DünyaGüncel

ÇEVİRİ | Küreselleşmiş Elitler Yerel Neo-Sömürgeci Yağmayı Sürdürüyor*

"Kilit sektörlerin kamulaştırılması egemenlik zaferi olarak selamlanmıştır, ancak bu durumun öncelikle yeni bir yerli ve mestizo (melez) siyasi elit sınıfına fayda sağladığı görülmektedir."

[Emperyalizmin tüm dünyayı bir ahtapot gibi çevrelediği ve gelişen teknolojiyle birlikte daha azgın bir şekilde sömürdüğü bir dünyada yaşıyoruz. Kongo, Bolivya ve Hindistan’da yaşanan gelişmeler emperyalist sömürünün bugünkü sonuçlarına da işaret ediyor.

Konuya ilişkin https://countercurrents.org/ sitesinde Dev Chandrasekhar tarafından yayımlanan makaleyi Özgür Gelecek okurları için çevirdik.]


Sömürgeciliğin resmi olarak sona ermesinden bu yana geçen on yıllar boyunca, Güney Yarımküre’deki ülkeler gururla bağımsızlık, kendi kendine yeterlilik, dekolonizasyon (sömürgesizleştirme) ve şimdi de küreselleşmenin tersine dönüş bayrağını dalgalandırdılar.

Ancak ulusal güçlenme söylemi, genellikle sömürge döneminden kalma ekonomik yapıların ve kültürel dayatmaların devamını maskeliyor.

Yerel elitler, “ulusal kimliğin” başlıca yararlanıcısı ve hakemi olarak yabancı güçlerin yerini alıyor. Bu ironiktir, çünkü bu elitlerin çoğu, küreselleşmenin önceki on yıllarından yararlanmış, uluslararası bağlantılar kurmuş ve küresel ağlar aracılığıyla servet biriktirmiştir.

Ekonomik milliyetçilik ve kültürel özgünlük çağrıları, genellikle hem yerel hem de küresel güç yapıları içinde ayrıcalıklı konumlarını korumak için bir paravan görevi görmektedir.

Bu, sömürgecilikten kurtulma kisvesi altında, yerel halkların ezilmesi ve eşitsizliğin sürdürülmesini etkili bir şekilde pekiştirmektedir.

Kongo: Kaynak Zenginlikleri Arasında Ezici Yoksulluk

Demokratik Kongo Cumhuriyeti, bu fenomenin belki de en çarpıcı örneğidir. Modern teknoloji için hayati önem taşıyan muazzam maden zenginliklerine rağmen, ülke dünyanın en yoksul ülkelerinden biri olmaya devam etmektedir.

Madencilik sektörünün “Kongolaştırılması” yönündeki çabalar, büyük ölçüde siyasi bağlantıları olan kişiler ile çokuluslu şirketler arasında şeffaf olmayan anlaşmalarla sonuçlanmıştır. Kongo halkına ise çok az fayda sağlanmaktadır.

Kongo’nun durumu birkaç önemli sorunu özetlemektedir:

  1. Ulusal kalkınma kisvesi altında doğal kaynakların sömürülmesi
  2. Geniş tabanlı kalkınma yerine, yeni bir elit sınıfın elinde servetin yoğunlaşması
  3. Yerel kontrolün arttığı iddialarına rağmen, çokuluslu şirketlerle ortaklıkların devam etmesi
  4. Özellikle madencilik bölgelerinde, en dezavantajlı toplulukların sürekli marjinalleşmesi

Bolivya: Ekonomik Milliyetçilik Siyasi Elitlere Yol Açıyor

Evo Morales liderliğindeki yerli halkın yönettiği hükümetin açıkça dekolonizasyonu savunduğu Bolivya’da bile, gerçeklik söylemlerin gerisinde kalmıştır.

Kilit sektörlerin kamulaştırılması egemenlik zaferi olarak selamlanmıştır, ancak bu durumun öncelikle yeni bir yerli ve mestizo (melez) siyasi elit sınıfına fayda sağladığı görülmektedir.

İhracata yönelik, elitlerin kâr ettiği madencilik faaliyetleri, yerel toplulukların çıkarlarının üzerinde öncelikli olmaya devam etmektedir.

Bolivya’nın deneyimi şunları vurgulamaktadır:

  1. Öncelikle seçkin bir azınlığın yararına olan politikaları meşrulaştırmak için milliyetçi söylemlerin kullanılması.
  2. Ulusal kalkınma ile yerli halkların hakları ve çıkarları arasında denge kurmanın zorlukları.
  3. Küreselleşmiş bir ekonomide yerel kaynak milliyetçiliğinin karmaşıklığı.

Hindistan: Çelişkili Anlatılar ve Uyarlama

Genellikle dünyanın en büyük demokrasisi olarak övülen Hindistan, dekolonizasyonun zorluklarına ilişkin özellikle karmaşık bir örnek teşkil ediyor. Ülkenin 2014 yılında başlattığı “Make in India” kampanyası, görünüşte yerli üretimi artırmayı ve istihdam yaratmayı amaçlıyordu.

Gerçekte ise, bu kampanya birkaç büyük “eski ekonomi” holdingine orantısız bir şekilde fayda sağladı.

Ekonomi politikalarının ötesinde, Hindistan’ın dekolonizasyon anlatısı çelişkilerle doludur:

  1. 2020 yılında uygulamaya konulan Yeni Eğitim Politikası, öğrenmeye daha bütünsel ve kültürel kökleri olan bir yaklaşımı teşvik ettiğini iddia etmektedir. Ancak eleştirenler, bu politikanın mevcut eşitsizlikleri pekiştirdiğini ve Hindistan kültürü ve tarihine ilişkin belirli bir ideolojik vizyonu teşvik ettiğini savunmaktadır.
  2. Hindistan’ın zengin dilsel çeşitliliğine rağmen Hintçe’nin ulusal dil olarak dayatılması ve önerilen Tekdüzen Medeni Kanun, ulusal birlik ve cinsiyet eşitliğine yönelik bir adım olarak sunulsa da, Hindistan’ın çokkültürlü mirasını yansıtan çeşitliliği ortadan kaldırma riski taşımaktadır.
  3. Hindistan’ın ceza muhakemesi kanunlarının revizyonu, sivil özgürlükleri açıkça sınırlayan ve adil yargılama ilkesini atlayan yeni sert önlemler getiriyor. Bu, bağımsızlık öncesi Hindistan’a kadar uzanan tekrarlayan bir tema.
  4. Görünüşte kalkınma ve ulusal güvenlik için yapılan, Hindistan’ın orta ve doğu bölgelerindeki ormanların ve Andaman Adaları’nın ele geçirilmesi, yerli halkların binlerce yıllık geçim kaynaklarını ve kültürlerini tehdit ediyor.

Gerçek dekolonizasyon, çoğulculuğu ve eşitliği benimsemek anlamına gelir

Bu farklı örnekleri birbirine bağlayan ortak bir model vardır: yerel elitler, genellikle daha geniş toplumsal çıkarları göz ardı ederek, kendi güç ve servetlerini pekiştirmek için dekolonizasyon ve ulusal kalkınma söylemlerini kullanırlar.

Öyleyse, zorluk, yüzeysel değişikliklerin ve gösterişçi milliyetçiliğin ötesine geçerek gerçek yapısal reformlar gerçekleştirmektir. Bu, yabancı kontrolün yerli yüzlerle değiştirilmesini değil, geniş tabanlı kalkınmaya ve gerçek toplumsal güçlenmeye öncelik veren ekonomik sistemlerin yeniden tasarlanmasını gerektirir.

Kinshasa, La Paz, Abuja veya Yeni Delhi’deki liderleri sorumlu tutmalı ve sadece görünürdeki değişikliklerden daha fazlasını talep etmeliyiz. Gerçek bir dekolonizasyon ve eşitlikçi kalkınma için, çeşitliliğe saygı duyan, marjinalleşmiş toplulukların haklarını koruyan ve kalkınmanın faydalarının tüm vatandaşlar arasında eşit olarak paylaşılmasını sağlayan politikalar üzerinde ısrar etmeliyiz — hangi ülkede olursa olsun.

*Kaynak: https://countercurrents.org/2024/10/the-globalized-elite-are-perpetuating-local-neo-colonial-plunder/

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu