GüncelMakaleler

YORUM | 11. Yargı Paketi’nin Gölgesinde Suça Sürüklenen Çocuklar: Kapitalist Devletin Kolektif İnfaz Siyaseti

"Paket, çocuk suçluluğuna yol açan yoksulluk, eğitim eşitsizliği ve güvencesizlik gibi sınıfsal ve yapısal sorunları görmezden gelerek, meselenin odağını yalnızca cezalandırma şiddetini artırmaya kaydırmaktadır:"

Türkiye’de, Ahmet Minguzi cinayeti ile toplumsal bir histeri biçiminde yeniden alevlenen “suça sürüklenen çocuklar” tartışması, siyasal iktidarın elinde, meselenin kökenini gizleyen ideolojik bir manipülasyona dönüştürüldü. Bu tartışmanın nihai çıktısı olan 11. Yargı Paketi‘ndeki düzenlemeler, çocuk adalet sisteminin ruhunu tamamen ifşa eden, cezalandırmayı merkeze alan bir devlet siyasetinin kristalleşmiş halidir. Bu paket, sadece bir yasal metin değil, toplumsal çelişkilerin faturasını yoksul ve dışlanmış sınıfların çocuklarına kesme stratejisinin resmî belgesidir.

Bilindiği gibi 11. Yargı Paketi’nde aynı zamanda LGBTİ+’lar için çeşitli düzenlemeler de mevcut ve öngörülen düzenlemelerin kendisi başlı başına nefret suçu içeriyor.

Yani bu paket, tüm düzenlemeleriyle birlikte toptan reddedilmeli, şurası doğru, burası haklı gibi pazarlıklara girmeden ve reforme etme talebi de olmaksızın karşı çıkılmalıdır.

Hukuki Düzenleme Değil, Kolektif Cezalandırma Siyaseti

İktidarın, “çocukların da yetişkin gibi yargılanması” fikri etrafında yarattığı bu ideolojik zemin, 11. Yargı Paketi’nde somut bir infaz rejimine dönüşmektedir. Paket, çocuk suçluluğuna yol açan yoksulluk, eğitim eşitsizliği ve güvencesizlik gibi sınıfsal ve yapısal sorunları görmezden gelerek, meselenin odağını yalnızca cezalandırma şiddetini artırmaya kaydırmaktadır:

* Örgüt Yöneticilerine Yönelik Artırılmış Cezalar: Suç örgütlerinin yöneticilerine verilecek cezaların yarıdan bir katına kadar artırılması, örgüt kurma ve yönetme cezasının 10 yıla, üyelik cezasının 5 yıla çıkarılması gibi düzenlemeler, burjuva hukuku açısından bir “önlem” olarak sunulmaktadır. Oysa bu düzenlemeler, çocukları bizzat o örgütlerin kucağına iten kapitalist piyasa koşullarının yarattığı maddi zeminle hesaplaşmaktan kaçınmanın bir aracı olmanın ötesine geçmemektedir. Devlet, kurduğu sistemin ürettiği suçun yöneticisini cezalandırma simülasyonu yaratarak, kendi sorumluluğunu perdelemektedir.

* 10 Yıl Sınırı ve Kapalı Hapishanelerin Normalleşmesi: Paketin en kritik maddelerinden biri, 10 yıldan yüksek ceza alan çocukların doğrudan çocuk kapalı hapishanelerine gönderilmesi ve “iyi halli” olmadığı tespit edilenlerin cezasının yine kapalı hapishanelerde infaz edilecek olmasıdır. Bu düzenleme, Çocuk Adalet Sistemi’nin temel ilkesini (eğitim ve ıslah) fiilen tasfiye etmek demektir. Çocuk hapishanelerini bir istisna olmaktan çıkarıp, adalet mekanizmasının olağan ve merkezi bir parçası haline getirmek, toplumsal çözülmeyi onarmak yerine, gelecek umudunu ortadan kaldırdığı, insanca yaşam hakkını gasp ettiği çocuk ve gençleri  kriminalize etme ve tecrit etme siyasetidir.

* “İyi Hal” Kıskacı: Suça sürüklenen çocuklardan “iyi halli” olduğu tespit edilenlerin eğitimevine ayrılabilmesi, bir lütuf değil, devletin disiplin aygıtının bir aracıdır. Bunu en iyi bilenler yıllarca hapishanede kendilerine verilen hapis “cezası” bitmiş olmasına rağmen “ıslah olmadığı”, “boyun eğmediği”, “pişman olmadığı” için serbest bırakılmayan politik tutsaklardır.

Bu pakette de eğitimevine giden yol, sistemin beklediği itaat ve uyum şartına bağlanmıştır. İyi halin kriteri, çoğu zaman çocuğun toplumsal konumunu değiştirecek bir rehabilitasyon değil, devletin otoritesine boyun eğme kapasitesidir. Uyum sağlamayan çocuk ise, kapalı hapishanenin şiddet sarmalına terk edilerek toplumsal dışlanması mühürlenir.

Suça Sürüklenen Çocuk: Sistemin Mağduru ve Semptomu

Sosyolojik ve politik bir okumayla, çocukların suça sürüklenmesi, onların bireysel bir kusuru değil, kapitalist sistemin derinleşen krizinin ve yarattığı toplumsal şiddetin en saf aynasıdır.

Çocuk, çoğu zaman şiddeti yeniden üreten aile yapılarının, eğitimdeki eşitsizliklerin, geleceksizliğin, erken işçiliğin, yoksulluğun ve dışlanmışlığın taşıyıcısıdır. Fail olarak yargılanan bu çocuk, aynı zamanda sistemsel mağduriyetin en somut temsilcisidir. 11. Yargı Paketi, bu sistemin günahlarını ve toplumsal yıkımını, çocukların üzerine yükleyerek toplumsal öfkeyi kriminalize etme misyonu üstlenmektedir.

Faşizmin yükseldiği, ekonomik krizin sosyal yıkımı derinleştirdiği bir dönemde, devletin cezalandırmayı merkeze alan bir strateji izlemesi tesadüfi değildir. Çocukların da “suçlu” kategorisine dahil edilmesi, devletin baskıcı aygıtları için yeni meşruiyet alanları yaratmakta, toplumsal muhalefetin potansiyelini doğmadan ezmeyi hedeflemektedir.

Sonuç olarak, 11. Yargı Paketi’ndeki çocuk suçluluğu düzenlemesi, adalet arayışı değil, kolektif bir infaz siyasetidir. Bu paket, yoksul ve ezilen sınıfların çocuklarını daha fazla hedef haline getirecek, çocuk hapishanelerini bir “çözüm” olarak normalleştirecek ve toplumsal travmayı daha da derinleştirecektir. Gerçek bir çocuk adaleti; hukuki kısıtlamalarla değil, çocukları suça iten kapitalist üretim ilişkileri ve sınıfsal eşitsizliklerle mücadele etme cüretini göstermekle mümkündür.

Türkiye’de “Çocuk Suçluluğuna” İlişkin Veriler

Suça Sürüklenen Çocuk Sayısında Artış
TÜİK verilerine göre, 2019’da yaklaşık 168 bin suça sürüklenen çocuk varken, bu sayı 2022’de yüzde 56’lık bir artışla 207 bine yükselmiş durumda. (euronews)

İşlenen Suç Türleri
2025 itibarıyla TÜİK, suça sürüklenen çocuklara isnat edilen suç türleri arasında yüzde 40,4 ile yaralamanın en yaygın olduğunu, ikinci sırada ise yüzde 16,6 ile hırsızlık olduğunu bildiriyor. (sahigundem.com) Bu tür suçlar, ceza odaklı yaklaşımı besliyor ama derinine inildiğinde çocukların içinden çıkamadığı toplumsal girdapları işaret ediyor.

Polise Gelen Mağduriyet Ve Suç Verileri
2025 verilerine göre güvenlik birimlerine gelen çocukların %55,3’ü yaralama, %10,8’i cinsel suçlar, %9,5’i göçmen kaçakçılığı ve %8’i aile düzenine karşı suçlardan dolayı gidiyor. (TÜİK) Bu veriler, çocukların çoğunun mağdur veya sistem içi çözümsüzlükten kaynaklı suç tarafında mağdur olduklarını gösteriyor.

Demografik ve Suç Dağılımı (2011–2020)

12–18 yaş aralığında ceza infaz kurumuna giren çocuk sayısı toplam 86.211 kişi. (ijoess.com)

Suça sürüklenen çocukların yaklaşık %50’si yaralama, %23’ü hırsızlık suçu işliyor. Ayrıca %29,2’si madde kullanımı geçmişine sahip (sigara, uçucu, alkol vb.) (DergiPark)

Eğitim durumlarına bakıldığında; lise öğrencisi olan çocuklar %37 ile en büyük payı oluşturuyor. (DergiPark)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu