
Erlau Metal işçileri sendikal hakları ve insan onuruna yakışır çalışma koşulları için direnişte. Kocaeli’nin Gebze ilçesinde bulunan, şehir mobilyaları ve kalıp döndürme üretimi yapan Erlau Metal Fabrikası’nda, Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olan 23 işçi, işten çıkarıldıktan sonra fabrikanın önünde kurdukları çadırda direnişe geçti.
İşçiler, işten atılmalarının asıl sebebinin sendikal örgütlenme olduğunu ifade ediyor. “İşe geri dönmek istiyoruz ama bu kez sendikayla dönmek istiyoruz” diyen işçiler, mücadelelerinin yalnızca geçim sıkıntısıyla değil, aynı zamanda onurlarını koruma mücadelesi olduğunu söylüyor.
“Yılbaşında sıfır zam açıklandı, artık dayanamadık!”
Yaklaşık bir yıldır Erlau Metal’de çalışan Abdullah Özkoç, fabrikadaki çalışma koşullarını “baskı ve aşağılanma” olarak tanımlıyor. Özkoç, sürecin yılbaşında açıklanan zamlarla birlikte dayanılmaz hale geldiğini ifade ederek “Genel müdürün baskıları, aşağılamaları, hor görmeleri, erkek çalışanlara küfürlü konuşmaları, kadın çalışanlara el hareketleri artık tahammül edilemez hale gelmişti. Yılbaşında sıfır zam açıklanınca dayanacak gücümüz kalmadı” dedi.
İşçiler, uzun süredir yaşadıkları baskıya karşı sessiz kalmama kararı almaları, örgütlenme sürecini hızlandırdı. Özkoç, “Sıfır zamdan sonra artık sabrımız kalmadı. Çalışma koşulları zaten ağırdı, üzerimize sürekli baskı kuruluyordu. Biz de Birleşik Metal-İş’le temasa geçtik” dedi.
“Zil çalmadan kalktık diye hesap soruyorlardı”
Fabrika yönetiminin, işçilerin günlük hareketlerine kadar müdahale ettiğini söyleyen Abdullah Özkoç, çalıştıkları ortamın sürekli bir gözetim altında olduğunu dile getirdi. “Zil çalmasına bir dakika kala ‘Nereye gidiyorsunuz, daha bir dakika var’ diyorlardı. Her an göz hapsindeydik. ‘Hadi hadi!’ diye sürekli üzerimizde bir baskı kuruluyordu” dedi.
Fiziksel koşulların zorluğu kadar, sözlü taciz ve mobbingin de yaygın olduğunu belirten işçiler, özellikle genel müdürün hem erkek hem kadın çalışanlara yönelik aşağılayıcı şartları daha da zorladığını vurguluyor.
“İşe gitmek istedim, güvenlik dışarı attı!”
Sendikal örgütlenme süreci tamamlandıktan sonra patronun Bakanlık yetki yazısına itiraz ettiğini anlatan Özkoç, “Yetki belgesi için başvurumuzu yaptık, bakanlık yetkiyi verdi ama işveren son gün, son saatte itiraz etti. Biz de mola saatlerinde slogan atarak tepki gösterdik. Bunun ardından beni ilk işten çıkardılar” dedi.
“İşten çıkarılış süreci de belirsizliklerle doluydu” diye ekleyen Özkoç, “İnsan Kaynakları beni aradı, işten çıkarıldığımı söylediler ama ne yazılı bir evrak verdiler ne de bir gerekçe sundular. Ben de pazartesi işe gittim ama yüz tanıma sistemi beni tanımadı. Güvenliğe haber verip beni dışarı attılar” diye anlattı.
“Biz Bir Zulme Dur Demek İstedik”
İşten çıkarılan bir diğer işçi Arif Hacer de, yaşadıkları sürecin sadece ekonomik değil, aynı zamanda insani bir mücadele olduğunu ifade etti. Hacer, “Biz bir zulme dur demek istedik. Hakaretlere, küfürlere dur demek istedik” dedi.
Özellikle Genel Müdürün işçilere yönelik sözlerinin kendisini derinden yaraladığını anlatan Hacer, “48 yaşında bir abimiz var, yanında çalışıyorum. Genel müdür gelip ‘karı gibi kaçma’ diye bağırıyor. ‘Beni buradan jandarmayla mı gönderirsiniz?’ diye tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.
“Kemer sıkın diyor ama kendi maaşı 500 bin lira”
Erlau Metal işçilerinin talepleri arasında adil ücret de yer alıyor. Hacer, geçim sıkıntısının artık sürdürülemez hale geldiğini belirterek “Bir arkadaşımızın kirası 20 bin lira, maaşı 30 bin lira. Derdini anlatınca müdür ‘kemer sıkın’ diyor. Kendi maaşı 450-500 bin lira ama bizim açlığımızı umursamıyor” dedi.
Hacer’in aktardığına göre, fabrikadaki pek çok işçi ailesini geçindirmekte zorlanıyor, kredi borçlarıyla boğuşuyor ve buna rağmen insanca bir talepte bulunduklarında aşağılanıyor.
“Patron Anayasayı tanımıyor”
Sendikal haklarını yasalara dayanarak talep ettiklerini vurgulayan Abdullah Özkoç, “Devlet bu hakkı vermiş. Çoğunluğu sağlamışız. Anayasayı tanımıyor patron. Biz hakkımızı tanımasını istiyoruz” diyerek yasal sürecin patron tarafından tanınmadığını ifade etti.
Hacer de, örgütlenme sürecini gizli yürütmek zorunda kaldıklarını çünkü patronun en ufak şüphesinde bile işten çıkarmalara başlayabileceğini söyledi. “Yetki belgesi geldikten sonra tüm sendikalı işçileri hedef aldılar. Herkesi birer birer çıkardılar” dedi.
“Direnişi bırakmıyoruz çünkü burası bizim emeğimizle var”
Erlau Metal önünde kurdukları çadırda direnişlerini sürdüren 23 işçi, her sabah saat 08.00’de çadıra geliyor, gün boyu sloganlar atıyor ve fabrikanın çıkış saatinde içerideki arkadaşlarına moral veriyor. Arif Hacer, “Burası bizim emeğimizle büyüdü. Direnişi bırakmıyoruz çünkü içeri onurumuzla, sendikayla dönmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
İşçiler hem mahkemeye başvurarak hukuki süreci başlattı hem de fabrika önünde direnişle haklarını arıyor. Onlara göre bu mücadele yalnızca kendi gelecekleri için değil, Türkiye’de işçilerin sendikal haklarını kullanabilmesi açısından da örnek teşkil ediyor.