Güncel

RÖPORTAJ | ‘Hasta tutsak gazeteci Perihan Sevda Erkılınç ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya’

 Yadigar Aygün, hapishanede ciddi sağlık sorunları ile karşı karşıya olan Sevda Erkılınç'ın durumuna ilişkin gazetemizle bir söyleşi gerçekleştirdi.

Yadigar Aygün/ İstanbul

Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutulan kadın tutsakların sağlık hakkına erişiminde ciddi engeller yaşanıyor. 2 Mayıs’ta hukuksuzca tutuklanan Çölyak hastası gazeteci Perihan Erkılınç’ın glutensiz beslenme hakkı ve ilaç hakkı karşılanmıyor.

Erkılınç, yaşadığı sorunlar için Bakırköy Hapishanesi idarine yaklaşık yüze yakın dilekçe yazmasına rağmen idare sorunları çözmüyor. Gazeteci Perihan Sevda Erkılınç’ın yaşadığı sağlık sorunlarını, ve yaşadığı hak ihlallerini Özgür Gelecek Gazetesi muhabiri Yusuf Çelik ile konuştuk.

Gazeteci Perihan Sevda Erkılınç, 1 Mayıs operasyonunda hukuksuzca tutuklandı. Sevda’nın yaşadığı hukuksuzluklar hakkında biraz bilgi verir misiniz?

Yusuf Çelik: Sosyalist, devrimci, yurtsever ve halktan yana gazetecilik yapan gazeteciler Türkiye’de sistematik olarak devlet tarafından baskıya maruz bırakılıyor, gözaltına alınıyor ve tutuklanıyor. Perihan Sevda Erkılınç da, 1 Mayıs operasyonları kapsamında hukuksuzca tutuklandı. Sevda, sadece bir gazeteci değil; aynı zamanda kadın özgürlük mücadelesi veren, işçilerin, emekçilerin, kadınların, LGBTİ+’ların, halkın ve ezilenlerin sesi olmaya çalışan bir basın emekçisiydi. 29 Nisan sabahı birçok şehirde devrimci-demokratik kurumlara yönelik geniş çaplı bir şafak operasyonu düzenlendi.

Bu operasyonlardan biri de Özgür Gelecek Gazetesi muhabirlerinin kaldığı eve yönelikti. Gece yapılan baskında Özgür Gelecek Gazetesi muhabiri Perihan Sevda Erkılınç gözaltına alındı. Gözaltı sürecinde dosyada “gizlilik” kararı olduğu için, kamuoyu tarafından Sevda’nın neden gözaltına alındığı öğrenilemedi. Dört günlük gözaltı süresinin ardından tutuklanınca, ancak avukatlar aracılığıyla dosyaya erişim sağlanabildi.

Suçlama gerekçeleri arasında HDK toplantılarını takip etmek, 1 Mayıs hazırlıklarına katılmak ve bunları belgelemek, kadın toplantılarına iştirak etmek, tutsak kadınlarla dayanışmak, Özgür Gelecek Gazetesi muhabiri olmak gibi tamamen gazetecilik ve demokratik faaliyet kapsamında olan başlıklar yer aldı.

En dikkat çekici ve hukuki dayanaktan yoksun gerekçelerden biri ise “kod adı” iddiasıydı. Kendi kimliğiyle, açık bir şekilde basın faaliyetlerini sürdüren ve yasal olarak ismini değiştirmek üzere mahkemeye başvurmuş olan Perihan Sevda’nın, “Sevda” ismi mahkeme kararıyla kabul edilmemesine rağmen “kod adı” olarak lanse edildi. Bu absürt iddiayla birlikte “örgüt üyeliği” suçlamasıyla tutuklandı. Gözaltı sürecinde yalnızca hukuki değil, aynı zamanda insani hak ihlallerine de maruz kaldı.

Diğer kadın arkadaşlar gibi o da ev içinde çıplak arama dayatmasına karşı koydu. Kadınların bedenleri ve kimlikleri bu ülkede sistematik olarak hedef alınırken, Sevda’nın yaşadıkları da bu tabloya eklenmiş durumda. Türkiye’de kadınlar; sokakta, evde, gözaltında ve hapishanelerde sayısız kez şiddete, işkenceye ve hak ihlaline maruz bırakılıyor.

Tüm bu tablo içinde Sevda’nın yaşadıkları, yalnızca onun değil, ülkedeki tüm mücadele eden kadınların uğradığı sistematik baskının bir yansımasıdır.

Sevda hapishanede hangi hak ihlallerine maruz kalıyor? Çölyak hastası olduğu için bu durum onu nasıl etkiliyor?

Yusuf Çelik: Sevda, tutuklandığı günden bu yana ciddi ve sistematik hak ihlalleriyle karşı karşıya. Özellikle çölyak hastası olması nedeniyle içeride yaşamı çok daha zorlayıcı hale gelmiş durumda. Çölyak, glütensiz özel bir diyet gerektiren ciddi bir sağlık sorunu.

Dışarıda bile yaşamı zorlaştıran bu hastalık, içeride ihmallerle birlikte bir tür işkenceye dönüşebiliyor. Sevda’ya revire çıkma hakkı ya tamamen engelleniyor ya da uzun süre kapı önlerinde bekletilerek adeta bir cezaya dönüştürülüyor. Basit bir grip ilacına bile erişememesi, tedavi hakkının ihlali anlamına geliyor. Revire giden tutsaklar, dertlerini bağırarak anlatmak zorunda bırakılıyor. Bu, hem insan onuruna aykırı hem de hasta tutsakların sağlığını doğrudan tehlikeye atan bir uygulama.

Hastalığına ilişkin raporlar resmi yollarla hapishane idaresine sunulmuş olmasına rağmen, başlangıçta sağlanan glütensiz ekmek sonrasında kesildi. Şu an sunulan yemekler ise hem yetersiz, hem de beslenme düzenine uygun değil. Yağsız ve tuzsuz olarak verilen yemekler Sevda’nın bağışıklık sistemini ve genel sağlığını olumsuz etkiliyor. Bu yaşananlar Türkiye hapishanelerinde hasta tutsaklara yönelik ihmal ve ayrımcılığın örneklerinden biri.

Geçmişte Suzan Zengin örneğinde olduğu gibi, hapishanedeki tedavi hakkı ihlalleri pek çok cana mal oldu. Suzan Zengin mesela tedavi hakkı engellenen bir hasta tutsaktı ve tedaviye erişim hakkına ulaştığı zaman ameliyat masasından kalkamadı ve hayatını kaybetti. Bugün de İnsan Hakları Derneği’nin “hasta mahpus” listesi, bu uygulamaların sistematikliğini gözler önüne sermektedir. Sevda da bu ihmalkâr ve baskıcı sistemin mağdurlarından biri olarak yaşam mücadelesi vermektedir.

‘Gerçekler devrimcidir, özgür gelecek susmadı susmayacak’

Özgür Gelecek Gazetesi çoğu zaman iktidarın hedefinde. Erişim yasakları, gözaltılar, ev baskınları ve tutuklamalar karşısında susmadı ve yayın hayatına devam etti. İktidarın bu baskılarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yusuf Çelik: Özgür Gelecek Gazetesi, bu topraklarda devrimci basın geleneğini sürdürüyor. Devrimci, sosyalis ve yurtsever basının gerçeği yazma mücadelesi, iktidarın baskılarına boyun eğmeden, bedel ödeyerek sürdürülen bir mücadeledir.

Bu mücadele, ofislerin bombalanmasından, muhabirlerin katledilmesine; sansürden sürgünlere kadar pek çok aşamadan geçmiştir. Ancak hiçbir baskı, bu sesi susturmayı başaramamıştır. Özgür Gelecek yıllardır baskılarla karşı karşıya. Sosyal medya hesapları defalarca kapatıldı, erişim engelleri getirildi, muhabirlerin yaşadığı evler basıldı, gazetecileri gözaltına alındı, tutuklandı. Arşivlerine el konuldu. Ama tüm bu saldırılara rağmen, Özgür Gelecek susmadı.

Çünkü bu gazete, halkın, kadınların, LGBTİ+’ların, işçilerin ve yok sayılanların sesi oldu. “Gerçekler devrimcidir” şiarı sadece bir slogan değil, bir mücadele hattıdır. İktidar, yalanla, manipülasyonla yönetmeye çalıştığı bir ülkede; gerçeği yazan, ezilenlerin sesini duyuran her gazeteciyi tehdit olarak görmektedir.

Ancak bildikleri bir gerçek daha var: Özgür Gelecek, hiçbir zaman susmadı, susmayacak.

Gazeteci Perihan Sevda Erkılınç’ın serbest bırakılması ve hapishanede yaşadığı sorunların çözülebilmesi için kamuoyu, basın meslek örgütleri, kadın örgütlerine düşen görevler nelerdir?

Yusuf Çelik: Sevda’nın yaşadığı hukuksuzluk sadece bireysel bir mağduriyet değildir; tüm topluma yöneltilmiş bir susturma ve sindirme operasyonunun parçasıdır. Bu nedenle görev sadece birkaç kurum ya da bireyin değil, tüm kamuoyunundur.

Özellikle basın meslek örgütleri, kadın örgütleri, insan hakları kurumları ve demokratik kitle örgütleri bu konuda ortak bir ses çıkarmalıdır. Kadınlar, muhalifler ve gazeteciler üzerindeki baskılara karşı, daha güçlü bir dayanışma ve mücadele hattı örülmelidir. “Sevda yalnız değildir” demek, aynı zamanda “kadın özgürlük mücadelesi susturulamaz” demektir. Sessizlik, baskının normalleşmesine neden olur; bu yüzden ses çıkarmak, dayanışmak ve kamuoyu yaratmak yaşamsaldır.

Bu yaşamsallık sadece Sevda için değil tüm gazeteciler ve siyasi tutsaklar için geçerlidir.

Sevda ve tüm tutsak gazeteciler neden serbest bırakılmalıdır?

Yusuf Çelik: Bugün Türkiye hapishanelerinde sadece gazetecilik yaptığı için 23’ten fazla basın emekçisi tutuklu. Gerçeği yazmak, hak ihlallerini duyurmak, halkın yaşadığı adaletsizlikleri haber yapmak suç değildir; aksine bir toplumu özgürleştiren, bilgilendiren bir devrimci görevdir. Sevda ve onun gibi halkın sesi olan tüm gazeteciler derhal serbest bırakılmalıdır. Eşitlikten, özgürlükten ve adaletten yana olmak suç olamaz.

Kadınların, emekçilerin, LGBTİ+’ların, ezilen halkların sesi olan gazeteciler, bugün iktidar tarafından hedef haline getirilmiş durumda. Ancak bu baskılar onların meşru gazetecilik mücadelesini gayrimeşru kılamaz. Gerçeği yazmak suç değildir. Gazetecilik suç değildir. İfade özgürlüğü ve halkın haber alma hakkı için mücadele eden her gazeteci, toplumun vicdanıdır.

Sevda’nın serbest bırakılması, sadece bir kişinin özgürlüğü değil; aynı zamanda ifade özgürlüğünün, kadın mücadelesinin ve hakikatin savunulması anlamına gelmektedir.

(Gazete patika. 18 Haziran 2025)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu