EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Tokat’ta Şık Makas İşçileri Onur Mücadelesinde

Maaşlarını alamayan Şık Makas işçileri, fabrikanın önünde direnişlerini sürdürüyor.

Valilik yasaklarına, patronun tehditlerine ve karakol baskılarına rağmen işçiler, “Haklarımızı alana kadar buradayız” diyor. BİRTEK-SEN öncülüğünde yürütülen bu direniş, taşra işçilerinin sessizliğini bozan önemli bir dönemeç olarak görülüyor.

Tokat– Şık Makas Tekstil Fabrikası’nda çalışan işçiler, aylardır ödenmeyen maaşları nedeniyle üretimi durdurdu. Günlerdir fabrika önünde direniş çadırındalar. Geçim sıkıntısına, yoksulluğa ve patron baskısına karşı birleşen işçiler, “Sadaka değil, alınterimizin karşılığını istiyoruz” diyerek mücadeleyi sürdürüyor.

BİRTEK-SEN (Birleşik Tekstil, Deri ve Konfeksiyon İşçileri Sendikası), işçilerin taleplerini kamuoyuna duyurarak patronun tehditlerine ve devletin baskısına karşı dayanışma çağrısı yaptı. Direnişin 11. gününde, işçilerin kararlılığı Tokat’ta sınıf mücadelesinin yeni bir sayfasını açmış durumda.

İşçilerin patronlara karşı başlattığı direnişi, BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen ile konuştuk.

 

“Ücret mücadelesi, onur mücadelesine dönüştü”

Türkmen, yaşanan sürecin salt bir ücret mücadelesi olmadığını şu sözlerle vurguladı:

“Ücret, işçi için onurlu bir yaşamın temelidir. Bu ücreti almak için mücadele etmek de başlı başına onurlu bir eylemdir. Ama mesele sadece talebin ne olduğu değil, bu mücadelenin nasıl verildiğidir. İşçiler burada patronun kapısında dilenmek yerine, örgütlenerek, birlikte direnerek haklarını talep ediyor. Bu yüzden bu mücadele, bir onur mücadelesidir.”

Türkmen, direnişin kendiliğinden başlamış gibi görünse de ardında örgütlü bir sürecin yattığını belirtti ve “İşçiler, uzun süredir ücretlerinin gecikmesiyle karşı karşıyaydı. Daha önce kısa süreli iş bırakmalar oldu ama her defasında sönümlendi. Çünkü içerideki Öz İplik-İş sendikası, patron işbirlikçisi bir tutum izliyordu. Bu kez fark, direnişin Birtek-Sen’in öncülüğünde örgütlü bir şekilde yürütülmesinde. Artık işçiler yalnız değil” dedi.

 

Örgütlenme, direnişi doğurdu!

Bir buçuk ay önce Tokat’a gittiklerinde, henüz üyeleri yokken bile işçilerin kendileriyle iletişime geçtiğini aktaran Türkmen, direnişin arka planını şöyle özetledi;

“Ücretlerin yatırılmadığı 6 Ekim’de öfke patladı ve bu, örgütlü bir eyleme dönüştü. Önceden oluşturulan öncü komite, bu süreçte belirleyici rol oynadı. İlk günden itibaren yüzlerce işçi sendikamıza üye oldu, birkaç gün içinde bu sayı 800’ü aştı. Bugün direnişi sürdüren işçilerin neredeyse tamamı Birtek-Sen üyesi.”

Bazı mecralarda direnişin 70 gündür sürdüğü yönündeki bilgilerin yanlış olduğunu da vurgulayan Türkmen, “Direniş 6 Ekim’de başladı, şu anda 11. gününde. Yetmiş gün, işçilerin içeride biriken ücretlerinin süresidir” dedi.

 

“Bu kez geri çekilecek yerleri kalmadı”

“Valinin yasağına, patronun tehditlerine rağmen işçiler geri adım atmıyor. Çünkü artık kaybedecek bir şeyleri kalmadı. Aylardır ücret alamadıkları için hem ekonomik olarak tükendiler hem de biriken öfke büyük. Bu direnci besleyen iki şey var: Birincisi öfke, ikincisi örgütlü dayanışma. Artık işçiler yalnız değil, sendikal örgütlülükleri onlara güç veriyor” şeklinde konuşan Türkmen, patronun işçileri “22. Madde”yle tehdit ettiğini belirterek bunun açık bir gözdağı olduğunu söyledi ve şöyle devam etti:

“Bu madde, işçileri tazminatsız atmak için bir baskı aracına dönüştürülüyor. Bu, sadece bir hukuki madde değil; sermayenin tarihsel bir saldırı yöntemidir. Şık Makas patronu da aynı yöntemi uyguluyor.”

Türkmen’e göre bu direniş, Türkiye’de sendikal bilincin yeniden inşasında kritik bir aşamayı temsil ediyor. Şöyle diyor Tükmen;

“Birtek-Sen, işçinin iradesini esas alan, kolektif karar süreçlerini öne çıkaran bir anlayışa sahip. Bu yüzden işçiler, mücadele içinde hem ekonomik haklarını savunuyor hem de kendi güçlerini yeniden keşfediyor. Sarı sendikacılığın çöktüğü yerde, sınıf sendikacılığı yeniden filizleniyor.”

“Bugün Türkiye’deki üç konfederasyona bağlı sendikaların yüz binlerce üyesi var ama işçilerin taleplerinden kopuklar. Buna karşılık Birtek-Sen, son dört yılda yaşanan grev ve direnişlerin yüzde doksanında ya örgütleyici ya da öncü rol üstlendi.”

 

“Kadın işçilerin cesareti, direnişi büyütüyor”

Türkmen, kadın işçilerin direnişteki belirleyici rolüne de dikkat çekti.

“Kadın işçilerin cesareti, erkek işçileri bile motive ediyor. Tokat gibi muhafazakâr bir kentte kadınların bu kadar önde olması çok önemli. Şu an direnişi yöneten işçi temsilcilerinden oluşan komitede kadın oranı yarıya yakın. Kadınların inisiyatif alması, hem kendi konumlarını dönüştürüyor hem de mücadeleyi güçlendiriyor.”

Şık Makas direnişinin taşra işçilerinin sessizliğini kıran örneklerden biri olduğunu söyleyen Türkmen, “Bu ilk değil ama çok önemli bir dönemeç. Geçtiğimiz yıl Adıyaman’ın Besni ilçesindeki Megapol direnişi ve Urfa’daki Özak direnişi gibi örnekler, sınıf mücadelesinin artık sadece büyük kentlerde değil, taşrada da örgütlendiğini gösteriyor” ifadelerine kullandı.

Türkmen, Türkiye genelinde kurulan organize sanayi bölgelerinin ucuz emek sömürüsüne dayandığını belirterek şunları söyledi:

“Egemen sınıf ucuz işgücü modelini sürdürmek istiyor. Ama Tokat, Urfa, Adıyaman gibi yerlerde işçiler bu rejime artık boyun eğmiyor. Bu direnişler, taşrada işçi sınıfının sessizliğini bozuyor ve bu isyanın daha da büyüyeceğini gösteriyor.”

Şık Makas işçilerinin mücadelesi, yalnızca içeride birikmiş maaşların değil, aynı zamanda yıllardır taşrada sessizliğe mahkûm edilen işçi sınıfının yeniden ayağa kalkışının simgesi hâline geldi.

BİRTEK-SEN öncülüğünde sürdürülen bu direniş, sınıf sendikacılığının canlı bir örneği olarak Tokat’tan tüm Türkiye’ye şu mesajı gönderiyor: “Hak verilmez, alınır!”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu