DerlediklerimizGüncel

FEHİM TAŞTEKİN | Sınırsız Küstahlığın Sınırları; Acziyetin Sınırsızlığı

"Colani fazla uyanıklık yapıyor. Hem kendisini iktidara taşıyan güçlerin elinde bir rehine hem de bu durumdan çıkmak için denge faktörü arıyor. Rakip güçler arasında dans etme konusunda Yeni Osmanlılardan sufle alıyor."

7 Ekim 2023’ten bu yana sahnelenen güç oyunları, bölgesel aktörlerin masasına melanet lokmalar bıraktı. Yutulması da zor hazmı da.

İsrail’in “yedi cepheli savaş” adına açtığı düşmanlık pergeli, ‘direniş ekseni’ diye mimlenen tarafları kapsadığı sürece sorun etmediler.

ABD Başkanı Donald Trump’ın cebine trilyon dolarlar boca etmenin, Amerikan silahlarına çuvallarca para dökmenin ve Pentagon’a üsler tahsis etmenin kendilerini koruyacağını sandılar. Bunun böyle olmadığını ilk kez Katar vurulduğunda fark etmediler. Öncesi de var. Yemen savaşında ateşin saldırgan tarafın topraklarına sıçradığı günlerdi. 2019’da Aramco tesisleri vurulduğunda Amerikalılar ıslık çalarak aylaklık yapmayı seçti. O zaman Suudiler “Acaba Çin ve Rusya ile daha fazla yakınlaşsak nasıl olur” diye sormaya başladı. İlişkileri çeşitlendirme kartı esasen Amerikalılardan yeni bir stratejik ortaklık paketini temin etmek içindi. İşe yaradı. Fakat Hamas niyetine Katar’ın vurulması, ABD’nin sadece direniş eksenine değil müttefiklere karşı da İsrail’e dokunulmazlık kazandırdığını tescilledi.

10 bin Amerikan askerinin konuşlandığı El Udeyd Üssü, Katar’ı koruma taahhüdünü çöpe attı. İsrail vururken Amerikalılar, Katar üzerindeki kalkanı kapattı.

Şimdi Arap Birliği’nde çaresizce 2015’te Mısır’ın öne sürdüğü Arap NATO’su fikrini pişirmeye çalışıyorlar. Bunun İsrail’in saldırganlığını sınırlamayacağını biliyorlar. İsrail’i durduracak yegâne iki şey var: Biri saldırganın canını yakacak yaptırımlar, önlemler ve kararlardır. Diğeri İsrail’i her koşulda koruyan ve kollayan ABD’ye dişini göstermektir. Gazze’de Amerikan desteğiyle yürütülen soykırımın gölgesinde 4,2 trilyon dolar yatırım paketleriyle Trump’ı memnun edenler bu iradeyi gösteremez.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Nil’den Fırat’a ‘Büyük İsrail’ idealine bağlı kaldığını söylediğinde de afalladılar. Gazze’deki soykırıma göstermedikleri tepkiyi gösterdiler…

İran ve Yemen’in İsrail’e fırlattığı füzeleri durdurmak için çırpınan Arap ülkeleri yarın bir gün kendilerinin de güvende olmadığını nihayetinde gördü.

Suriye: İsrail’i kim sınırlayacak?

Sınırsız küstahlık karşısında çaresizliğin kendini faş ettiği bir diğer yer Suriye. Esad rejiminin düşüşünü kâr sayarken, Körfez’den Batı’ya alkışlanan eksen değişikliği Suriye’yi güvende tutmaya yetmedi. Yeni Suriye’nin yeniliğindeki tek şey, İsrail’in sürekli tecavüz edebildiği bir ülke haline getirilmesidir. Suriye sıfırlandığında Şam yönetimi, “Güney Suriye tampon bölge olacak”, “işgal edilen yerler unutulacak”, “Suriye hava sahası İsrail jetlerine açık kalacak”, “İsrail’in Suriye topraklarında operasyonel özgürlüğü olacak”, “Suriye ağır silahlar temin edemeyecek” ve “Türkiye’ye üs vermeyecek” şeklindeki dayatma listesiyle karşılaştı. Suriye tecrübesi ortadayken Suudi-Emirlik-Katar üçlüsü başta olmak üzere Arap ülkeleri ABD’nin Lübnan’ı sıfırlama planına omuz veriyor. Hizbullah’ın silahları elinden alındığında İsrail Suriye’ye yaptığından daha beterini Lübnan’a yapacak.

Suriye bahsi açıldığında tabii çaresizlik bayrağı nevzuhur İttihatçılara geçiyor. Suriye’de ABD ile çıkar birliğinin Suriye Demokratik Güçleri’ne Ankara’nın hassasiyetlerine uygun bir çözüme hizmet edeceği hesabını yaparken İsrail’in Türkiye’ye de sınırlar çizeceğini öngöremediler. Yıktıkları Suriye’nin aslında İsrail’le Türkiye arasında koca bir tampon olduğunu şimdi anladılar. İsrail etki, kontrol ve operasyonel sınırları genişletiyor. İran’a saldırıyı kolaylaştıran Irak ve Suriye sahasının İsrail için dikensiz hale getirilmesiydi. Katar’a saldırıyı kolaylaştıran da bu koridor oldu.

Türkiye Doğu Akdeniz’deki güç denkleminde Kuzey Kıbrıs’ı merkeze alırken İsrail Güney Kıbrıs’ın hava savunmasına ‘Truva Atı’ sokuyor. Ankara yeni Suriye’yi Doğu Akdeniz denkleminde ‘partner’ olarak görmek isterken Ebu Muhammed el Colani ‘yedi kocalı Hürmüz’ misali ayakta kalabilmek için Amerikalılar, Fransızlar ve İngilizler başta olmak üzere herkesi memnun etmeye bakıyor. Hiçbir hesap garantide değil.

Tabii asıl mesele, Suriye sahnesindeki güvenlik kuşağında düğümleniyor. İsrail 9 Eylül’de Humus, Palmira ve Lazkiye’deki askeri tesisleri bir kez daha vurduğunda sanırım pek çok tarafın çıkardığı sonuç aynıydı: Saldırılar Türkiye’nin önüne konulan kırmızı çizgileri hatırlatan bir uyarıydı.

Rusya yeniden kıymete biniyor ama…

İsrail’i durdurma konusunda bir çaresizlik yüzeye vuruyor. Trump’ın bölgede kârlı gelecek planlarını da olumsuz etkilemesine rağmen Amerikalıların İsrail’i dizginlemesi yönündeki beklenti karşılıksız kaldı. Geriye eski Suriye’nin güvenlik mimarisinin patronu olan Rusya kalıyor.

Halbuki Suriye’deki yıkım planında yer alan Batılı aktörlerin temel hedeflerinden biri Rusya’nın yenilgiye uğraması ve askeri üsleriyle birlikte kapı dışı edilmesiydi.

Suriye planlarının tutmadığını erkenden fark eden Ankara, Colani yönetimine telkinlerde bulunmaya başladı: Moskova’ya gidin, Rusya ile denge kurun! Hem hava savunma sistemleri hem de Tel Aviv’le iyi ilişkileri sayesinde İsrail’i sınırlayabileceği hesabıyla Rusya’nın dönmesi isteniyor.

Paradoksal olarak İsrail de aynı şeyi talep ediyor. Netanyahu yönetimi, Esad rejimi düşünce Türkiye’nin Suriye’nin sahil bölgesine yerleşmesini önlemek için Rusya’nın Tartus ve Himeymim üslerinde kalması gerektiğini düşünüyor. Hatta “Ruslar gitmeli” diyen Amerikan Kongre üyelerine karşı çıktığı söyleniyor.

Bu beklentiler karşısında Ruslar da İsrail’le özel ilişkilerini lehte bir karta dönüştürüyor. Ruslar Şam’ı yeniden yakın plana alırken Amerikalılarla rekabet de kaçınılmaz hale geliyor.

Amerikalılar “Maydan bizim” diyor

Şam’dan üç gün arayla gelen iki görüntü bu açıdan simgeseldi.

9 Eylül’de Ruslar Şam’a çıkarma yaptı. Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, Savunma Bakan Yardımcısı Yunus-Bek Yevkurov, Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Verşinin ve İnşaat-Konut Bakanı İrek Fayzullin’in de yer aldığı kalabalık bir Rus heyeti Halk Sarayı’nda ağırlandı.

Ruslar eski Suriye ile olan stratejik ilişkilerini yeni Suriye’ye taşımak isterken Şam’ın çaresizliğini de satın alıyor. Amerikan eksenine sıçramak Suriye’yi İsrail’den korumuyor. Şam’ın ihtiyacı olan stratejik silahları Batılılardan edinmesi de imkânsız. Ve de yarın bir gün Amerikalılar ters yapabilir. Yani İsrail yüzünden onlarca yıl boyunca Suriye’ye parya muamelesi yapan Amerikan hegemonyasının dayatmaları Şam’ı çevreleyen eski denklemi geri getirebilir.

Fakat bir yanıyla da yeni Suriye ziyadesiyle Suudi-Amerikan tasarımı. Öteki Amerikan ortakları da bu tasarımın parçaları. Yaptırımların kaldırılması ve terör listesinden çıkmanın karşılığı var: Suriye Amerikan ekseninde olacak ve ev ödevlerini yapacak. İsrail’le anlaşmak bunun başında geliyor.

Burada Colani fazla uyanıklık yapıyor. Hem kendisini iktidara taşıyan güçlerin elinde bir rehine hem de bu durumdan çıkmak için denge faktörü arıyor. Rakip güçler arasında dans etme konusunda Yeni Osmanlılardan sufle alıyor.

HTŞ’nin Dışişleri Bakanı Esad el Şeybani’nin temmuzdaki Moskova ziyareti, İsrail’in Şam’ı bombalamasının ardından gerçekleşmişti. Bu ziyaretin ardından Himeymim ile Kamışlı arasındaki Rus hava trafiği artmıştı. Rus heyeti Şam’a bir tüyo verdi: Rusya’nın İsrail’le özel ilişkileri ve Suriye’deki azınlık temsilcileriyle koruduğu bağlar, Moskova’ya eşsiz bir arabuluculuk rolü kazandırıyor. Yani stratejik anlaşmalara sadık kalın, Rusya da Şam’ın üstesinden gelemediği konularda devreye girsin. Hatırlarsanız 2017’den itibaren Rusya, muhalifleri güney cephesinde besleyen Amman Operasyon Odası’nın fişinin çekilmesine karşılık bir taahhütte bulunmuştu. Anlaşmaya göre Rusya, İran bağlantılı güçlerin Golan sınırlarına yaklaşmasını önledi. Ruslar, İsrail için Suriye ordusunu kapsamayan bir tamponun garantisiydi. Tabii şimdi İsrail bu tamponu kendi gücüyle dayatırken yeni Suriye ordusunu da alana sokmayacağını söylüyor. Rusya alternatif bir güç yapılanması önerebilir mi, şimdilik ucu açık bir konu.

Amerikalılar geçmişte İsrail’i temin eden Rus rolüne eyvallah dese de Şam’ın ABD’yi Rusya ile dengeleyebildiği bir denklemden hoşlanmayabilirler.

İşte tam noktada ikinci görüntü devreye giriyor: Rus heyetinden sonra 12 Eylül’de ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı Amiral Bradley Cooper Şam’da görülmemiş bir incelik ve protokol ile arzı endam etti. Eşi Susan’la gitti. Susan, Colani’nin eşi Latife el Durubi ile görüştü. Sonra dörtlü poz verdiler.

Temmuzdaki Dürzi katliamına kadar Suriye Demokratik Güçleri’nin ‘Tek devlet, tek hükümet ve tek bayrak’ şiarıyla Şam’la uzlaşması gerektiği mesajlarıyla Şam ve Ankara ile aynı frekanstan konuşan ABD’nin Suriye özel temsilcisi Thomas Barrack da ziyarete eşlik etti.

Bu ziyaret ve verilen mesajlar, HTŞ yönetimine destekten sahiplenmeye evrilen bir pragmatizmi içeriyor. Şam’ın açıklamasına göre ortak çıkarları gözeten siyasi ve askerî işbirliği konuları ele alındı. Görüşme stratejik ortaklığı güçlendirme isteğini yansıtıyordu.

CENTCOM’un açıklamasına göre Cooper da Colani’ye IŞİD’le mücadeleye desteğinden dolayı teşekkür etti. Eski IŞİD emiri ile CENTCOM komutanı eşli buluşmada askeri ortaklığın temellerini atıyor. Temaslar Trump’ın vizyonuna göre gidiyor. Cooper, selefi Erik Kurilla’dan farklı olarak Beyaz Saray’a daha yakın. Kurilla İsrail’le güçlü bağları olan ve SDG’ye desteğin arkasında duran bir komutandı. Cooper da Barrack’la aynı çizgide giderse SDG’yi sahiplenme konusunda Pentagon’daki güçlü zemin aşınabilir.

Burada önemli olan kişilerden ziyade gidişat: ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını temellendirdiği IŞİD’le mücadele bağı şimdi HTŞ’ye kement atıyor. IŞİD’le mücadele kisvesiyle HTŞ’yi ortaklık düzenine aldıklarında bu durum SDG’nin ‘eşsiz’ konumunu etkileyebilir.

Aslında Amerikan oyunu SDG ile HTŞ’nin aynı arabada koşu atları olmasını gerektiriyor. Bu SDG açısından ağır bir sonuç!

ABD’nin Şam’la ilişkilere askeri boyut katması, Rusya’ya karşı bir ön alma hamlesi olarak da görülebilir. Amerikalılar “Rus üsleri kapatılsın” diye tutturmasalar da Rusya’nın Suriye güvenlik mimarisine dönmesini istemiyor. ABD açısından SDG-HTŞ birleşmesi ne kadar hızlı gerçekleşirse askeri dosyayı yönetmek de o kadar kolaylaşır.

Trump yönetimi, Colani’yi Amerikan eksenindeki koltuğuna sabitlemek için BM Güvenlik Konseyi’nin terörist listesinde olmasına bakmaksızın New York’ta BM Genel Kurulu’na katılmasının önünü açıyor. Bu ödülün karşılığı Washington’dan yazılan senaryoya bağlı kalınmasıdır.

Bölgedeki acziyetin sınırsızlığı, İsrail’in küstah saldırganlığının karşılıksız kalmasına yarıyor. Fakat küstahlığın sınırlarını gösteren bir tablo oluşuyor. İsrail 7 cepheli savaşın hiçbirinde bizzat kendisinin tanımladığı stratejik hedeflere ulaşamadı. Yerle yeksan ettiği Gazze dahil. Bu “paralı acizler” cephesinin direncinden değil, ağır darbeler alan direnişin pes etmemesinden kaynaklanıyor.

(Evrensel – 15 Eylül 2025)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu