GüncelLGBTİ+

ÖZEL-HABER | Aile var aile var: “Aile Yılı’ bizim dışlandığımız bir yıl”

LGBTİ+ annesi Evren Özcan, yaşadığı dönüşüm hikâyesini ve bugün verdiği mücadeleyi gazetemiz Özgür Gelecek'e anlattı.

Türkiye’de LGBTİ+’lar her geçen gün daha da sertleşen nefret söylemi, ayrımcılık ve şiddetle mücadele ediyor. Bu mücadele yalnızca LGBTİ+’ların değil, onların yanında durmayı seçen ailelerin de omuzladığı bir sorumluluk haline geliyor. Eskişehir’de yaşayan Evren Özcan, LGBTİ+ annesi olarak yaşadığı dönüşüm hikâyesini ve bugün verdiği mücadeleyi Özgür Gelecek Gazetesi’ne anlattı.

Evren Özcan’ın hikâyesi, bir çocuğun annesine açılmasıyla başlıyor. “Çocuğum bana 13 yaşında açıldı. Açıldığı süreçten itibaren, tabii ki her anne gibi büyük bir panik ve korku yaşadım. ‘Ne yapılabilir, bu süreci nasıl doğru yönetebilirim?’ arayışı benim LİSTAG ile buluşmamı sağladı” dedi.

İlk olarak Ankara’daki bir aile derneğine başvuran Özcan, daha sonra yönlendirmeler ile LİSTAG’ı keşfetti. “Telefonun ucundaki başka bir anneyle sürecimi paylaştım” diyerek destek arayışını anlattı ve bu desteğin onu nasıl dönüştürdüğünü şöyle ifade etti: “Kaygılı bir anneden, aktivist bir anneye doğru yaklaşık dört yıllık zorlu ama emeğiyle çok güzel bir süreci LİSTAG ile yaşadım.”

“Nasıl hayatta tutabilirim?” sorusu en yakıcı olanıydı

Birçok aile için çocuğunun LGBTİ+ kimliğiyle yüzleşmek büyük bir kırılma noktası. Ancak Özcan bu süreci, “Neden benim başıma geldi?” gibi bir yaklaşımdan çok farklı bir yerden değerlendirdi: “İnanın ilk yaşadığım şey şuydu: Ben evladımı bu toplumda linç edilmeden nasıl hayatta tutabilirim? Çünkü ben geçmişte de siyasetle uğraşmış biriyim, toplumun linç kültürünü çok iyi biliyorum” dedi.

Zamanla bu kaygının bireysel bir düzeyden kolektif bir mücadeleye dönüştüğünü aktaran Özcan, “Sadece mevzu kendi çocuğum değildi. Çocuğum gibi birçok çocuğun adına değil, yanında mücadele etmek gerektiğini çok daha iyi anlıyorsunuz bu yolculukta” diye konuştu.

“Elimiz yüreğimizde takip ettik”

Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da düzenlenen Trans Onur Yürüyüşü’ne yapılan polis saldırısını sert sözlerle eleştirdi. “Dünkü Onur Yürüyüşü’ndeki müdahale çok korkunçtu. İçinde bizim aktivist ailelerimizin çocukları da vardı. Dünü elimiz yüreğimizde takip ettik. Bu, orantısız, gittikçe de acımasızlaşan bir şiddet. Adı da devlet şiddeti bunun” diyerek tepki gösterdi.

Toplumun diğer kesimlerinden gelen sessizliğe de dikkat çekti: “Bu çocuklar bu şiddeti tek başlarına göğüslüyor. Başka birçok muhalefet alanına inen grupların yanında insanlar olur, ama konu LGBTİ+ olunca alanda yalnız kalıyorlar” ifadelerini kullandı.

“Benim eksikliğimi çocuğum tamamladı”

Evren Özcan için bu yolculuk sadece çocuğunun varlığını kabul etmek değil, kendi dönüşümünü de mümkün kılan bir süreç olmuş. “Dışarıdan bakanlar hep çocuğum çok şanslı diyor. Ama ben hep şunu söylerim: Hayır, ben çok şanslıyım. Çünkü benim insan olmaktaki eksik yanımı çocuğum tamamladı” dedi.

Onur Yürüyüşleri’nin hedef alınmasını ise insanlık onurunun reddedilmesi olarak yorumladı: “Bir grup insan onurlu yaşam için sokağa dökülüyor… Bu tüm insanlığın bir utancı olmalı. Çünkü onurlu yaşamak her insanın doğal hakkı. Onur Ayı sadece LGBTİ+’ların değil, tüm insanların Onur Ayı olmalı” ifadelerini kullandı.

Bu baskılar yalnızca yürüyüş alanlarında değil, gündelik yaşamın her anında var. Özcan, 17 yaşındaki çocuğunun ruh hâlini şöyle anlattı: “Korkunç bir asosyallik ve depresyon yaşıyor. ‘Bize ne yapacaklar?’ korkusunu yaşıyor. Çocuğumla bir kafeye gidip oturamıyoruz. Gözlerden, sözlerden rahatsız. Bir kahveyi bile bizim boğazımıza dizen bir sistemle savaşıyoruz” dedi.

“Aile Yılı bizim dışlandığımız bir yıl”

2025 yılının “Aile Yılı” ilan edilmesine de tepkili. Bu tür kampanyaların LGBTİ+ ailelerini kapsamak şöyle dursun, dışlayıcı ve ayrımcı olduğunu vurguladı. “Bu Aile Yılı dedikleri şey, bize göre zulmün bir aşama kaydetmesi. İçinde bir gram vicdan yok. Kendi yarattıkları nefret dilini topluma yaymak istiyorlar. Herkesin vicdanını karaya bulamak istiyorlar ki kimse kimsenin yüzüne bakamasın” ifadelerini kullandı.

Aile tanımını da sorgulayan Özcan, “Biz çoğu aile biçimini, seçilmiş aileleri savunuyoruz. Onların kabul ettiği hiçbir aileyi tanımıyoruz. Biz atanmış değil, seçilmiş aile olmak istiyoruz. Doğurmuş olmak bir şeyi değiştirmiyor” dedi.

“Bu çocuklar yalnız değil, yanlış değil”

Anlatının sonunda ise güçlü bir çağrıda bulundu. Özcan, sadece kendi çocuğu için değil, tüm LGBTİ+ çocuklar adına konuştuğunu belirterek şunları söyledi: “Çocuklarımız yalnız değil, yanlış değil. Onlar bizim evladımız. Tıpkı sizin çocuklarınız gibi onların da yaşam hakkı var. Biz onların yanındayız; bugün, yarın, her zaman” dedi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu