GüncelMakaleler

ÇEVİRİ | José Mujica’nın yaşamını yitirmesi üzerine

Pepe, mütevazı bir çiftlikte yaşayıp bununla övünerek büyük sermayeye hizmet etmenin mümkün olduğunu gösteriyor

Açıklama: Aşağıdaki metin Uruguay Devrimci Komünist Partisi adına Ricardo Cohen tarafından yazılmıştır. İspanyolcadan Özgür Gelecek okurları için çevirdik

Öncelikle, halkın önemli bir kesiminin, kendilerini temsil ettiğine inandıkları kişinin vefatı karşısında duydukları samimi duygulara saygı duyuyoruz.

Pepe’nin arkasında duran, kendisinin de söylediği gibi “oylarla milyoner” olan birçok fırsatçıların hissettikleri ile aynı şey değildir. Bu fırsatçılar, son on yıllarda Pepe’nin reformist-seçimci politikasını takip ederek ve halkı kandırmak için felsefi tavırlarla söylediği her cümleyi alkışlayarak görevlere gelmişlerdir.

Pepe’nin devrimci bir dönemi vardı, 60’ların başından itibaren MLN’nin [National Liberation Movement – Ulusal Kurtuluş Hareketi, ed.] üyesiydi. Tarihi, 14 yıl hapis yattığı, çoğunluğunu faşist askeri diktatörlük döneminde insanlık dışı koşullarda rehin olarak geçirdiği ve çatışmalarda aldığı kurşunlar biliniyor.

O dönemde, solun reformist partileri olan PCU [Uruguay Komünist Partisi, ed.] ve PS [Sosyalist Parti, ed.] ile kopmak doğruydu ve devrimi, anti-oligarkik ve anti-emperyalist bir devrimi, sosyalizme doğru ilerleyerek ve bunu başarmış olan insanlığın üçte birine katılarak gerçekleştirmek için geleneksel partilerle kopmak da doğruydu.

Partimiz, Devrimci Komünist Parti, 1972’deki kuruluşundan itibaren MLN’yi ana müttefiki olarak gördü, ancak proletarya ideolojisi, Marksizm-Leninizm-Maoizm temelinde bir parti kurmadan ve eylemlerinin ağırlık merkezini işçi sınıfına koymadan devrimci mücadeleyi geliştirmeyi planlaması nedeniyle onunla aynı fikirde değildi. Bu ülkede işçi sınıfı sadece kapitalizmin öncüsü değil, aynı zamanda ülkemizin en kalabalık kesimi olarak ana itici güçtür.

Ayrıca, MLN’nin benimsediği devrimci yol konusunda da anlaşmazlığımız vardı. MLN, büyük yankı uyandıran silahlı eylemleri kahramanca ve büyük bir örgütsel yetenekle yürüttü, ancak bu mücadelenin zaferle sonuçlanacak bir halk ayaklanmasına yol açacak koşullar yoktu.

Gerçeğin kriteri olan yaşam ve pratik, 1973 Haziranındaki darbeye karşı tarihi 15 günlük Genel Grev ile en büyük proleter mücadele deneyimini doğurdu. Bu deneyim, büyük kitlelerin gerçek bir devrimci denemesi oldu ve bunun için büyük nesnel ve öznel koşullar mevcuttu.

Partimizin MPP’de [Movement of Popular Participation- Halk Katılım Hareketi, ed.] bulunduğu 12 yıl boyunca Pepe’yi siyasi olarak daha iyi tanıdık. 1989’da kurulan bu hareket, diktatörlük öncesinde Frente Amplio içinde var olan Corriente, Unión Popular, 26 de Marzo, Pregón, GAU ve diğerleri gibi örgütlerin bir araya gelmesi ihtiyacına yanıt verdi. MLN’nin en büyük örgütü olduğu, ancak ideolojik olarak içinden çok çeşitli görüşlerin bulunduğu bir hareketti.

Bu koşullar altında, tüm bu dönem boyunca sol çizgi lehine bir çizgi mücadelesi yaşandı. Aynı zamanda MPP seçimlerde büyüdü ve sendikal sınıf mücadelesinde de güçlü olduğu dönemler yaşadı.

Pepe, özellikle Marcos Abelenda ile birlikte milletvekili koltuğuna oturduktan sonra, reformizm ve pragmatizm anlayışını giderek daha fazla dile getirmeye başladı ve hatta gerici ve baskıcı bir güvenlik yasasına oy verdi. Bu yasa daha sonra MPP’nin ulusal genel kurulunda sorgulandı ve sevgili ve örnek yoldaşımız Dr. Helios Sarthou’nun bulunduğu senatoda oylanmadı.

Mecliste, bizim için şaşırtıcı bir şey başladı: Büyük basında kendisine verilen önemli ve kalıcı yer. Bu durum bugüne kadar devam etti. “Nasıl davranacaksın yaşlı Bebel, burjuvaziler bile seni alkışlıyor.” Alman sosyal demokrat milletvekili August Bebel zamanında kendisi için böyle demişti, ama Pepe bunu kabul etmiyordu.

Onun enerjisini ve çalışma kapasitesini, ülkenin iç kesimlerindeki mahalleleri ve köyleri dolaşarak maté içip etkinlikler düzenleyerek takdir etmek gerekir, ancak egemen sınıfların ve onların medyasının MLN ve MPP’de bu çizgiyi ve bu eski gerillayı, bir tür yerli Mandela’yı, çoğu zaman papa gibi konuşan ve devrimi reddeden bu kişiyi desteklediği açıktı.

Uluslararası koşullardaki değişiklikler bu tutumların gelişmesinde önemli rol oynadı. 1989’da MPP kurulduğunda, Berlin Duvarı yıkıldı ve birkaç yıl sonra SSCB çöktü ve ortadan kayboldu. Aynı yıl, Mao Tzetung’un 1976’daki ölümünden sonra Çin’de kapitalist restorasyonun da konsolide olduğunu açıkça gösteren Tiananmen Katliamı yaşandı.

MPP, MPePe’ye dönüştü. 1999’daki 4. Kongrede, Mujica ve Huidobro liderliğindeki sağ kanadın ağırlığı artmışken, Zabalza, Sarthou ve onlarca yoldaş partiden ayrıldı ve bu kanat hegemonyasını pekiştirdi.

Partimiz 2001’de çekildi, çünkü 1999 seçimleri yaklaşıyordu ve bu seçimlerde ciddi bir iktidar mücadelesi vardı. 26 Mart Hareketi ile seçim ittifakı kurmuştuk ve programatik taleplerimiz kabul edilmişti.

1999-2002 ekonomik krizi, sendikal ve toplumsal mücadeleler, su referandumu ve hatta etkilenen farklı kırsal kesimlerden gelen mücadeleler, FA’nın [Frente Amplio, Uruguay’da merkez sol ve sol siyasi yelpazede yer alan bir siyasi koalisyondur. Ed.] 2004’te iktidara gelmesi için gerekli koşulları yarattı.

Bu zafer, partimizi geleneksel sağcı hükümeti devirmek ve halkın, FA’nın hükümeti yönettiği dönemde hakim olan oportünizmi tanımak gibi yeri doldurulamaz bir deneyim yaşamak için harekete geçirdi.

2005 yılında, Tabaré Vázquez’in başkanlığında FA hükümeti, IMF ile hemen anlaşmaya vardı, dış borcu tanıdı, Maldonado’da su referandumunu tanımadı, kriz nedeniyle maaşların %40’ı kaybedilmişken maaş zammı kararlaştırmadı ve 28 Aralık 2005’te ABD ile yatırımları koruma anlaşması olan TPI’yi imzaladı.

Temelde açıkça devamcı bir hükümet olan bu hükümette Mujica, Hayvancılık ve Balıkçılık Bakanı olarak görev yaptı ve ilk yılında 700.000 hektardan fazla arazinin çoğu satılarak yabancıların eline geçti ve tek ürün olarak soya ve ormancılık için kullanıldı. Tarım Reformu bayrağı ve MLN’nin “Toprak için ve Sendic ile” sloganı terk edildi. 2005 yılı, tarihin en büyük yıllık arazi satışı olarak ilan edildi. Ardından Botnia-UPM ve Montes del Plata kağıt fabrikaları kuruldu.

Mujica, FA’nın ikinci hükümetinde cumhurbaşkanı olarak, uluslararası hammadde fiyatlarının yüksek olması nedeniyle nispeten elverişli ekonomik koşullarda, devamlılığı derinleştirdi, mücadele eden sendikalara düşmanca davrandı ve hatta Kayıp Tutukluların Anneleri ve Aileleri’ne hakaret etti. “Yoksul yaşlılar” için özgürlük gibi saçmalıklar öne sürerek, Domingo Arena kışlasındaki VIP hapishanesinde geç kalınmış olarak hapsedilen faşist katiller ve işkencecilere özgürlük talep etti.

Ayrıca, Valentines’teki Aratirí projesi ile büyük ölçekli demir madenciliğinin kurulmasını teşvik etti, ancak bu proje, bölgedeki aile çiftçileri, mücadeleci sol ve halkın tamamının mücadelesi ile yenilgiye uğratıldı.

Bunu tamamlamak için Huidobro ile birlikte, köklü bir oligarşik aileden gelen ve faşist-darbeci Artigas Teğmenleri locasına mensup General Manini Ríos’u ordu komutanlığına atadı. Ríos, bu görevde kayıplara ilişkin bilgileri gizledi ve gelecekteki siyasi kariyerini geliştirdi.

Bu dönemde ücretlerdeki az ilerleme, işçilerin zorlu ve fedakar mücadeleleriyle elde edildi. Haklar gündemindeki ilerlemeler, kürtajın suç olmaktan çıkarılması, eşcinsel evlilik vb. halkın feminist ve LGBT mücadelelerinin büyük gelişmesiyle elde edildi. Hükümet, ülkeyi açgözlü emperyalist tekellere ve uluslararası finans sermayesine teslim etme sürecini kolaylaştırmak için bu mücadelelere tavizler verdi.

Punta del Este’deki Conrad otelde 1000’den fazla büyük uluslararası kapitalisti bir araya getirip “vergilerle boyun eğmeyeceklerine” söz verdiğini hatırlayın.

Son yıllarda Mujica, geleneksel partilerin eski başkanları Sanguinetti ve Lacalle Herrera ile birçok etkinlikte bir araya gelerek, uluslararası finans sermayesine, siyasi istikrarın ve sözleşmelere saygının olduğu özel bir ülke imajını satmak için öne çıktı.

Gerçek şu ki, yakın zamanda 40 yıllık demokrasiyi kutlayan bu eski cumhurbaşkanları ve partileri, faşist askeri darbeye ve 12 yıllık uzun süreli devlet terörü diktatörlüğüne yol açan gerici ve baskıcı yasalar çıkardılar. Ardından, Ceza Affı Yasası’nı kabul ettiler ve hâlâ savunuyorlar.

Mujica ve en yakın çevresi, geçen Ekim ayında neredeyse bir milyon oy alan Sosyal Güvenlik referandumuna karşı çıktılar. Onlara göre bu konu parlamentoda ve yasayla ele alınmalı, doğrudan halk tarafından değil.

Bu olay, mütevazı bir çiftlikte yaşayıp bununla övünerek büyük sermayeye hizmet etmenin mümkün olduğunu gösteriyor.

Son olarak, bu dönemde devrim için hayatlarını feda eden ve devrim için mücadeleye devam eden tüm devrimci militanlara en derin saygılarımızı sunarız. Bu dönem, devrim için çok zor ve elverişsiz koşullar altında geçmiştir, ancak bu koşullar mutlaka değişecektir.

Ricardo Cohen-17/5/25

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu