
Yangınlara havadan ve karadan müdahale edildiği açıklansa da, gerçek tablo halkın kendi olanaklarıyla doğasını savunmaya çalıştığı bir seferberliği işaret ediyor.
29 Haziran’da Seferihisar Doğanbey ve Menderes Kuyucak’ta başlayan yangın, şiddetli rüzgârla birlikte büyüdü. Çok sayıda yerleşim yeri tahliye edilirken, mahalle sakinleri “bizi yine yalnız bıraktılar” diyerek tepki gösterdi.
Manisa: Dört gündür süren yangınlar kontrol altına alınamıyor
Manisa’nın Akhisar, Ahmetli ve Kula ilçeleri de ateşe teslim. 28 Haziran’da başlayan Akhisar yangını dördüncü gününe girerken, Ahmetli’deki alevler yerleşim alanlarına kadar ulaştı. 5 uçak, 7 helikopterle yapılan müdahaleye rağmen yangının önüne geçilemiyor. Kula’daki yangına ise akşam saatlerinde kara ekiplerine havadan destek verildi.
Bölge halkı ise asıl sorunun doğa talanında, madencilik projelerinde ve enerji şirketlerinde olduğunu biliyor. Bir yurttaş şöyle diyor: “Her yaz aynı hikâye. Önce yakıyorlar, sonra imara açıyorlar. Biz artık bu oyunu görüyoruz.”
Hatay: Yangın 3 mahalleye yayıldı, tahliyeler başladı
Hatay’ın merkez Antakya ilçesine bağlı Karaali Mahallesi’nde dün başlayan yangın kısa sürede Oğlakören ve Üçgedik’e sıçradı. Gece boyu karadan süren müdahale sabah saatlerinde havadan sürdü. Ancak güçlü rüzgâr nedeniyle alevlerin kontrol altına alınması zorlaşıyor.
Üç mahallenin tahliye edildiği bildirildi. Halk öfkeli: “Devlet ormanı koruyacağına sermayeye koruma kalkanı oldu. Helikopterler geç geldi, destek yok. Biz kendi yangınımızı kendimiz söndürüyoruz.”
Halk doğasını savunuyor, ekolojik yıkıma karşı ses yükseliyor
Bu yangınlar yalnızca bir doğa felaketi değil; doğrudan sermayenin sömürü düzeninin sonucu. Maden şirketleri, enerji projeleri, otel zincirleri için açılan alanlar, bu “tesadüfi” yangınların ardından karşımıza çıkıyor. Doğayı, yaşamı ve geleceğimizi savunmak ise örgütlü halkın ellerinde. Yangına değil, düzene karşı mücadele zamanı.