EmekGüncel

Dersim’de Kamu İşçileri Tepkili: “Sendikal mücadele, yalnızca yönetim kadrolarıyla değil, tabanın aktifliğiyle de kazanılabilir.”

Türkiye genelinde kamu işçilerinin bağlı olduğu en büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş, Haziran ayının son haftasında 81 ilde eş zamanlı eylemler başlattı. Ülke genelindeki çok sayıda kamu işçisinin tepki gösterdiği temel konu ise, hükümetin önerdiği yüzde 16’lık ücret artışı.

Bu teklifin enflasyonla mücadele, geçim koşulları ve asgari yaşam standartları karşısında tamamen yetersiz olduğunu savunan işçiler hem hükümete hem de sendikalara yönelik eleştirilerini yükseltiyor.

Ocak 2025 verilerine göre, Türkiye’de toplam 16.8 milyon işçi bulunuyor. Bu işçilerin yalnızca 2.5 milyonu sendikalı. Bu oran % 15’in altına denk geliyor. Üstelik kayıtlı sendikalıların çoğu, fiilen toplu sözleşme hakkından yararlanamıyor. Bu tablo, yalnızca ekonomik krizle değil, sendikal krizin de büyüdüğünü gösteriyor. Türk-İş’e yönelik en büyük eleştirilerden biri, bu krizi yönetememesi.

Türk-İş, 1952’de kurulan ve şu anda 34 sendikayı bünyesinde barındıran bir konfederasyon. Ancak uzun süredir tabandan yükselen sesler, Türk-İş’in üyeleriyle yeterince bütünleşemediğini ve yönetici kadrolarının hükümete yakın durduğunu dile getiriyor.

Özellikle hükümetle yürütülen TİS görüşmelerinde, toplu pazarlıkta işçi taleplerinin arka planda kaldığı yönünde eleştiriler var. Bu bağlamda hem sendika aidiyetinin zayıflaması hem de mücadele refleksinin törpülenmesi, işçilerin tepkisini besleyen temel dinamiklerden biri.

Eylem süreci, yalnızca maaş artışı değil; sendikal yapıların yeniden şekillenmesini de zorluyor. Dersim’deki eylemler, bu yönüyle yerel direnişin ulusal örgütlenmeye nasıl mesaj verdiğini de gösteriyor.

Bu atmosferde Dersim’de de kamu işçileri alanlara çıktı. Özgür Gelecek’e konuşan Selman Doğan isimli bir kamu işçisi, yaşananları, taleplerini ve örgütlülük sorunlarını değerlendirdi.

 

Eylemler yayılıyor: “Her kurumdan işçi var!”

Türk-İş’in başlattığı eylem haftasının Dersim’de de sürdüğünü belirten Doğan, “Türk-İş’in Türkiye genelinde 81 ilde uygulamış olduğu eylemlerle ilgili süreç bu hafta da devam ediyor” diyerek yereldeki katılımı anlattı. Karayolları başta olmak üzere birçok kurumda tepkilerin büyüdüğünü aktaran Doğan, “Karayolları işçileri greve gideceklerini açıklamışlardı. Hükümetin verdiği % 16’lık zammı da tatmin edici bulmamışlardı” dedi.

Sadece karayolları değil; KOP, TES, özel idare gibi alanlarda da eylemler olduğunu belirten Doğan şöyle devam etti: “Türk-İş’e bağlı, Milli Eğitim, Yurtkur gibi çeşitli kurumlarda örgütlenmiş işçiler var. Bunlar verilen zamma tepki olarak illerinde çeşitli eylemlikler yapıyor bu hafta içinde.”

 

“Bu teklif, dalga geçer gibi”

Doğan’a göre, işçilerin hükümetin sunduğu zam teklifine öfkesi büyük. “Bu teklif hiç kabul edilemez. Dalga geçer gibi bir teklif. % 16’lık teklif, kabul edilemez bir teklif olarak görülüyor” diyen Doğan, taleplerinin çok daha yüksek olduğunu belirtiyor ve şöyle diyor: “Beklenti duruşa bağlı. Bu teklif daha çeyreğini bile karşılamıyor.”

Hayat pahalılığı ve artan geçim sıkıntıları da eylemleri motive eden faktörlerden. “Yoksulluk sınırı ülkede 84 bin TL, açlık sınırı 26 bin TL, asgari ücretli 22 bin TL. Bu % 16’lık teklif kabul edilebilir değil” diyen Doğan, zam oranlarının halkın gerçek yaşamıyla örtüşmediğini vurguluyor.

 

Katılım farklı, motivasyon değişken

Eylemler çoğunlukla yürüyüş, basın açıklamaları ve iş bırakma biçiminde gerçekleşiyor. Doğan, “İş bırakma, yürüyüş gibi eylemler var. Örneğin 24’ünde sabah işe giderken yürüyüş ve açıklama yapıldı. 26’sında iş bırakma oldu, 4 saat süren. Bu üç eylem gerçekleştirildi. 1 Temmuz’da genel bir açıklama yapılması planlanıyor” diyerek takvimi özetliyor.

İşçilerin motivasyonuna dair ise şu değerlendirmeyi yapıyor: “Yer yer görüyoruz tabi ama yer yer de insanların çekinceleri var. Kimi yerlerde kararlılığı görüyoruz. Örneğin yarım gün iş bırakma eyleminde işçiler genellikle sabaha kadar işe çıkmadı. İlk gün 500 metre kala yürüyüşle iş yerine girdiler, açıklama yapıldı.”

Katılım sayısı açısından ise Doğan, “Her yerde farklı. Katılım istediğimiz düzeyde değil. Örneğin karayollarında 60 kişi varsa 30–40 kişi katılım gösterdi diyebilirim. Herkes kendi iş yerinde eylemleri sürdürüyor” diyor.

 

Grev kapıda mı?

Eylemlerin sonuç doğurup doğurmayacağı merak edilirken, Doğan grev ihtimaline açık kapı bırakıyor: “Grev çıkma ihtimali var, evet.”

Ancak Dersim özelinde herhangi bir resmi görüşme talebi olup olmadığı sorusuna, “Biz merkezi düzeyde Türk-İş ve TÜİS Ankara’da görüşmeleri sürdürdüğü için muhatap değiliz. Yerelde sadece destek amaçlı eylemler yapıyoruz” diyerek yanıt veriyor. Bu da merkezle yerel örgütler arasında bir kopukluk olduğuna işaret ediyor.

Sendika ve merkez eleştirilerinin sıklaştığı bu süreçte Doğan, bu eleştirilerin tek taraflı olmadığını şöyle ifade ediyor: “Zaman zaman oluyor. Sendika eleştirileri oluyor ama işçilerin de kendini eleştirmesi gereken şeyler var.”

Ona göre işçinin de eylemlere sahip çıkması, pasif kalmaması gerekiyor: “Eylemcilere destek olma, sahip çıkma, Türk-İş’in eylemlerini destekleme ve birliktelik önemli.”

Selman Doğan’ın mesajı net: Sendikal mücadele, yalnızca yönetim kadrolarıyla değil, tabanın aktifliğiyle de kazanılabilir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu