EmekGüncel

SÖYLEŞİ | OMSA Metal Direnişi Zaferle Sonuçlandı

OMSA Metal’de bir işçinin işten atılmasıyla başlayan süreçte arkadaşlarını destekleyen 57 işçi de çıkarıldı. Eylül 2025’te başlayan direniş, 70 gün süren mücadeleyle zaferle sonuçlandı; emekçiler işe sendikalı olarak geri döndü.

Kocaeli– Gebze Mermerciler Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) bulunan İsveç sermayeli Omsa Metal, arkadaşlarına destek olmak için Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olan 57 emekçiyi işten çıkardı. Sendikal faaliyetleri nedeniyle uygulanan mobbing ve baskılara karşı örgütlü mücadeleyi seçen işçilere patron, işten çıkarma silahını kullanarak haklarını vermeden kapıyı gösterdi.

Özgür Gelecek Gazetesi’ne konuşan Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şube Sekreteri Faruk Kaya, patronların gaspıyla başlayan ve emekçilerin zaferiyle sonuçlanan süreci anlattı.

Şubat ayında Birleşik Metal-İş Sendikası’nın yetki almasıyla başlayan süreci aktaran Kaya, patronların sendikalara genel tutumunu şu sözlerle değerlendirdi: “Genel anlamda patronlar hoş geldin diyerek kabul etmezler sendikayı, burada da aynı yola başvurdular. Kendilerinde hak gördükleri bir şey var o da işçi örgütlenemez görüşü. Yine patronlara sunulan yolda ilerlediler ve yetkiye itiraz ettiler.”

Öte yandan, bakanlık kayıtlarında tüm emekçilerin kayıtlı olmasına ve e-devlet üzerinden üyelik başvurusu yapmalarına rağmen patronlara itiraz yolu bırakılarak emek gaspının önünün açıldığını ifade eden Kaya, patronun yetki itirazına ilişkin de şunları söyledi: “Yetki itirazı devam ederken masaya oturmayı kabul ettiler. Fakat burada patrondan çok yöneticilerin ‘kraldan çok kralcılık’ yaptığını gördük.”

“2025 yılı için % 0 zam!”

Patronların ve güdümündeki yöneticilerin sürekli olarak emekçilere baskı uygulamaları, masada çözüme dayalı tutumların olmaması ve yıllık izinlerin iptali gibi ihlallerle sürecin sorunlu bir hal aldığını belirten Kaya, “Emekçilere kanunun altında yıllık izin dayatması yapılıyordu. Bütün yıl çalışan işçi, ‘üretim yetişmiyor’ bahanesiyle 5 gün izine gönderiliyordu. Bu sanki normalmiş gibi bir de üstüne son dakika ‘sen gidemezsin’ denilerek planlanan izinleri iptal etmeye başladılar” ifadelerini kullandı.

Yine masada konuşulan zam oranlarına ilişkin detaylar aktaran Kaya, “2025 yılı için % 0 zam, 2026 yılı için ise enflasyon oranı teklif edildi. Sonrasında bir üyemizin işten çıkarılmasıyla durum yönetilemez hale geldi. Bütün arkadaşlar, haksız yere işten çıkarılan arkadaşlarını geri aldırmak istedi. Bunun üzerine 57 işçiyi işten çıkardılar” şeklinde konuştu.

Patronların baskısı sendikalaşmayı getirdi

Patronların yoğun baskı, mobbing ve sindirme pratiklerinin karşısında emekçilerin tek çıkar yolunun örgütlü mücadele olduğunu ve bundan yola çıkarak sendikalara yöneldiklerini dile getiren Kaya, sürecin zorluklarına değinerek şunları söyledi:

“Bu ülkede sendikalaşmanın kolay olmadığının ispatı bir durum var. Tamamen anayasal bir hak olarak sendikalaşma konusunda, işçiler bir gereksinim duydu ve sendikalaştı; maalesef sonucu bu oldu. Burada sendikalaşmanın temel sebebi, fabrika yöneticilerinin işçiler üzerindeki baskısı, adil olmayan ücret dağılımı ve bunca emek vermelerine rağmen insan muamelesi görmemeleri oldu.”

Kaya, sendikaya üye olduğu için işten atılan arkadaşlarına destek amacıyla sendikaya katılan işçilerin de işten çıkarılmasıyla başlayan mücadele sürecini aktararak “Örgütlenme çalışmaları başladığı andan itibaren neler olabileceği ve nasıl başa çıkılabileceği üzerine uzun toplantılar yapıyoruz. Üyelerimizin sürekli yanında olarak yolu birlikte yürüyor, mücadeleyi birlikte örüyoruz. Birlik ve beraberliklerini hiç bozmayan arkadaşlar, kapı önünde de disiplinli ve örgütlü bir şekilde mücadele vermeleri gerektiğini bilerek yola çıktılar. Hem anayasal hakları olan sendikasına hem de haksız ve hukuksuz şekilde yıllardır emek verdikleri fabrikadan tazminatsız atılmalarına razı olamazlardı; bu durum, mücadele ateşini üyelerimiz ve bizler için daha da körükledi” ifadelerine yer verdi.

“Her eylem, zafere ulaşmak içindi”

Haklı direnişlerinin zaferle sonuçlanması sürecinde her türlü mücadele pratiğini uyguladıklarını söyleyen Kaya, İstanbul Erenköy’de yaşayan patronun evinin önüne giderek direnişe ivme kazandırdıkları eylem sürecini şöyle anlattı: “Patrona sesimizi duyurarak çözüme ulaşmayı denedik ve aslında yanlış bilgilerle bize karşı ekstra bir tepki yaratıldığını öğrendik. Patron vekillerinin bir şekilde ‘biz burayı çözeriz’ vaatleri ve sendikamızın kötü olduğu yönlendirmeleri olduğunu anladık.

Kapı önünde durmak başlı başına bir yoldu; fakat sürecin uzamasıyla birlikte başka yollara da başvurmak gerekiyordu. Sonuç olarak bir yol haritası çıkardık. Yaptığımız her eylem, zafere ulaşmak ve sendikalı bir şekilde fabrikada çalışmaya devam etmek içindi. Yöneticilerin mahallelerine giderek sesimizi duyurduk. Fabrikanın bulunduğu sanayi bölgesinde yürüyüş yaparak diğer fabrikalara da sesimizi ulaştırdık.

Kocaeli Valisi’nin yanına giderek taleplerimizi ilettik. İsveç Konsolosluğu’na giderek sesimizi duyurduk. Nihayetinde işçiler, işgal yoluna gitmek zorunda kaldı ve bu adımla birlikte başarıya ulaşıldı. Her adımımız, işçilerin başarıya giden adımlarıydı ve hepsi bu onuru yaşadı.”

“Geri adım attırdık ve başardık”

İşçilerin, haklı ve kararlı örgütlü duruşu, mücadelenin zaferini getirdi. Emekçilerin bu kararlı tutumuyla herkesi şaşırtarak zaferi elde ettiklerini dile getiren Kaya, süreci şu sözlerle aktardı:

“Biz haklı olan taraftaydık. Bunu örgütlü olmakla pekiştirdik, dayanışma çok önemliydi ve mücadele ettik. Aslında tüm bunlar temel etken. Herkes ‘bir şekilde dağılırlar, fazla kalamazlar’ derken, işçiler tam tersini ispat etti. Dayanışmaya gelen herkes, kapı önündeki arkadaşlara desteğiyle güç verdi. Örgütlü olmayı başaran işçiler elbet zafere ulaşacaktır diyerek yol aldık, geri adım attırdık ve başardık.”

Kaya, direnişin işçi sınıfı açısından önemine dikkat çekerek, patronların her türlü maddi ve hukuki desteğiyle işçiler üzerinde baskı kurduğunu söyledi. Kaya, “Burada başardığımız şey bizim açımızdan çok önemli. İşçi sınıfının karşısına hangi barikatlar kurulursa kurulsun, bir şekilde yol almaya devam ediyoruz. Asıl güç işçi sınıfıdır ve tüm sorunları ortadan kaldıracak olan da örgütlülüktür” dedi.

İşçilerin fabrika içinde farklı bir dünyayı, kapı önünde ise gerçek dünyayı deneyimlediklerini vurgulayan Kaya “Günün sonunda dost kim, düşman kim anlaşılır. Bu direniş diğer patronlara da mesajdır: İşçilerin sendika hakkına saygı duymaları gerekir. Diğer türlü yol onlar için zor, bizim için zor değil; bunu göstermiş olduk” şeklinde konuştu.

Sendikal eğitimlerle işçiler bilgilendirilecek

Önümüzdeki dönemde sendikanın kazanımı kalıcı hale getirmek ve işçilerin haklarını geliştirmek için planlarını aktaran Kaya, “Bu fabrikada artık sendika var. Önceliğimiz her fabrikada ‘Sendikal Eğitim Hakkı’nı almaktır. Burada bunu başardık. Artık her ay sendikamızın uzmanları ve yöneticileri, işçilere bir saatlik eğitim verecek; geçmiş, bugün ve gelecek işçi sınıfı penceresinden anlatılacak. Haklar aldık ve ilerleyen süreçte almaya devam edeceğiz. Artık başka fabrikalardaki işçilerin örgütlenmesini sağlamak gerek. Var olanların haklarını korumak ve patronların sömürmeye devam ettiği fabrikalardaki işçilere ulaşmak asıl meselemiz” dedi.

“Hak verilmez, alınır!”

Kaya, direnişte öne çıkan “Hak verilmez, alınır” şiarının nasıl karşılık bulduğunu ve sürecin işçi sınıfına etkisini ise şöyle değerlendirdi:

“Hep arkadaşlara söyledik; kurtarıcı beklemeyin, bu işin asıl kahramanları sizsiniz. Siz inanır ve mücadele ederseniz kazanım mutlaka olur. Omsa Metal’de üyelerimiz sürekli bunu tekrarladı: Siz ne dediyseniz hepsi çıktı. ‘Hak verilmez, alınır’ şiarı böylece karşılığını bulmuş oldu. Bu direniş tüm süreciyle büyük bir zaferdir ve herkes için bir yol haritası olacak. İşçiye inanmak gerektiğini ve asıl gücün işçi sınıfı olduğunu görmek gerekir. İnanıyoruz ki başka Omsa Metal zaferleri de olacak ve işçi sınıfı yolunu bulacaktır.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu