Güncel

İHD ve kayıp yakınları gözaltında katledilen Dündar’ın faillerini sordu

İHD Amed Şubesi ve kayıp yakınları, 857. hafta eyleminde 1992 yılında gözaltına alındıktan sonra cenazesi elleri bağlı halde bulunan Mesut Dündar’ın faillerini sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Amed Şubesi ve kayıp yakınları, gözaltında kaybedilenlerin akıbetini sormaya devam ediyor. 857. hafta eylemi, Diyarbakır’daki Koşuyolu Parkı’nda bulunan Yaşam Hakkı Anıtı önünde gerçekleştirildi.

Kayıp yakınlarının yanı sıra İHD Eş Genel Başkanı Hüseyin Küçükbalaban ve çok sayıda kişi eyleme katıldı. Katılımcılar, üzerinde kayıpların fotoğraflarının yer aldığı pankart taşıdı. Bu haftaki eylemde, 1992 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde gözaltına alındıktan sonra cenazesi bulunan Mesut Dündar’ın hikayesi anlatıldı ve failleri soruldu.

“Devlet adım atmalı”

Eylem öncesi konuşan Hüseyin Küçükbalaban, PKK’nin dün yaptığı silah bırakma törenine değinerek, “Bu iyi niyet adımı dün tüm dünyanın gözü önünde atıldı. Ancak bir yandan da devletin bu konuda hiçbir adım atmadığına tanıklık ediyoruz. Dün silah bırakan 30 kişinin durumu ne olacak? Devletin bir an önce komisyon kurması ve savaşın yarattığı tahribatları gidermesi gerekiyor” dedi.

“Gözaltına alındı, cenazesi elleri bağlı halde bulundu”

Mesut Dündar’ın hikayesi İHD Amed Şubesi Kayıp Komisyonu üyesi Berfin Elçi tarafından okundu. Açıklamaya göre, Dündar çocuk yaşta geçirdiği menenjit hastalığı sonrası zihinsel engelli olarak yaşamını sürdürüyordu. Cizre’deki gösterilerde sarı, kırmızı ve yeşil flamalar taşıdığı gerekçesiyle daha önce üç kez gözaltına alınan Dündar, her seferinde işkence gördü.

1992 yılının Temmuz ayında, polisler tarafından ailesiyle yaşadığı evden alınan Dündar, Cizre Devlet Hastanesi’ne yatırıldı. Buradan kaçan Dündar, üç gün boyunca babasıyla birlikte polisler tarafından arandı. Bu süreçte babası da işkenceye uğradı. Ailesi, Mesut’un bir telefon görüşmesinden sonra eve baskın yapılmaması üzerine yakalandığını düşündü.

6 Eylül 1992 tarihinde Mesut Dündar’ın cesedi, Cizre’ye bağlı Sulak (Nehrîp) köyünde, elleri arkadan bağlı ve boğulmuş halde bulundu. Görgü tanıkları, Dündar’ın olay yerine biri polis olan üç silahlı sivil tarafından getirildiğini ifade etti. Olay yerine gelen askerler, cesedi “bomba olabilir” gerekçesiyle zırhlı araca bağlayarak sürükledi. Bu görüntü, Özgür Gündem gazetesinin 1992 yılında “İnsanlık Sürükleniyor” manşetiyle yayımlandı.

Otopsi raporuna göre, Dündar’ın bedeninde yoğun işkence ve kesiklere bağlı çok sayıda yara tespit edildi. Ailesinin yaptığı suç duyurusuna Cizre Cumhuriyet Savcılığı ancak iki yıl sonra yanıt verdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2005 yılında Dündar davasında Türkiye’yi “yaşam hakkı ihlali” gerekçesiyle mahkum etti.

Açıklama oturma eylemiyle sona erdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu