
Suruç Aileleri İnisiyatifi’nin çağrısıyla gerçekleştirilen eylemde, katliamda yaşamını yitiren 33 düş yolcusunun hayalleri ve mücadelesi yeniden hatırlatıldı. Katliamın gerçek failleri yargılanmadan adalet mücadelesinden vazgeçilmeyeceği vurgulandı.
Suruç Aileleri İnisiyatifi, Cumartesi Anneleri, Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Yeni Demokrat Gençlik (YDG) ve gençlik örgütleri katıldı. Katliamda yaşamını yitiren gençlerin fotoğrafları taşınırken, “10. yılında, Suruç’un izinde gençlik ayakta” pankartı dikkat çekti.
Anma boyunca, “Suruç için adalet, herkes için adelet”, “Suruç şehitleri ölümsüzdür”, “Suruç için adalet herkes için adalet” sloganları atıldı.
Suruç Aileleri İnisiyatifi adına basın açıklamasını okuyan Ahmet Bilal Bay, saldırıyı hatırlatarak, “119 ay önce, Kobane’yi yeniden inşa etmek isteyen çoğu üniversite öğrencisi yüzlerce kişi, Suruç’taki Amara Kültür Merkezi’nde IŞİD’in canlı bombalı saldırısıyla hedef alındı. 33 düş yolcumuz ölümsüzleşti, yüzlercesi yaralandı. Biz o günden beri bu meydanlardayız” dedi.
Bay, 10 yıldır İstanbul’da Kadıköy Halitağa Meydanı’nda ve diğer şehirlerde yapılan 20’si oturma eylemleriyle adalet mücadelesinin sürdüğünü hatırlattı. “Bizler defalarca gözaltına alındık, işkence gördük, tutuklandık. Ancak her seferinde daha güçlü geldik. Suruç için adalet istemekten hiç vazgeçmedik, çünkü biliyoruz ki Suruç için adalet, herkes için adalettir” ifadelerini kullandı.
“Deliller Kayıp, Failler Tanık, Aileler Sanık”
Ailelerin yaptığı açıklamada, soruşturmada yaşanan hukuksuzluklara da dikkat çekildi. Açıklamaya göre katliamla ilgili delillerin kaybedildiği, tanıkların sanık yapılmadığı, tam tersine adalet arayanların hedef haline getirildiği ifade edildi.
Suruç yaralısı Uğur Ok ile inisiyatif sözcüsü Emrah Topaloğlu’nun hâlâ tutuklu olduğu belirtilirken, Suruç şehitlerinden Evrim Deniz Erol’un annesi Besra Erol’un da mezar başında konuştuğu için cezaevine gönderildiği aktarıldı.
Bay, “Biz çocuklarımızın hayalini, mücadelesini, düşlerini rehber alıyoruz. Örgüt talimatı ile değil, vicdanla, akılla, yürekle bu mücadeleyi yürütüyoruz. Gözaltılarla, tehditlerle, cezalarla geri adım attıramazsınız” dedi.
Üç Düş Yolcusu Anıldı: Ece, Duygu, Alican
Bu ayki oturumda, katliamda yaşamını yitiren üç genç özel olarak anıldı: Ece Dinç, Duygu Tuna ve Alican Vural. Her biri farklı alanlarda mücadele eden bu üç ismin yaşam öyküsü katılımcılarla paylaşıldı.
Ece Dinç, Gezi Direnişi ve Kadıköy’deki gençlik hareketlerinin içinde aktifti. Kadın özgürlük mücadelesinin örgütleyicilerinden biri olan Ece, aynı zamanda Kadıköy Anadolu Lisesi mezunuydu.
Duygu Tuna, yaşamı boyunca emekçiydi. ESP ve HDP’de örgütlenen Duygu, kadın mücadelesinde özel olarak yer aldı. Hapishane süreci olmuş, birçok baskıya rağmen politik mücadelesinden vazgeçmemişti.
Alican Vural, Samsun’da büyümüş, genç yaşta Lise Öğrenci Birliği (LÖB) ve sonrasında SGDF ile tanışarak devrimci mücadeleye atılmıştı. Kadın eylemlerinden seçim çalışmalarına kadar pek çok alanda aktif olarak yer almıştı.
Gençlik Örgütleri: “Bu Kavga Bitmedi”
Gençlik örgütleri adına söz alan Ayça Pehlivan ise, Suruç Katliamı’nın bugün hâlâ devam eden bir hesaplaşma süreci olduğunu vurguladı. “Adaletsizlik sürüyor, hesap kapanmadı” diyen Pehlivan, gençliğin karşı karşıya kaldığı ekonomik, politik ve kültürel saldırılara dikkat çekerek, “Üniversiteler ranta açıldı, barınma hakkı yok sayıldı, gençler geleceksizlikle, işsizlikle baş başa bırakıldı. Kadınların katilleri korundu, LGBTİ+’lara yönelik nefret politikaları arttı, Kürt halkının dili ve yaşamı hedef alındı. Depremde çadırlar bile satıldı” dedi.
Pehlivan, “Gençliğin yükselen adalet talebini 33’lerin düşleriyle buluşturmak, sadece bir geçmişin hesabı değil; bir geleceğin inşasıdır. Bu yüzden sokaktayız, bu yüzden meydanlardayız” dedi.
“20 Temmuz’da, 10. Yılda Hep Birlikte Olalım”
Suruç Aileleri İnisiyatifi ve gençlik örgütleri, yaklaşan 10. yıl anmaları için de çağrıda bulundu. 20 Temmuz 2025 sabahı mezar başlarında, Kadıköy Halitağa Meydanı’nda ve Suruç’taki Amara Kültür Merkezi önünde yapılacak anmalara katılım çağrısı yapıldı.
“10 yıldır kesintisiz sürdürülen bu mücadele sadece Suruç için değil, adalet arayan herkes içindir” denilerek, tüm toplumsal kesimlere birlikte mücadele çağrısı yinelendi.