GüncelMakaleler

ANALİZ | ABD’nin Gazze’yi Yeniden İnşa Planı: Filistinlilerden Arındırılmış ve Silahsız Bir Bölge!

Siyonist İsrail devletinin başta ABD olmak üzere batılı emperyalist devletlerin de desteğiyle sürdürdüğü iki yıllık soykırım ve işgal saldırılarından sonra bir “barış” antlaşması yapıldı. Her ne kadar alamamış olsa da Nobel Barış Ödülü adaylarından D.Trump tarafından yürütülen bu “barış” antlaşmasının amaçlarını ve içeriğini irdelemek bir ihtiyaç olarak duruyor.

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında resmi açıklamalara göre 67 binden fazla Filistinli katledilirken, 170 binden fazla kişi de yaralanmıştı. Bu süreçte hastaneler, evler, okullar, ibadet yerleri bombalanarak Gazze şehri enkaza dönüştürüldü.

Abluka altında yiyecek ve içecek sıkıntısı yaşayan Gazze’ye yönelik her türlü dayanışma malzemelerine el konularak Filistin halkı açlığa ve ölüme mahkum edildi!

Bununla beraber ateşkes anlaşması yapılmış olmasına rağmen soykırımcı İsrail ordusunun (IDF) Gazze’ye yönelik saldırıları sürüyor. Barış anlaşmasının imzalanmasının ardından İsrail’in saldırılarını durduracağı ve belirli bölgelerden geri çekileceği taahhüdünün verilmesine karşın İsrail keyfi bir şekilde Filistinlileri katletmeye devam ediyor!

Gazze İnsan Hakları Merkezi’nin 18 Ekim’de yaptığı açıklamaya göre ateşkes anlaşmasının yürürlüğe girmesinden sonra 129 İsrail saldırısı gerçekleşti ve bu saldırılarda 122 Filistinli yaralandığı, 34 Filistinli de hayatını kaybetti.

Yani İsrail savaş suçlarını sürekli olarak işlemeye ve tamamen kendi lehlerine yapılan anlaşmalara da sadık kalmamaya devam ediyor. Daha öncesinde de İsrail’in ateşkes anlaşmalarını bozup saldırıya geçtiği pratikler çokça mevcuttur.

İşte bu soykırımcı, işgalci İsrail devleti, hamisi ABD, diğer batılı emperyalistler, başta Türkiye olmak üzere işbirlikçi devletler, kıblelerini Washington’a çevirmiş Katar ve Suudi Arabistan gibi Arap devletleri yine kendileri kurguladıkları bir “barış” senaryosuyla karşımıza çıkıyor. Sanki kendi çıkarları için dünya halklarının kanlarını akıtan, haksız savaşlar çıkarıp katliam ve soykırımlara girişmeyen kendileri değilmiş gibi!

Orta Doğu’ya “demokrasi” getirme adı altında işgal etmediği veya saldırmadığı neredeyse hiçbir yer kalmayan ABD başkanının Nobel Barış Ödülünü almamasına içerleniyorlar!

Gerçi Nobel Barış Ödülü halk arasındaki tabiriyle “yabancıya gitmedi”. Ödül, Venezuelalı faşist muhalefet lideri Maria Corina Machado’ya verildi. İsrail’in soykırım saldırısını destekleyen Machado aldığı ödülü D.Trump’a adadı.

Ödül direkt olarak Trump’a verilmemiş olsa da onun çıkarlarına hizmet eden ve Trump’a sadakatini açıkça dile getiren birine verilmiş oldu.

 

TC için yeni bir rant kapısı, ABD’nin Abraham Anlaşmaları planı!

13 Ekim’de Mısır’ın ev sahipliğinde “Şarm El-Şeyh Barış Zirvesi” düzenlendi.

ABD Başkanı Donald Trump ve Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi’nin eş başkanlığında gerçekleştirilen zirveye 30’dan fazla ülke temsilcisi katıldı. Tabii ki bu ülke temsilcilerinin çoğu batılı emperyalist devletler ve Orta Doğu’daki işbirlikçi devletlerden oluşuyor.

ABD Başkanı D.Trump’ın 20 maddelik Gazze planını içeren deklarasyon ABD, Mısır, Türkiye ve Katar tarafından imzalandı. Arabulucu rolünü üstlenen Mısır, Türkiye ve Katar din kardeşliği olgusu üzerinden Filistinlilerin tarafında gözükmeye çalışmalarına rağmen esasında ABD ve İsrail’in çıkarları ve istekleri doğrultusunda hareket etmektedirler.

Arabulucu rolünü üstlenen ülkelerden olan Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi tarafından “insanlığa hizmetleri dolayısıyla” ABD Başkanı D.Trump’a ülkesinin “en üstün nişanı” olan Nil Nişanı verildi.

D.Trump, R.T.Erdoğan için “Hiçbir zaman bizi yüz üstü bırakmadı. Ne zaman ihtiyaç duysak hep yanımızda oldu” dedi. Bu açık itirafın gerçekte meali; R.T.Erdoğan’ın her zaman ABD’nin çıkarları ve istekleri doğrultusunda hareket etmesi gerçekliğidir.

R.T.Erdoğan Mısır’dan dönüşünde gazetecilere yaptığı açıklamada “Gazze’de yapılması gereken çok kritik işler var. Gerek inşa gerek ihya konuları önemli. İnşa işleri ile ilgili ‘Kimler bizimle beraber rol üstlenebilir?’ konusunu ele aldık. Körfez ülkelerinden tutun Amerika başta olmak üzere Avrupa ülkelerine varıncaya kadar hepsinin burada desteklerini istiyoruz, isteyeceğiz” dedi.

AKP açısından bu gelişmelerle yeni bir rant kapısının açıldığını söyleyebiliriz. Hem ABD’den aldığı destek hem de arabulucu rolünü üstlenmesiyle Gazze’nin yeniden inşasında TC’ye de önemli bir ticari rant kapısı açılmış bulunuyor.

Bu “barış anlaşmasıyla” beraber İsrail’in Arap devletleriyle yaptığı Abraham Anlaşmalarının genişlemesi bekleniyor. D.Trump yaptığı açıklamalarla Abraham Anlaşmasının önemini vurgulayarak hızlıca bu anlaşmalara katılan ülkelerin artmasını temenni etti. Hatta temenniden daha fazlası olduğunu söyleyebiliriz. İlk hedef olarak da Suudi Arabistan’ı göstererek İsrail ile yapacağı Abraham Anlaşmasının diğer bölge devletlerini de etkileyeceğini belirtti.

Abraham Anlaşmalarıyla İsrail devleti ile Arap devletleri arasında “normalleşme” sağlanması, ticari ve politik ilişkilerin geliştirilmesi hedefleniyor. Bir yanıyla da Siyonist İsrail devletine meşrutiyet kazandırması amaçlanıyor.

ABD Orta Doğu’daki çıkarları doğrultusunda Abraham Anlaşmalarına büyük önem gösteriyor.

 

Bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar mücadele sürecek!

D.Trump’ın 20 maddelik Gazze planının amacı Gazze’yi Filistinlilerden arındırarak İsrail’in çıkarları doğrultusunda yeni bir yapılanmaya gidilmesidir. İlk hedef olarak Filistin üzerinde denetimin yabancıların vesayetine bırakılacağı ve Filistinli direniş örgütlerinin silahsızlandırılması ve Gazze’den arındırılması planlanmaktadır.

Trump açıkça, isteyen Filistinlilerin Gazze’yi terk edebileceğini belirtti. Evleri, okulları, hastaneleri yıkılmış, yurtları koca bir enkaz haline getirilmiş insanlardan bahsediyoruz. Aslında en önemlisi, hiçbir zaman kendilerini güvende hissetmeyecekleri bir şehirde yaşamak isteyip istemeyecekleri çelişkisini kullanmak istiyorlar. Çünkü insanlar ne bu barış anlaşmasına ne de soykırımcı İsrail’in yarın öbür gün çeşitli bahaneleri gerekçe göstererek soykırıma devam etmeyeceğine güvenemiyorlar.

Tabii ki emperyalist güçlerin planları bu olsa da Filistinliler işgale ve zulme karşı mücadeleden hiçbir zaman vazgeçmeyeceklerdir.

Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC), Hamas ve Filistin İslami Cihat Hareketi yaptıkları ortak açıklamayla Gazze’nin yönetiminin Filistin’in iç meselesi olduğunu ve yabancı vesayeti kesinlikle reddettiklerini açıkladılar. Direniş örgütleri ayrıca silahsızlanma meselesiyle ilgili olarak da işgal sona erene, kendi kaderini tayin hakkı ve tam egemenliğe sahip olana ve başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladılar.

Bu kurtuluş mücadelesi nihayete erene kadar dünya halklarının Filistin’le dayanışması ve mücadeleye destek olması gerekmektedir. Kan emici emperyalistler olduğu müddetçe gerçek bir barıştan söz etmek mümkün değildir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu