İSTANBUL – Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirdikleri eylemin 1076’ncısını düzenledi. Kayıpların fotoğraflarıyla meydana gelen kayıp yakınları ve hak savunucuları, adalet taleplerini yineledi.
Grup adına basın açıklamasını Setenay Yarıcı okudu. Açıklamanın ardından kayıp yakınları söz alarak, 30 yıldır haber alamadıkları yakınları için devlet yetkililerine seslendi.
Bu hafta, 27 Ekim 1995’te Yüksekova’nın Ağaçlı Köyü’nde gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Abdülkerim (Şemsettin) Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş için adalet talebi yineledi.
“30 yıldır soruyoruz”
Basın açıklamasında adaletin toplumsal güvenin temel taşı olduğu vurgulanarak şu ifadeler kullanıldı:
“Cezasızlık kültürü, suçu teşvik eden ve toplumu çürüten en ağır adaletsizlik biçimidir. Hakikat ve adalet talebimiz yalnızca kendimiz için değil; bu topraklarda yaşayan herkesin demokratik ve güvenli bir geleceğe kavuşması içindir.”
Gözaltında kaybedildiler
Açıklamada, 27 Ekim 1995 günü Binbaşı Mehmet Emin Yurdakul komutasındaki Yüksekova Komando Taburu’nun köyü basarak üç kişiyi gözaltına aldığı hatırlatıldı. Ailelerin ertesi gün bilgi almak için tabura gittiklerinde önce “24 saat gözaltındalar” denildiği, ancak bir gün sonra “Gözaltına alınmadılar” yanıtıyla geri çevrildikleri aktarıldı.
Hakkari Ağır Ceza Mahkemesi kayıtlarında, üç kişinin taburda işkence gördüğü, katledildiği ve bedenlerinin yakıldığına dair ifadelerin yer aldığına dikkat çekildi. Ancak açılan dava, “delil yetersizliği” gerekçesiyle beraatla sonuçlanmış, Yargıtay da kararı onamıştı. İç hukuk yollarının tükenmesinin ardından aileler, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurmuş, Türkiye hükümeti ihlali kabul ederek “üzüntü” beyan etmiş ancak bugüne kadar hiçbir soruşturma açılmamıştı.
“Taahhüdü yerine getirin”
Cumartesi Anneleri/İnsanları, iktidara AİHM’e verilen etkin soruşturma sözünü hatırlatarak şu çağrıda bulundu:
“Kaç yıl geçerse geçsin; Abdülkerim Yurtseven, Mikdat Özeken ve Münür Sarıtaş için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz.”



