29 Nisan ve 1 Mayıs tarihlerinde gözaltına alınan onlarca öğrenci, gazeteci, sosyalist, devrimci ve demokratik kitle örgütü üyesine yönelik baskılara karşı, İşçi Emekçi Birliği’nin çağrısıyla Çağlayan Adliyesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamaya, gözaltındaki kişilerin ailelerinin yanı sıra öğrenci örgütleri, sendikalar ve çeşitli siyasi yapıların temsilcileri katıldı.
Basın açıklamasında ilk sözü alan İşçi Emekçi Birliği temsilcisi, gözaltıların aylardır süren direnişin bir devamı olduğunu belirtti ve süreci şöyle özetledi:
“Bugün aslında aylardır süren direnişin sonucunda, AKP-MHP iktidarının ve onun kolluk kuvvetlerinin yeni bir baskı perdesiyle karşı karşıyayız. 19 Mart’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın tutuklanmasının ardından yeni bir direniş dalgası oluştu. Bu dalga; işçilerin sefalet koşullarına, kadınların sokakta katledilmesine, gençlerin özgürlük taleplerine ve ezilen halkların sesine yönelik bir itirazdı. O direnişin son halkası ise 1 Mayıs’tı.”
İktidarın, 1 Mayıs’ta anayasal haklarını kullananları gözaltına aldığını vurgulayan temsilci, “Bugün bu ülkede yasa dışı olan bir şey varsa, o da anayasal haklarına sahip çıkan arkadaşlarımıza uygulanan baskıdır, gözaltıdır” dedi. Ayrıca, “Kamu düzenini bozanları biz, gençlerin geleceğini çalanlardan, işçileri haksızca işten atan patronlardan biliyoruz” diye ekledi.
‘Taksim iradesini savunurken gözaltına alındık ama buradayız’
Açıklamada söz alan Öğrenci Faaliyeti temsilcisi, KYK burslarının yetersizliği, yurtlardaki ölüm vakaları ve trans öğrencilerin hormona erişim hakkının engellenmesine rağmen mücadele ettiklerini söyledi:
“Dün Taksim iradesini savunurken arkadaşlarımız gözaltına alındı. Ondan önce de aynı iradeyi savunmasınlar diye gözaltına alınmışlardı. Ama biz, günlük 100 lira KYK bursu ile geçinmeye çalışan üniversiteliler, hormona erişimi engellenen translar olarak hâlâ buradayız. Baskılarla, işkencelerle, gözaltılarla bizi yıldıramıyorlar, irademizi söndüremiyorlar.”
Temsilci, 19 Mart’tan bu yana üniversitelerden sokaklara yayılan bir direnişi örgütlediklerini ve gözaltındaki arkadaşları serbest bırakılana dek mücadele edeceklerini vurguladı.
‘Korkuları gerçek, çabaları nafile’
Kaldıraç Hareketi adına yapılan açıklamada, 1 Mayıs öncesinde ve gününde gözaltına alınan yoldaşlarına sahip çıkıldığı belirtildi. 12’si Kaldıraç’tan olmak üzere yüzün üzerinde kişinin ev baskınlarıyla gözaltına alındığı ifade edildi:
“Sarayın en büyük korkusu bu direnişlerin büyümesidir. Biz devrimciler sadece 1 Mayıs’ta değil, her gün örgütlü mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Direnen tüm toplumsal kesimlerin bir araya gelmesinden korkuyorlar. Çünkü bunun, onların rezil düzenlerinin sonunu getireceğini biliyorlar. Korkuları gerçek, çabaları nafile.”
‘Barikatı yıktık, sıra sarayda’
Özgür Üniversite Hareketi temsilcisi, 29 Nisan’da ev baskınlarıyla gözaltına alınan arkadaşlarının üç gündür Vatan ‘Emniyet’te tutulduğunu belirterek şunları söyledi:
“Sırf 1 Mayıs’a katılmamaları için şafak operasyonlarıyla alındılar. Saray rejimi, kampüslerde büyüttüğümüz direnişin işçi sınıfı ve tüm toplumsal kesimlerle buluşmasından korkuyor. Biz ise Kadıköy’de, Taksim’de, Vatan Emniyet’te, Çağlayan’dayız. Arkadaşlarımız yalnız değildir, asla yalnız yürümeyecekler. Barikatı yıktık, sıra sarayda!”
‘1 Mayıs yasaklanamaz, gözaltılar serbest bırakılsın!’
İstanbul Üniversitesi Öğrenci Meclisi ise yaptığı açıklamada, 1 Mayıs yolunda gözaltına alınan yüzlerce öğrencinin yaşadığı süreci hatırlatarak şöyle konuştu:
“Gerçekleşen bu operasyonlar, 19 Mart’ta yıktığımız barikatların ve büyüttüğümüz öğrenci dayanışmasının yarattığı korkunun ürünüdür. Bizler kampüslerde, sokaklarda, işyerlerinde mücadele etmeye devam edeceğiz. 1 Mayıs yasaklanamaz! Gözaltılar serbest bırakılsın! Baskılar bizi yıldıramaz!”
