler bu meslekte kadınlara göre 10-0 öndeler. Bu özgüven sahada çalışma tarzına da yansıyor elbette,” diyor. Gazeteciliğin “erkek işi” olarak empoze edilmesini de üstüne koyarsak, erkek gazeteciler kendilerinden daha emin bir şekilde ofiste ve sahada çalışıyorlar.

Sarıkaya, kadın gazetecilerin, işin gereklilikleri dışında, cinsiyetlerinden dolayı ekstra engellerle karşılaştıklarını vurguluyor: “Kadınlar, işten kaynaklanan sorunların dışında bir de cinsiyetten kaynaklı birçok engelle, önyargıyla, eşitsizlik sarmalıyla boğuşuyorlar. Özellikle kurumsallığı oturmamış yerlerde kadın gazetecilerden cinsiyetlerinden dolayı temizlik, yemek, içecek servisi yapmaları bekleniyor. Erkekler ise habere gidiyorum diye çıkıp akşama kadar ofise uğramıyorlar.”

Sarıkaya, kadın gazetecilerin sahada nasıl daha fazla sömürüldüğünü anlatıyor: “Kadın gazeteciler ofise ilk giden, son çıkan, gazeteciliğin yanı sıra yemek temizlik yapması beklenen, röportaj için dışarı çıksa dahi oyalanmadan çabucak dönmesi gereken, emek boyutu hep daha ağır ama en çok sömürülen taraf oluyor. Erkek gazetecilerin ise işe geliş-gidiş saatleri hep çok esnek, iş tanımı dışında başka işler yapılması istenmiyor, her anlamda daha iyi ve özgür koşulları oluyor.”

“Kadın Gazeteciler, Sahada Kadın Mücadelesinin Tarihini Yazıyor”

Fatoş Sarıkaya, gazeteciliğini sadece haber yapmak olarak görmüyor, aynı zamanda bir mücadele aracı olarak kullanıyor. 8 Mart, 20 Kasım ve 25 Kasım gibi özel günlerde sahada olmak, kadın hakları mücadelesine katkı sunmak için önemli bir fırsat oluşturduğunu belirtiyor. “Bu özel günlerde sahada olmak, her şeyden önce kendi yaşamım ve özgürlüğüm için çok büyük anlam ifade ediyor. Bir de bunu çektiğim fotoğraf ve görüntülerle, yazdığım haberlerle yapınca o anlam daha da değerlenerek katlanıyor benim için,” diyor Sarıkaya.

Kadın gazetecilerin bu tür günlerde sahada olmasının önemli bir rolü olduğuna inandığını belirten Sarıkaya, kameralar ve kalemlerle bu günlerin tarihi bir hafızaya dönüştüğünü ifade ediyor: “Kadın hareketinde ve mücadelesinde her bir kesimin dahli çok kıymetli elbette ancak bu günlerde gazetecilerin sahada olmasının apayrı bir önemi var diye düşünüyorum. Kameralarımızla, kalemimizle, hafıza aktarımımızla tarihi belgelemiş oluyoruz çünkü. Yaşanan tarihi, yazanlardır gazeteciler.”

“İstanbul Sözleşmesi Eylemlerinde Aktivist Kimliğimi Gösterdim”

Fatoş Sarıkaya, gazeteciliğini aktivist kimliğiyle birleştirerek, toplumsal olaylara katılıyor ve kadın hakları mücadelesine aktif bir şekilde katkı sağlıyor. İstanbul Sözleşmesi eylemleri sırasında, gazeteciliği bir kenara bırakıp kadın hakları için mücadele ettiğini belirtiyor: “İstanbul Sözleşmesi eylemleri sırasında, kentte hemen her hafta yaptığımız yürüyüşlerde polis barikatları konulunca önümüze kamerayı bir kenara bırakıp haklarımı, hayatımı, kazanımlarımı savunmaya geçtim.”

Sarıkaya, bu süreçte erkek meslektaşlarının eleştirilerine de değiniyor: “O sıralar epey eleştiri aldım erkek meslektaşlarımdan, ‘gazeteci dediğin tarafsız olmalıdır’ diye… Kendi içimde de bunun sık sık tartışmasını yürüttüm elbette. Tarafsız gazetecilik yanlış mı yorumlanıyor, tarafsızlık nedir, gazeteci nerede durmalı gibi sorular yığılıp duruyordu zihnimde ama her gün en az 5 kadının katledildiği, kadın düşmanı söylemlerin sıkça dillendirildiği, güvencemiz olan sözleşmelerin feshedildiği, yasaların uygulanmadığı, cezasızlık politikalarıyla fail erkeklerin ödüllendirildiği, potansiyel faillerin ise cesaretlendirildiği, eşitsizliğin derinleştirildiği bir yaşam gerçekliğinde feminist kimliğimle ben daha ne kadar işim gereği sadece söyleneni, yapılanı aktaran olabilirdim ki. Başka bir gazetecilik neden mümkün olmasın?”

“Kadın Gazeteciler Daha Fazla Hedef Haline Geliyor”

Fatoş Sarıkaya, kadın gazeteciliği, zaman zaman daha fazla hedef haline gelmeyi de beraberinde getiriyor. Fakat bu durumun, kadın gazetecilerin sahadaki etkisini artırmadığına dikkat çekiyor. “Kadın olmak başlı başına hedef olma sebebi zaten. Bir de feminist, aktivist bir gazeteciyseniz daha fazla ‘göze batma’ kaçınılmaz oluyor. Özellikle kaoslu, şiddetin olduğu eylemlerde fırsattan istifade daha rahat bir şekilde işinizi yapmanız engelleniyor ve hatta şiddet uygulanıyor,” diyor Sarıkaya.

Ancak bu zorlukların, kadın gazetecilerin sahadaki etkinliğini ve görünürlüğünü engellemediğini vurguluyor: “Bu zorlukların önünde durarak, kadın hareketi adına sahada olmak, çok kıymetli. Kadınlar için mücadelenin her anı çok değerli.”

“Kadın Gazeteciler Eril Sistemi Değiştirecek”

Fatoş Sarıkaya, kadın gazetecilerin toplumsal değişimde önemli bir rol oynadığını düşünüyor. Gazeteciliği sadece bir meslek olarak değil, aynı zamanda bir mücadele aracı olarak gören Sarıkaya, kadınların bu alanda daha fazla görünür olmasının, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin aşılmasına katkı sunacağını savunuyor: “Kadın gazeteciler, yazdıkça, ifşa ettikçe, eril sistemi sarsacaklar. Kadın gazetecilerin artan görünürlüğü, bu sistemin çöküşünü hızlandıracak,” diyor.

Sarıkaya, gazeteciliğin bir aktivizm biçimi olduğunu ve bu gücü kadın hareketinin hizmetine sunmanın çok doğru bir seçim olduğunu ifade ediyor. “Kadın gazeteciler, sadece basında yer almakla kalmıyor, aynı zamanda toplumsal değişimi hızlandıran bir güç oluyorlar,” diyerek, bu alanda daha fazla kadın gazeteciye ihtiyacımız olduğunu vurguluyor.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu