
Açıklamada, katliamın yalnızca bir “kitle galeyanı” değil, doğrudan devlet organizasyonu olduğu vurgulanarak, faşist düzene ve inkârcı-devlet ideolojisine sert sözlerle karşı çıkıldı.
Partizan açıklamasında, Alevi halkının ve ezilen tüm kesimlerin bu katliamcı düzene karşı örgütlenmek ve mücadele etmek zorunda olduğu çağrısı yapıldı.
Açıklamanın tamamı şu şekilde:
2 Temmuz Sivas Katliamını Unutmadık; Hesabı Sorulacak!
2 Temmuz 1993’te Sivas’ta Madımak Oteli’nin devletin doğrudan organize ettiği gerici güçlerce ateşe verilerek yakılması ve aralarında Asım Bezirci, Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin’in de bulunduğu 33 aydın, yazar ve sanatçının katledilmesinin üzerinden 32 yıl geçti.Sivas katliamında devletin doğrudan aldığı rol, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in veciz sözleriyle hafızalara kazındı.
Demirel, “Olay münferittir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk galeyana gelmiş… Güvenlik kuvvetleri ellerinden geleni yapmışlardır… Karşılıklı gruplar arasında çatışma yoktur. Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır.” derken; Tansu Çiller ise, “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.” ifadelerini kullanmıştır.Katliamın ardından onyıllarca süründürülen Sivas Davası zamanaşımı ile düşürülmüş, katiller AKP’nin önemli mercilerinde devlete hizmet görevlerine devam etmişlerdir. AKP-MHP iktidarı eliyle hapishanede bulunan katiller de teker teker serbest bırakılmışlardır. Sivas katliamı ve sonrasında karşımıza çıkan tablo, müesses nizamın kendisinden olmayan tüm toplumsal kesimlere yönelik inkârcı, katliamcı yüzünün bir özetidir.
Faşizm, Koçgiri’de, Ağrı ve Zilan’da; Dersim 38’de, 33 Kurşun’da, Maraş ve Çorum’da; Gazi’de ve Roboski’de; Gezi İsyanı sonrasında Amed’de, Ankara Garı’nda ve Suruç’ta benzer katliamlara imza atmıştır.
Türk devleti için makbul vatandaş, Türk kimliği ve Sünni inancına sahip olmalıdır. Düzenin makul ve makbul gördüğü bu kimliğe sahip olsa da milyonlarca işçi ve emekçi azgın bir sömürüye de maruz kalmaktadır.
Faşist düzen, Türk-Kürt uluslarından, çeşitli inanç ve mezheplerden, cins ve kimliklerden emekçi halkımıza yönelik sistematik bir inkâr, asimilasyon, katliam ve sömürü siyaseti üzerinde inşa edilmiştir.Siyasal İslamcı AKP de günümüzde Türk devletinin söz konusu resmi ideolojisini güncelleyerek, gerek içeride gerekse de dışarıda yaşama geçirmektedir.
Suriye’de cihatçı, halk düşmanı HTŞ çetelerini iktidara taşıyan Türk devlet aklı, bu güçlerin Arap Alevilere (Nusayri) yönelik katliamlarına akıl hocalığı yapmış, katilleri saraylarında kırmızı halılarla karşılamıştır. AKP-MHP iktidarının Alevi inancına yönelik; toplumsal dayanışmacı, kadın eşitlikçi, özgürlükçü ve sistem dışı eğilimlerini törpüleyerek onu kendi sınırları içine çekme ve sisteme yedeklemeye yönelik politikaları sürgit devam etmektedir.2 Temmuz Sivas Katliamı’nın yıldönümünde, katliamın gerçek sorumlusunun faşist devlet olduğunu; Alevi inancından halkımızın baskı, şiddet, ötekileştirme ve katliamlara karşı örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka bir yolu olmadığını dile getiriyoruz.
Madımak Katliamının Hesabı Sorulacak!
2 Temmuz’u Unutmadık, Unutturmayacağız!PARTİZAN