İSTANBUL- Şaraldı, kuyu tipi hapishanelerde tutsakların yalnızca 5 adımda bitecek kadar dar hücrelerde tutulduğunu aktardı.
İçeride sabit mutfak tezgâhı, yatak ve kıyafet dolabı gibi eşyalar bulunuyor; plastik bir masa ve sandalye de eklendiğinde geriye sadece ince uzun bir koridor kalıyor.
“Tutsaklar burada günde 23 saat kalmak zorunda, hareket imkânları son derece sınırlı; ya oturmak ya da uzanmak zorundalar” dedi.
Pencerelerin önünde tel örgüler olduğunu ve hava akışının neredeyse olmadığını belirten Şaraldı, “Pencereler dışarıya değil, başka bir duvara bakıyor; gökyüzünü görmek mümkün değil. Hem ışığın hem güneşin hem de temiz havanın girmesi ikinci katman engellerle tamamen imkânsız hale getirilmiş” ifadelerini kullandı.
Kapıların elektronik ve butonlu sistemle çalıştığını, hücreye yaklaşınca sürekli mekanik bir ses duyulduğunu da ekledi.
“Özel hayatın gizliliğine aykırı”
Şaraldı, hücrelerde çamaşır kurutma alanı olmadığını, ıslak kıyafetlerin hücrede asılmak zorunda kaldığını ve bunun solunum yolu hastalıklarına yol açtığını aktardı.
Havalandırmaya çıkarıldıklarında yanlarına su veya peçete gibi eşyaların alınmasına izin verilmediğini, ihtiyaç duyulduğunda hücreye geri dönmek zorunda kalındığını ve bu durumda havalandırma sürelerinin iptal edildiğini söyledi.
Üç kişilik hücrelerin biraz daha geniş olduğunu ancak içeride sürekli kamera bulunduğunu belirten Şaraldı, “Tutsaklar sürekli gözetim altında, bu da özel hayatın gizliliği ilkesine aykırı bir durum oluşturuyor” dedi.
