
Açıklamada, İsrail’in saldırılarının yalnızca askeri bir operasyon olmadığı, sivil halkı doğrudan hedef alan ve yaşam alanlarını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir “topyekûn yıkım harekâtı” olduğu vurgulandı.
ATİK, kara harekâtının “soykırımın yeni bir aşaması” olduğunu belirterek, milyonlarca insanın açlık, susuzluk ve sağlık hizmetlerinden mahrum bırakıldığını ifade etti. Açıklamada, Gazze halkının güneye doğru zorla sürüldüğü ve bunun bilinçli bir savaş taktiği olarak uygulandığı kaydedildi:
“Yaşananlar planlı, örgütlü ve sistematik bir soykırım girişimidir. İsrail’in işlediği bu suç, yalnızca Filistin halkına değil, insanlık değerlerine ve uluslararası hukukun en temel kurallarına karşı işlenmiştir.”
Uluslararası kuruluşların sessizliği eleştirilirken, bazı devletlerin Filistin’i tanıma yönünde attığı adımların “60 binden fazla insanın hayatını kaybetmesinden sonra geldiği” hatırlatıldı ve bu tutum “uluslararası siyasetin ikiyüzlülüğü” olarak nitelendirildi.
ATİK açıklamasında emperyalist güçlerin sorumluluğuna da dikkat çekildi:
“İsrail’e verilen askeri, siyasi ve diplomatik destek, bugünkü felaketin doğrudan zeminini hazırlamıştır. İnsan hakları ve barış söylemleriyle çelişen bu politikalar, gerçekte soykırımın desteklenmesi anlamına gelmektedir.”
Konfederasyon, Filistin halkıyla dayanışmayı büyütmenin ortak sorumluluk olduğunu belirterek şu çağrıyı yaptı:
“Tüm emekçileri, demokratik kitle örgütlerini Filistin halkıyla omuz omuza dayanışmaya; bu insanlık suçuna karşı örgütlü mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz. Ortak sokak eylemleriyle Gazze’deki kara harekâtını teşhir edelim, karşı koyuşu örgütleyelim.”