İSTANBUL – 9 Ekim “uluslararası komplo” yıl dönümünde Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle İstanbul’da bir araya gelen halk, Yenikapı’dan Saraçhane’ye yürümek istedi. DEM Parti Fatih İlçe Örgütü önünde toplanan kitle, polis ablukasıyla karşılaştı. Polis, binayı çevreleyip kitleye katılmak isteyenleri dışarıda bıraktı.
Abluka altındaki kitle ile dışarıda kalanlar alkışlar ve zılgıtlarla dayanışma gösterdi. Polis, Aksaray Caddesi’nin bir bölümünü trafiğe kapatarak yürüyüş yapmak isteyen kitleye saldırdı. Uzun süren görüşmelerin ardından halk, telefon ışıklarıyla “özgürlük” talebini simgeleyen oturma eylemine geçti.
Abluka altında eylem: Ne toplanmaya ne dağılmaya izin var
Polis, alanda toplanan kitleyi tamamen ablukaya aldı; grubun bir kısmını Fatih İlçe Örgütü binası çevresinde, bir kısmını ise dışarıda bırakarak ikiye böldü. Her iki taraftan da kitlelerin birbirine ulaşmasını engelleyen polis, slogan atanlara sık sık saldırıda bulundu.
Yenikapı çevresindeki ara sokaklar kapatıldı, eylem alanına girmek isteyenlerin önü çevik kuvvet barikatlarıyla kesildi. Abluka altındaki kitlenin yanına kimsenin yaklaşmasına izin verilmezken, eylem sonrasında da halkın dağılmasına müsaade edilmedi.
Uzun süren bekleyiş sırasında kitle, “Bijî Serok Apo”, “Tecride son, özgürlüğe geçiş” ve “Jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla alanı terk etmedi. Polisle yapılan görüşmeler sonuçsuz kaldı. Halk, direniş iradesini marşlar ve halaylarla sürdürdü.
Yaklaşık iki saat süren kuşatma boyunca DEM Parti yöneticileri, eylemcilerin güvenli biçimde ayrılabilmesi için görüşmeler yürüttü. Ancak polis, kitleyi parça parça tahliye etme dayatmasında bulundu. Halk, 15’er kişilik gruplar halinde alandan çıkarılırken “Öcalan’a özgürlük, Kürt halkına statü” sloganları yankılanmaya devam etti.
Saraçhane Parkı’nda yapılması planlanan basın açıklaması, polis engeli nedeniyle bulunduğu alanda gerçekleştirildi. Açıklamanın Kürtçe kısmını DEM Parti İstanbul İl yöneticisi Ercan Sağlam, Türkçe kısmını ise Gizem Kuzuk okudu.
Basın açıklamasında, Abdullah Öcalan’ın İmralı’da yıllardır maruz bırakıldığı ağır tecridin yalnızca bir kişiye değil, “halkların barış umuduna yöneltilmiş bir saldırı” olduğu vurgulandı:
“Öcalan’ın fiziki özgürlüğü, tüm Türkiye halklarının, kadınların, gençlerin, işçilerin ve emekçilerin demokratik bugünü ve geleceği açısından vazgeçilmez bir gerekliliktir.”
Açıklamada ayrıca, Kürt halkı ve dostları tarafından başlatılan ve 2025 Ekim ayında ikinci yılını dolduran ‘Küresel Özgürlük Kampanyası’na dikkat çekilerek şu ifadelere yer verildi:
“Bu kampanya, Öcalan’ın fiziki özgürlüğünü sağlama, komplonun yarattığı karanlığı dağıtma ve Ortadoğu halklarını barışın ufkuna taşıma hedefiyle büyümektedir. Bizler de bu tarihsel kampanyanın parçası olarak, Türkiye halklarının ve demokrasi güçlerinin mücadelesini büyütme kararlılığındayız.”
9 Ekim 1998’in yalnızca Öcalan’a yönelik bir komplo değil, “Kürdistan ve Ortadoğu halklarının barış umutlarına karşı kapsamlı bir saldırı” olduğu belirtilen açıklamada, “Sayın Öcalan’ın geliştirdiği düşünce, halkların savaş, sömürü ve tahakküm düzenine karşı eşit ve özgür yaşam umududur. İmralı’da 26 yıldır sürdürülen ağır tecride rağmen Öcalan’ın direnişi, komplonun hedefini boşa çıkarmıştır” denildi.
Açıklama, “Öcalan’ın yaktığı özgürlük ateşi, bugün Ortadoğu halklarının yolunu aydınlatan bir meşaleye dönüşmüştür” ifadeleriyle son buldu.
Eylemin ardından DEM Parti komisyon üyesi Cengiz Çiçek ve İstanbul Milletvekili Özgül Saki halka hitap etti. Polis, eylem sonrasında alandan ayrılmak isteyen kitleye yeniden engel oldu. Yaklaşık iki saat süren görüşmelerin ardından kitle, 15’er kişilik gruplar halinde tahliye edildi.
