
Suriye’de birbirine oldukça zıt fikir, program, ideal ve pratikler hemen her koşul ve anda karşı karşıya gelip mücadele ediyor. Politik-diplomatik alanda yürütülen mücadele bir an olsun gündemden düşmeyerek, hızından bir şey kaybetmeden, sürüp devam ediyor.
Uluslararası düzeyde etkili emperyalist-kapitalist ülkeler olan ABD-İngiltere’nin bölgesel gerici güçler olan Türkiye-İsrail’in her türlü desteğini arkasına alarak Suriye’yi baskıcı totaliter bir rejimle yönetmeye çalışan Şam yönetimi köleliğin ve karanlığın temsilciliğini yapıyor.
Geniş bir halk desteğini arkasına alan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ise aydınlığın ve özgürlüğün sahipliğini ve savunuculuğunu, halkların birlikte kardeşçe yaşamanın temsilciğini yapıyor. Şam yönetimi kaos ve krizden beslenerek çözümsüzlüğün yolunda yürürken Özerk Yönetim ise eşitlik ve özgürlük temeli üzerinde demokratik çözümün yolunda ilerliyor.
Suriye’de bir tarafta tekçi, merkeziyetçi, dinci, milliyetçi, cinsiyetçi Colani yönetimi vardır. Diğer tarafta ise Kuzey ve Doğu Suriye’de bir özgürlük adası gibi duran Rojava topraklarında, tüm halkları, inançları, kadın ve erkek emekçileri ortak bir kardeşlik çatısı altında birleştiren Demokratik Özerk Yönetim var. Şam yönetimi, demokrasi ve her türlü özgürlüğün düşmanlığını yaparken, Demokratik Özerk Yönetim demokrasinin ve özgürlüğün sahipliğini ve savunuculuğunu yapıyor.
Şam yönetimi altında başı bozuk çeteler ordusu Alevi-Hristiyan-Dürzi katliamları gerçekleştiriyor. Kadın-erkek, yaşlı-genç demeden insanları evlerinde, çalıştıkları yer ve sokaklarda acımasızca katlediyor. Kadınları ganimet diye kaçırıp tecavüz ediyor, yağma pazarlarında satıyor. İnsanlara onur kırıcı işkence yapıyor. Aşağılıyor. Yağma ve hırsızlık yapmadıkları yer bırakmıyor.
Diğer tarafta ise katliam ve ölümlerden uzak, halklar ve inançlar arası düşmanlıkların yaşanmadığı inanç ve dillerin varlıklarının ve haklarının içtenlikle tanınıp kabul edildiği, özgürce birlikte yaşandığı Demokratik Özerk Yönetim var.
Colani öncülüğündeki Şam yönetimi, kendisinden olmayan halk ve inançlara düşmanlık, katliam, yağma ve hırsızlık üzerine kurulmuştur. Bir avuç başı bozuk çetenin dışında halk desteği olmayan bu yönetim; Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’yle çözüme gitmemek için her türlü zorluğu ve sorunu çıkarıyor. Colani yönetiminin yegane dostu, destekçisi, akıl hocası ve yol göstericisi AKP-MHP gerici yönetimidir. Suriye’de yaşanan ve çözülmeyen sorunların merkez üssü TC devletidir. Onun politik, diplomatik ve askeri temsilcileridir. AKP-MHP yönetimi Colani’nin nerede ne yapacağını, hangi adımı atıp atmayacağını belirleyen durumdadır. Diplomasi ve politik alanında ve çözüm görüşme ve toplantılarında, Özerk Yönetim’in ve SDG’nin etkisiz, güçsüz, iradesiz, çözümsüz kılınması için elinden gelen her türlü kötülüğü Şam yönetimine uygulatmak için baş rol oynayan ırkçı gerici AKP-MHP yönetimidir. Dolayısıyla TC devletinin, Türkiye’de ‘kardeşlik’ söyleminin hiçbir samimiyeti ve tutarlılığı yoktur.
Geçmiş BAAS rejiminden daha baskıcı, katliamcı, daha fazla dışa bağımlı ve oldukça kötü bir yönetim olan Colani yönetimi bugün dünden daha karanlık bir noktada durmakta ve Suriye’yi çözümsüzlüğe doğru götürmektedir. Halklara düşmanlık, katliam, yağma ve hırsızlık, zihniyetini değiştirmeden sadece yüzleri ve isimleri değiştirerek Suriye’de köklü, kalıcı çözümü beklemek hayaldir.
Bir yandan Özerk Yönetim ve Suriye Demokratik Güçleri’yle diyalogsuzluk, çözümsüzlük politikasında ısrar ederken diğer yandan Alevi, Dürzi, Kürt, Hristiyan halkları boğazlamak, yaşam ve varlıklarına çökmek için hemen her fırsatta provokasyon yapıp saldırı düzenleyen Colani yönetimi; tüm demokrasilerden uzak, her türlü özgürlüklere yabancı, çağın ve gelişimin gerisinde kalmış, Orta Çağ karanlığını, köleliğini halklara dayatmaya ve yaşatmaya çalışmaktadır. Bu yönetimin arkasında ise ona her türlü desteği sunmaktan geri durmayan, her yönüyle çürümüş bozulmuş lanetli Türk muktedirleri vardır.
Tüm dünyanın özgürlük ve insanlık vicdanında meşruluğu ve haklılığını kabul ettirmiş Demokratik Özerk Yönetimi halkların birlik ve beraberlik iradesiyle mücadeleyi kazanmıştır. Yenilgi çetelerin, zafer Rojava halklarınındır.
Yaşamda, direnişte, zorluklarda, özgür toprakları savunmada, ortak kader birliği yapan halklar aynı zamanda halkların demokratik cephe oluşturma iradesini ortaya koyarak kazanmıştır. Halkların inanç ve aşiretlerin birliğini yaratarak Colani yönetimini ve arkasındaki destekçilerini bir kez daha alt etmiştir.
Türkiye’nin, ABD ve İngiltere’nin tüm destek ve çabalarına karşın Colani yönetimi 8 Ağustos’ta Heseke’de gerçekleşen “Halkların Ortak Tutum Konferansı” ve gücü karşısında yenilmiştir. Başı bozuk çeteleri, Tışrîn’de öne süren Türkiye, SGD güçleri karşısında yenilmiştir. Tıpkı TC destekli Colani yönetiminin Süveyda’da yenildiği gibi. Dürzilere yönelik katliam saldırılarına TC devletinin destek verdiği, Metro Turizm’le taşımacılık ve Dron operatörlüğü hizmeti verdiği bilinmektedir. Buna rağmen Colani yönetimi yenilmiştir.
İki farklı yol ve çözüm vardır. Birincisi yol; tüm gerici ülke ve devletlerin her türlü desteğini arkasına almış diktatoryal rejimin karanlık temsilcisi Colani’nin çözümsüz yoludur. İkinci yol ise Demokratik Özerk Yönetimin sunduğu ve uyguladığı eşitliği, temel hak ve özgürlükleri esas alan çözüm yoludur.
Birinci çözüm karanlığın, kötülüğün bitmeyen zulüm yoludur. İkinci çözüm yolu ise halkların birlikte kardeşçe yaşadığı demokratik yoldur.
Halkların inançların varlığını ve haklarını içtenlikle kabul eden, demokrasiyi ve özgürlükleri benimseyen tüm kesimlerin temsil edildiği Demokratik bir Suriye yaratmanın dışında bir çözüm bulunmamaktadır. Bundandır ki eşitlik ve özgür isteyenler, farklı inanç ve kültürlerin varlığını birlikte kardeşçe yaşamayı zenginlik kabul edenler birleşmelidir.
(Yeni Özgür Politika – 12 Ağustos 2025)