EkolojiGüncel

SÖLEŞİ| İkizköy Köylüleri: “Talan Yasasıyla Topraklarımız Satılıyor!”

Parlamentoda kabul edilen ve halk arasında “talan yasası” olarak anılan torba yasa, zeytinliklerden tarım arazilerine, ormanlardan meralara kadar yüzbinlerce dönüm alanı madencilik şirketlerinin ve sermayenin hizmetine açıyor.

Parlamentoda kabul edilen ve halk arasında “talan yasası” olarak anılan torba yasa, zeytinliklerden tarım arazilerine, ormanlardan meralara kadar yüzbinlerce dönüm alanı madencilik şirketlerinin ve sermayenin hizmetine açıyor. Bu yasa, köylülerin rızası alınmadan, doğal yaşam alanlarının ve geçim kaynaklarının hukuksuzca yok edilmesine kapı aralıyor.

Muğla’nın İkizköy köyü, yıllardır süren kömür madeni karşıtı direnişiyle biliniyor. Ancak şimdi, bu yasa sayesinde sadece zeytinlikleri değil, köylülerin yaşamlarını da yok etme tehdidiyle karşı karşıyalar. Köylüler ve çevre aktivistleri, yasayı “doğal varlıklarımızın ve kültürümüzün satışı” olarak tanımlıyor ve “Bu sadece ağaçların değil, bizim de sonumuz” diye uyarıyor.

İkizköylü direnişçi Esra Işık, Özgür Gelecek’e yaptığı açıklamada, “Bu yasa, köyümüzün ve toprağımızın değil, şirketlerin çıkarlarını koruyor. Bizimle hiç konuşmadan, sesimizi duyurmadan, yaşam alanlarımızı ellerimizden almaya çalışıyorlar” dedi.

 

“Yasa sadece zeytini değil, hayatlarımızı da söküp atacak!”

Muğla’nın İkizköy köylüleri, Meclis’te görüşülen ve zeytinlik alanlarını madenciliğe açacak “Talan Yasası”na karşı seslerini yükseltiyor. Yedi yıldır toprağını, zeytinini ve yaşam alanını savunan Işık, “Bu yasa şirketlere alan açmak için yazıldı. Zeytinliği taşıyacağız diyorlar ama asıl bizi buradan sökmek istiyorlar” dedi

Muğla’nın Milas ilçesine bağlı İkizköy’de yaşayan köylüler, yıllardır bölgede faaliyet yürüten kömür madenine karşı direniyor. Bu mücadele, sadece zeytin ağaçlarını değil, köy yaşamını, kültürü, geçim kaynaklarını koruma iradesi taşıyor. Işık, “İkizköylüyüm yani ailem, annem, babam, kuşaklarım, atalarımla birlikte bu toprağın mirasçısıyız. Kömür madenine karşı mücadelemiz de yedi yıl önce başladı. O günden beri bu direnişin içindeyim” sözleriyle süren mücadeleyi anlatıyor.

 

“Köylüye değil, şirkete göre yazılmış bir yasa”

Meclis’te görüşülmekte olan torba yasa, zeytinliklerin yanı sıra tarım alanları, ormanlar ve meraların da madencilik faaliyetlerine açılmasına olanak tanıyor. Işık bu düzenlemeyi “köylüye değil, şirkete göre hazırlanmış” diyerek eleştiriyor:

“Biz buna köylüler olarak ‘Gasp yasası’ diyoruz. Çünkü bu yasa şirketlere topraklarımızı, zeytinliklerimizi, ormanlarımızı peşkeş çekmenin, gasp etmenin bir yolunu açıyor. Bizlere danışılmadan, rızamız alınmadan, her şey bundan sonra şirketlerin ihtiyacına göre şekillenecek.”

Daha önce de benzer yasalarla karşı karşıya kaldıklarını hatırlatan Işık, 2022 yılında çıkarılmak istenen düzenlemeyi Muğla’dan Ankara’ya giderek geri çektirdiklerini söylüyor. “Ama şimdi çok daha geniş kapsamlı, her köyü tehdit edecek bir yasa ile karşı karşıyayız” diyor.

 

“Zeytincilik Kanunu yüzünden ilerleyemiyorlar”

Işık’a göre yasa tasarısının ardında maden şirketlerinin uzun süredir süren baskısı yatıyor. “Bu kanunu deleceğiz, zeytinlikleri taşırız” gibi sözlerle köylüler tehdit edildi.

“Diyorlar ki, ‘Şimdi direniyorsunuz ama yasa çıkınca kamulaştırılır, mağdur olursunuz. Gelin şimdi kendi rızanızla verin’. Bu tehdidi defalarca yaptılar. Çünkü bu yasa çıkmadan adım atamıyorlar. Zeytincilik Kanunu’na göre maden, zeytinliğe 3 km’den fazla yaklaşamaz. Biz bu yasa sayesinde 6 senedir toprağımızı savunuyoruz.”

 

Meclis kapısında bekletildiler

Yasa tasarısı Meclis’e geldiğinde İkizköylüler Ankara’ya gitti. Ama Meclis’e girişleri engellendi. “Tüm prosedürleri yerine getirip isimlerimizi komisyona bildirdik. Ama Meclis binasının önünde durdurulduk. ‘Yukarıdan emir geldi, giremezsiniz’ dediler. Biz de oturma eylemi başlattık” diyor Işık.

Bu esnada maden şirketinin CEO’su ve ona bağlı sendikanın başkanı komisyon toplantısına alınmıştı. “Biz dışarıda tutulurken, bizim yaşam alanlarımızı yok edecek olanlar içerideydi” diyor Işık. Direnişin ardından bir grup içeri girebildi; geride kalanlar ise Meclis bahçesinde nöbet tuttu.

Toplantı sabaha kadar sürdü ama yalnızca bir kişiye söz verildi. “Bu ciddi bir taraflılıktı. Yaşlılar, hastalar vardı, geri dönmek zorunda kaldık ama mücadele burada bitmedi” diyen Işık, Meclis önündeki sessiz kalabalığın asıl etkisini hatırlatıyor.

 

“Gerekirse her gün Ankara’ya geliriz”

Komisyon görüşmelerinden sonra yasa tasarısı Genel Kurul’a geldi. Bu kez Türkiye’nin birçok yerinden köylüler, üreticiler, yaşam savunucuları Ankara’ya aktı.

“Çanakkale, Aydın, Denizli, Tokat, Hatay, İzmir ve daha birçok ilden yaklaşık 300 kişiyle Meclis önünde toplandık. Bu sadece İkizköy’ün değil, tüm köylerin meselesi” diyen Işık, yasanın geçmesi halinde sadece İkizköy değil, tüm ülke köylerinin benzer bir tehditle karşı karşıya kalacağını söylüyor.

 

“Zeytin taşınmaz, hayat yerinden sökülmez!”

Yasa geçerse ilk hedefin İkizköy olacağını belirten Işık, zeytinliklerin taşınmasının bir aldatmaca olduğunu vurguluyor:

“Zeytinler taşınacak diyorlar ama bu imkânsız. Zeytin taşınırsa tutmaz. Zaten üreticiler bunu yıllardır söylüyor. Maden alanlarında rehabilitasyon yapılacağı da yalan. Bunlar kamuoyunu yatıştırmak için söyleniyor. Gerçekte zeytinler ezilecek. Taşınma değil, yok edilme olacak.”

Işık’ın verdiği mesaj net: “Bu yasa sadece Muğla’yı değil, Türkiye’nin dört bir yanını tehdit ediyor. Şu an madenin önündeki tek engel zeytinlikler. Eğer bu engel kalkarsa meralar, ormanlar, tarım alanları da sırayla gidecek.”

İkizköy halkı yıllardır toprağını, ağacını, köyünü ve yaşamını korumak için direniyor. “Biz bu mücadeleyi sadece kendimiz için değil, tüm Türkiye’nin geleceği için veriyoruz. Bu yüzden birlikte yürümeye, mücadele etmeye devam edeceğiz” diyor Işık.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu