
Özgürlüğü için yelkenleri kullanmayı öğrenenler, rüzgarı suçlamanın anlamsız olduğunu iyi bilir. Türk muktedirleri tarafından adı konulmasından özenle kaçınılan verili koşullarda tek taraflı yürüyen “Barış ve Demokratik Toplum” yaratma sürecinde görünür ve olumlu anlamda çözümü içeren hiçbir adım atılmamaktadır. AKP-MHP iktidarı tarafından “Terörsüz Türkiye” yaratma iddia ve çabasından ödün verilmiyor ve süreç, belirsizlik içinde devam ediyor.
Yüz yıldır tüm demokrasilerden uzak ve özgürlüklere yabancı Türk egemenlerinin aklına ve gündemine “terör ve güvenlik” sorunu dışında başka bir konu gelmemektedir. “Terörsüz Türkiye” yaratmanın ne demek olduğunu, bunun yolunun nereden geçtiğini en iyi bilenin on binlerce şehidiyle tanımı zor zorluk ve acılar içinde büyük bedeller ödeyen Kürt ulusal özgürlük hareketi olduğu açıktır.
Keza “Terörsüz Türkiye” yaratmanın ne demek olduğunu bu ülkenin açlık ve yokluk içinde, emek ve onuruyla çalışıp yaşayan emekçileri iyi bilir. Bu sözün (“Terörsüz Türkiye”) altında örgütlü ve sinsi kötülüklerin gizli olduğu açıktır. Zulüm ve derin sömürüye itiraz etmeden, ölüm sessizliği içinde köle bir yaşamın işçilere, ezilenlere, Kürtlere dayatılması olduğu çok açıktır. Bu sinsi sözün içinde yağma ve çökmenin, engelsiz hüküm sürmenin politikası gizlidir. Gelceksizlik dolu yaşamda soluksuz kalınarak tekçi, inkarcı, asimilasyoncu politikanın ezilenlere dayatılmasıdır.
Tam da şimdi sorma zamanıdır: Neden muktedirlerin akıllarına işsizlik, yoksulluk, eğitimsizlik, cehalet ve gerilikten kurtulma huzur ve refahlı Türkiye yaratmak gelmiyor da yüz yıldır bitmeden tekrarlanan “Terörsüz Türkiye” fikri geliyor? Yüz yıldır bu gündem neden ortadan kalkmıyor? “Terör ve güvenlik” sorunu Türk muktedirlerin temel gündemi ve değişmeyen sorunu olmaya neden devam ediyor?
Her dönem kendilerine bir düşman yaratmada, her dönem kendilerine güvenlik ve terör gerekçesi göstermekte oldukça ustalaşmış Türk politika gerçekliği, yüz yıldır karakterinden bir şey kaybetmeden hüküm sürmektedir. Muktedirlerinin talan ve hırsızlıklarının, yalan ve manipülasyonlarının açığa çıkıp bilinmemesi, itiraz ve redlerin yükselmemesi için uydurulan bu gündemin inandırıcı ve kabul edilir hiçbir yanı yoktur. Halkların gerçek gündemi işsizlik ve yoksulluktan kurtulma, özgür bir gelecek içinde eşit haklara sahip olarak birlikte kardeşçe yaşama istemidir.
PKK’nin kendini fesh etme ve silahları bırakma kararı almasının ardından Türk egemenlerinin ısrarla ileri sürdüğü “Terörsüz Türkiye” yaratma gündeminin hiçbir inandırıcı ve ikna edici yanı kalmamıştır. Her fırsatta ısrarla barış ve demokratik çözüm için mücadele eden Kürt ulusal özgürlük hareketi karşısında halen “Terörsüz Türkiye” yaratma politikasının dile getirilmesi, kuru bir yalandan, ucuz bir aldatmacadan başka bir şey değildir.
Kürt ulusal özgürlük hareketi tarafından ısrarla barışın gerçekleşmesi yönünde atılan adımlar ortadadır. Halk nezdinde derin kaygı ve güvensizlikler taşınmasına, çözüm isteyen adımların atılmamasına karşın evlatlarını kaybeden şehit ve barış analarının sözleri, her şeyin üstünde ve önündedir. Yürekleri yangın yeri olan, evlatlarını arayan anaların sözleri kadar sahici ve samimi başka söz yoktur. Ve olamaz da.
Irkçılığın ve Türk egemen kibrin zirve yaptığı Türklük sözleşmesine karşın Kürtlerin varlığını ve haklarını kabul eden eşit yurttaşlık temelinde yeni bir “toplumsal mutabakat” önerisinin üzerinde durulması gereken bir adım olarak okumak gerekir. Eşit haklar üzerine inşa edilmesi gereken bu anlamlı öneri karşısında küçümseyici dilin kullanılmaya çalışılması muktedirlerin hiçbir konuda olmadıkları gibi bu konuda da dürüst ve samimi olmadıklarını göstermektedir.
Yüksek makamlara gelmiş küçük olmaktan kurtulamayan egemen sınıfın Türk politikacı ve generallerinin Kürt ulusal özgürlük hareketinden istem ve taleplerinin sonu gelmeyeceğini iyi bilmek gerekir. Tam hak eşitliği-tam özgürlük yerine akıllarına “tam tasfiye-tam teslimiyet” gelen Türk muktedirlerinin sinsi ve yıkıcı politikalarına en iyi yanıtı başta Kürt ve Cumartesi anaları ve şarjörüne özgürlüğü ve onuru dolduran gerilla verecektir.
(Yeni Özgür Politika – 27 Mayıs 2025)