GüncelVideo Haber

Özel-Haber | “Kuyu Tipi Hapishaneler tutsaklara yapayalnız hissettirmek üzerine kurulu”-3

Ölüm orucunda olan Serkan Onur Yılmaz’a zorla tedavi dayatıldı.

İSTANBUL- Kuyu tipi hapishanelerde yaşanan tecrit ve irade kırıcı uygulamaların ardından, tutsakların sağlık hakkına yönelik ihlaller de dikkat çekiyor.

Burhaniye T Tipi Hapishanesi’nden Antalya Döşemealtı Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’ne sevk edilen Serkan Onur Yılmaz’ın kuyu tipi hapishanelerin kapatılması talebiyle 322 gündür ölüm orucunda olduğunu söyleyen Şaraldı, kendi iradesi dışında Bolu Abant İzzet Baysal Devlet Hastanesi Köroğlu Ünitesi’ne sevk edilen Yılmaz yine kendi rızası olmadan kan verdiğini aktardı.

Şaraldı, Yılmaz’ı ziyaret etmek istediğinde ise savcılık izni olmadığı gerekçesiyle engellendi.

Avukat görüşmesi yapamadığını dile getiren Şaraldı, Yaşanan süreci şöyle aktardı:

“Normalde mahkum tutulanların avukatlarıyla görüşmesi için savcılık iznine gerek yok. Avukat kimliğini ibraz ettikten sonra ceza evindeymiş gibi görüşme yapılabilir. Ancak hastane yönetimi savcılık izni talep etti. Biz hukuka aykırı olmasına rağmen bu izni talep ettik fakat hem perşembe hem de cuma günü reddedildi.

Dolayısıyla biz Serkan’ı hiç göremedik. Cuma günü mesai bitimine yakın saatte savcılık sadece aile görüşüne izin verdi. Annesi ve babası Serkan’ı görebildi. Serkan, ailesine iyi olduğunu, tedavi kabul etmediğini, hapishaneye geri götürülmek istediğini söyledi. Ayrıca sevk olana kadar direnişini sürdüreceğini ifade etti”

Hasta tutsaklar için hastanede tutulmanın  hapishane koşullarından daha kötü olduğunu aktaran Şaraldı, Hapishanede refakatçi bulunabilir iken, hastanede tek başına tutuldukları belirtti ve Yılmaz’ın hastanede yaşadıklarını aktarmaya devam etti;

“Annesi refakatçi olmak istemişti ama kabul edilmedi. 321 gündür aç olan birinin ayakta dururken denge kaybı yaşaması, düşüp yaralanması bizi endişelendiriyor. Serkan’ın çok basit bir talebi var: Antalya’daki sekiz tutsağın yanına sevk edilmek”

“İnsan onuruna aykırı”

Kuyu tipi hapishanelerin insanlık onurunu hiçe sayan bir dayatma olduğunu dile getiren Şarladı, bu duruma karşı topyekûn örgütlü bir mücadele başlatılması gerektiğini savundu.

“Bugün en acil, en yakıcı sorun Serkan Onur Yılmaz’ın durumudur. Meslek örgütlerini – mimarlar odası, tabip odaları, barolar – bu soruna dikkat kesilmeye çağırıyorum. Çünkü mesele sadece bir tutsağın direnişi değil, bu hapishanelerde sürdürülen ağır izolasyon ve tecrit politikalarının reddidir. Serkan’ın direnişi yalnızca 8 kişi için değil; bu adaletsizliği, ağır tecridi kabul etmediğini haykıran herkes için önemlidir.”

Şaraldı, kuyu tipi hapishane uygulamalarının Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kabul ettiği içtihatlara aykırı olduğunu belirtti.

Sözlerine, hapishane koşullarının tutuklu veya hükümlünün tutuklanmanın kendisinden doğan yükümlülükten daha fazla eziyet yaratmaması gerektiğini vurgulayarak devam eden Şaraldı, “Hapishanede tutulma koşulları nedeniyle tutsaklar ikinci bir mağduriyete, ikinci bir hak kaybına uğramamalıdır. Ancak bu hapishaneler ikinci bir cezalandırma yöntemi haline gelmiş durumda” şeklinde konuştu.

Hücre hapsi kanuna aykırı uygulanıyor

Bu hapishanelerin hiçbir şekilde hukuka dayalı bir uygulama olmadığını aktaran Şaraldı, hücrelerdeki havalandırmanın nasıl yapılacağının infaz kanununda açıkça belirtilmiş olmasına rağmen tutsakların keyfi gerekçelerle kuyu tipi hapishanelerde tutulduğunu söyledi.

“Havalandırmanın yalnızca disiplin cezası sonucu hücre hapsi verilen tutuklular için sınırlandırılabileceği belirtilmiştir. Bu da infaz hakimliğinin denetiminden geçmeli, ceza hakimliği onaylamalı ve ardından revir doktorunun ‘sağlığı uygundur’ raporu vermesi gerekir. Hücre hapsi de aralıksız olarak en fazla 20 gün uygulanabilir.”

Yine bu hücrelerde kimlerin tutulacağına dair bir hüküm bulunmadığını belirten Şaraldı, ayrıca özel olarak bir suç grubunun da tarif edilmediğine dikkat çekti:

“Kanunda “şu suçu işlerseniz bu hapishanelerde tutulursunuz” gibi bir düzenleme yok. Örneğin Leman Dergisi’nin tutuklu karikatüristleri ve yazı işleri müdürü Çorlu’daki kuyu tipi hapishanede kaldı. Yani kişi, soruşturma tutuklusu da olabiliyor, hükümlü de; kovuşturma aşamasında da bulunabilirsiniz. Bugün kuyu tipi hapishanelerde her aşamada olan ve her türlü suç grubundan – adli ya da siyasi – tutuklu ve hükümlüler yer alıyor.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu