Açıklamada, 30 Eylül Salı günü ülkücü-faşist grupların sosyalist öğrencilere yönelik saldırılarının, “sizleri barındırmayacağız” diyerek tehditler savurmalarının, üniversitelerde yaratılan baskı ortamının ve valiliğin üniversitelere gönderdiği “fiili OHAL talimatının” doğrudan sonucu olduğu ifade edildi.
“Kayyım eliyle işleyen bu düzen saldırıları meşrulaştırıyor”
Öğrenciler, valiliğin kararlarının kayyım rektörler eliyle uygulandığını, bunun da ülkücü-faşist çetelere alan açtığını vurgulayarak, “Üniversite yönetimi sessiz kalarak sorumluluğunu yerine getirmiyor, çetelere cesaret veriyor” dedi.
“Üniversitelerin gerçek gündemi görünmez kılınıyor”
Açıklamada barınma krizinden yemekhane ücretlerindeki artışa, öğrenci topluluklarının pasifleştirilmesinden soruşturmaların baskı aracına dönüşmesine kadar pek çok sorunun görmezden gelindiği belirtilerek, “Üniversitelilerin yaşadığı bu sorunlar, yaratılan baskı ve saldırı ortamıyla görünmez kılınmak isteniyor” denildi.
“Provokasyonlara izin vermeyeceğiz”
19 Mart’ta Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ardından başlayan protestolardan bugüne süren öğrenci mücadelesinin “iki karşıt grup arasındaki gerilim” olarak sunulduğunu belirten öğrenciler, bu saldırıların üniversitelerde korku ve baskıyı artırmayı hedeflediğini söyledi.
“Üniversiteler çetelerin değil bilimin mekânı olmalı”
Ortak açıklamada, “Üniversitede eşitlik, özgürlük ve dayanışmayı savunmaktan vazgeçmeyeceğiz. Üniversite yönetimini açık tavır almaya ve ülkücü-faşist çetelerin önünü açan uygulamalara son vermeye çağırıyoruz. Üniversiteler çetelerin değil, bilimin ve özgür düşüncenin mekânı olmalıdır. Tüm sıra arkadaşlarımızı birlikte mücadeleye çağırıyoruz” denildi.