EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Şişli Belediyesi’nde Direniş: Vardiya Değil, Hak Gaspı!

Şişli Belediyesi’nde hayata geçirilmek istenen 3’lü vardiya sistemine karşı işçilerin tepkisi büyüyor. DİSK Genel-İş 3 No’lu Şube Başkanı Zeynel Yiğit, açlık grevinde.

İşçiler, emek ve yaşam haklarını hedef alan bu uygulamaya karşı direnmekte kararlı. Direnişin 19. gününde (27 Haziran Cuma) kayyumun işçilere yönelik bildirimi esnasında biz de Özgür Gelecek olarak işçilerle bir söyleşi gerçekleştirdik.

Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın 19 Mart’ta tutuklanmasının ardından belediyeye kayyum olarak atanan Cevdet Ertürkmen, hafta sonu mesailerini iptal ederek 3’lü vardiya sistemine geçilmesini dayattı. Bu uygulama, işçilerin çalışma süresi, mesai ücreti ve dinlenme hakkını doğrudan hedef alan bir saldırı niteliği taşıyor.
Kayyum yönetimi süresince yalnızca vardiya sistemi değil, kazanılmış haklar da gasp edilmeye başlandı. Maaşlar geç ya da eksik yatırılıyor; ikramiyeler, mesai ücretleri ve kıdem tazminatları ödenmiyor. Bu koşullar karşısında işçiler önce dilekçelerle, ardından eylemlerle tepkilerini ortaya koydu. Uygulamanın hayata geçirilmesi planlanan 23 Haziran’dan önce başlatılan direnişe karşı ise kayyum yönetimi diyalogdan kaçındı.

Son olarak, 30 Haziran Pazartesi günü kayyumun 3’lü vardiya sistemini hayata geçireceği ve kabul etmeyen işçiler için aynı gün işten çıkarma kararı alacağı bildirildi.

Sendika Başkanı, açlık grevinde bayıldı

Süreç içinde DİSK Genel-İş 3 No’lu Şube Başkanı Zeynel Yiğit, saldırılara dikkat çekmek ve işçilerin hak mücadelesine güç vermek amacıyla açlık grevine başladı. Açlık grevinin 19. gününde, belediye binası önünde yaptığı basın açıklaması sırasında konuşmasını tamamlayamadan fenalaşan Yiğit, yere yığılarak bayıldı. Sağlık ekiplerinin müdahalesiyle alandan çıkarılarak hastaneye kaldırıldı. Durumunun iyi olduğu açıklanan Yiğit, evinde istirahate çekildi. Açlık grevi, sürecin devam etmesi kararıyla dönüşümlü olarak iki farklı işçi tarafından sürdürülecek.
Yiğit’in baygınlık geçirmesinin ardından belediye önünde toplanan işçiler oturma eylemine geçti. “Emeğimiz, bedenimiz ve geleceğimiz için direnişteyiz” diyen işçiler, uygulamaların geri çekilmesini talep ediyor. Belediye binasında çalışan bazı işçilerin de eylemci işçilere katılmasıyla birlikte direnişin kitleselliği daha da arttı.
Basın açıklamasından bir gün önce gazetemiz Özgür Gelecek’e konuşan DİSK Genel-İş 3 No’lu Şube Başkanı Zeynel Yiğit ve İnan Bölge, kayyumun geri adım atmaması durumunda direnişlerini farklı alanlara taşıyacaklarını belirttiler.

 

“Kayyum üzerinden kendilerini aklıyorlar!”
Sürece dair değerlendirmede bulunan İnan Bölge, yaşananların doğrudan kayyumla bağlantılı olmadığını düşündüğünü ifade etti. Kayyum mekanizmasının siyasal iktidarın politikalarına bir kılıf işlevi gördüğünü belirten Bölge şunları söyledi:
“Kayyumun bu konuyla birebir bağlantılı olduğuna inanmıyorum. Bu benim kişisel görüşüm. Bence siyasal yönetim bu süreci kendi politikaları doğrultusunda şekillendirmeye çalışıyor ve yaşananları kayyum üzerinden meşrulaştırmaya çalışıyor. Ellerinde kötü bir tablo var ve bunun sorumluluğunu kayyuma yıkıyorlar. Evet, kayyum tabanda tepki çekebilir ama bu dayatmanın kayyumdan çok, merkezi iktidarın kararı olduğunu düşünüyorum. Kayyumun, ‘Bakın size böyle yapmaya çalışıyorlar, siz ne düşünüyorsunuz?’ diyerek tebligat yapan bir konumda hareket ettiğine inanıyorum. Uygulamanın hem anayasal haklara hem de insani değerlere aykırı olduğunu gören birinin bu sürece dahil olmaması gerektiğini düşünüyorum.”
İktidarın muhalif belediyelerde hayata geçiremediği saldırı politikalarını siyasi faşizm uygulamasıyla yani kayyum mekanizmasıyla perdeleyerek hayata geçirdiğini belirten Bölge, “Kendi yapmaya çalıştıkları ama beceremedikleri, işçinin, halkın, insanların tepkisinden korktukları için bu politikaları doğrudan uygulamak yerine kayyumu devreye sokuyorlar. Filler tepişiyor, karıncalar eziliyor; o zaman da gidiyoruz” ifadelerine yer verdi.

 

“Yeni vardiya dayatması, emekçilere yönelik bir hak gaspıdır”
Kayyumun hafta sonu tatillerine yönelik uygulamak istediği yeni vardiya sisteminin işçilerin temel haklarının gasbı olduğunu söyleyen Zeynel Yiğit,
“Cumartesi ve Pazar günleri, işçilerin haklı bir tatil günü olarak kabul edilmiştir. Ancak kayyum ve yöneticileri, 27. maddeyi, iş yasasını ve bu sözleşmeyi hiçe sayarak, yasaya göre geçerli olan 26. maddeyi yok saymak suretiyle bu sistemi uygulamaya çalışıyor. Aslında burada Cumartesi ve Pazar günlerine yönelik doğrudan bir saldırı söz konusu” dedi.
Sözlerine uygulanmak istenen yeni vardiya sisteminin asıl amacına değinerek devam eden Yiğit, “Bunu neden yapıyorlar? Çünkü Cumartesi ve Pazar işçisi çağrıldığında fazla çalışma olduğu için yasaya göre ücret vermek zorunda kalıyorlar. Buradan kendilerine göre bir tasarım yaratmaya çalışıyorlar. Bizim talebimiz şu: 26. madde çok açık, toplu sözleşmemizi bitiriyor. 27. maddeyi uygulamaya kalkarsan 26’ya göre düzenlemelisin. Bu da bizim hukuki süreçlerimize kaynak olacak” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Biz daha önce temizlik işlerinde ikili vardiya ile çalışıyorduk. Bu, yaklaşık 20 yılın üzerinde bir uygulama. Çalışma saatlerinin değiştirilmesinin bir gerekçesi yok aslında. Bu tamamen işçiye ters. Çalışma saatlerinin değiştirilmesine itirazımız var. Hafta içi dinlendirerek, hafta sonu çalıştırma planı var. Şu an Pazar, 26. maddeyi yok saymak anlamına geliyor. Toplu sözleşme ve hukuk maddesini yok saymak demektir. Bunu uygulamaya çalışıyorlar. İtirazımız da buna.”
Yeni vardiya sisteminin dayatılmasına karşı işçilerin iradesini kırmak için hukuki süreçleri tıkamayı amaçlayan bir adım atıldığını ifade eden Yiğit,
“Yeni sisteme geçiş için işçilere, kendi rızalarıyla kabul ettiklerine dair dilekçe imzalatmaya çalıştılar. Bu imzalar, ileride ‘siz zaten onayladınız’ denilerek hak arayışlarımızın önünü kesmek için kullanılmak istendi. Ama biz buna izin vermedik; hiçbir arkadaşımız bu hukuksuzluğu meşrulaştıran dilekçeyi imzalamadı” ifadelerini kullandı.

 

“Karar işçilerin!”
Grev kararının işçilerin kolektif iradesiyle alındığını vurgulayan Yiğit, grevin sonlandırılması yönünde verilecek kararın da yine emekçiler tarafından belirleneceğinin altını çizdi; bu süreci şu sözlerle aktardı:
“Biz bu kararı işçilerin adına aldık. Toplantılar yaptım, detaylı bilgilendirme sundum. Artılarını ve eksilerini ortaya koydum. Ama nihai kararı emekçiler verecek. Ben sadece bir çalışma arkadaşı, bir sendika temsilcisi olarak mücadeleye öncülük ediyorum. Süreci yine birlikte tartışacak, kararları birlikte alacağız ve bu kararların arkasında durarak direnişi büyüteceğiz.”

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu