EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Özel Okmeydanı Hastanesi’nde kıyıma direnen işçiler: “Depremi bahane ederek bizi kapının önüne koydular”

İstanbul Özel Okmeydanı Hastanesi’nde çalışan 200’ü aşkın sağlık emekçisi, binanın deprem riski gerekçesiyle boşaltılacağı söylenerek 10 Kasım günü apar topar dışarı çıkarıldı.

İSTANBUL-  Ancak emekçilere göre deprem bahanesi, uzun süredir maaşlarını ödemeyen hastane yönetiminin “ucuz tasfiye” planından başka bir şey değil. İki aydır maaş alamayan, muhatap bulamayan ve hak kaybına uğrayan hastane işçileri, hastane kapısı önünde nöbet başlattı.

Direnişteki işçilerden 18 yıldır hastanede çalışan Kader Güneş, süreci gazetemize anlatırken “Biz zaten sekiz aydır maaşlarımızı ya geç ya da eksik alıyorduk. Son iki ay hiç alamadık. 10 Kasım’da bir anda haber geldi, ‘Herkesi kapının önüne koyuyorlar’ dediler” diye konuştu.

Güneş, deprem gerekçesinin bahane olduğunu belirterek “Bir video çekmişler, bir yerde çatlak var diye. Onu yukarıya göndermişler. Yönetim de ‘deprem dolayısıyla tahliye ediyoruz’ deyip bizi kapının önüne koydu” dedi.

“Haklarımızı almadan hiçbir yere gitmiyoruz”

İşçilere bu karar mutfakta, güvenlik görevlileri ve mali müşavir aracılığıyla duyuruldu. Ne bir yöneticinin yüzünü gördüler ne de resmi bir muhatap bulabildiler. İşçilere iletilen yazıda Eylül maaşlarının 14 Kasım’da, diğerlerinin ise 10 Aralık’ta yatırılacağı belirtildi. Ancak bu kağıdın ne bir imzası vardı ne de hukuki bir niteliği.

Güneş, bu tutumu şöyle anlattı:

Böyle bir kağıtla bizi muhatap almaya çalıştılar. Hiçbir imza yok, hiçbir sorumluluk yok. ‘Ücretsiz izne çıkın’ diyorlar. Biz de ‘haklarımızı almadan gitmiyoruz’ dedik.

Eylem başladıktan sonra işçilerden oluşan heyet yönetimle görüşmek istedi. Ancak yönetim, önce telefona bile çıkmayan bir tutum sergiledi. “Bizimle muhatap olmak istemediler” diyen Güneş, daha sonra yaşananları şöyle ifade etti: “21 Kasım’da hem maaşlarınızı hem tazminatınızı vereceğiz dediler. Ama bu sözü de sonra değiştirdiler. Tamamen güven sarsıcı ve ciddiyetsiz bir tavır.”

“Biz size güvenmiyoruz”

İşçiler güvensizliklerini açıkça dile getirerek tüm hakları ödenmeden alanı terk etmeyeceklerini söyledi. Avukatların sürece dahil olmasının ardından yönetim yeni bir manevraya girişti. “Ara bulucu ayarlayacağız, biraz süre verin” denildi ancak yine net bir tarih verilmedi.

Güneş bu aşamayı şöyle özetledi:

“Avukatımız ‘net tarih verin’ dedi. Onlar da ‘veremeyiz’ dediler. ‘Para yok’ dediler, altı ara bulucu ayarlayacaklarını söylediler. Yani tamamen muallak. Biz de ‘Biz size güvenmiyoruz’ dedik. Bu kadar basit.”

 

İşçilerin bu tavrı üzerine yönetim, toplu biçimde çözemediği direnişi tek tek çözmeye çalıştı. Bazı işçileri arayarak “Gelin, paranızı alın, imzalayın, çıkın” baskısı uyguladı.

Güneş, “Parası olmayan insanı sıkıştırmaya çalışıyorlar. Ama biz toplu karar aldık, kimse tavrını bozmadı” dedi.

“Dayanışma olmasaydı kırılırdık”

Hastane önünde kurulan direniş çadırı kısa sürede geniş bir dayanışmanın odağına dönüştü. Siyasi partiler, milletvekilleri, gazeteciler, kurumlar ve sendikalar işçilere destek ziyaretinde bulundu. Halaylar çekildi, basın açıklamaları yapıldı, direnişin sesi büyüdü.

Güneş, dayanışmanın moral etkisini şöyle ifade etti: “Bu dayanışma olmasaydı kırılırdık. Çünkü buradaki insanların çoğu böyle şeylere alışık değil. Kültürel olarak da sosyolojik olarak da farklı yerlerden geliyorlar. Ama Okmeydanı’nın ruhu işte; birbirimize sarılınca güçlendik.”

Özellikle bazı milletvekillerinin direnişe verdiği desteğin motivasyonu büyüttüğünü söyleyen Güneş, “Kezban’ın (Konukçu) mecliste bunu dile getirmesi hepimizi çok motive etti” dedi.

“Biz buradayız. Bu iki hafta çok kritik, kazanacağımıza inanıyorum”

Direniş uzadıkça işçilerin kararlılığı daha da pekişiyor. Hastane önünde gece-gündüz nöbet tutan işçiler, hem haklarını istiyor hem de kamuoyuna seslerini duyuruyor.

Güneş, gelecek günleri şöyle değerlendiriyor: “Bence bu iki hafta çok kritik. Motivasyon yüksek, herkes farkında. Kazanacağımızı düşünüyorum. Biz buradayız, haklarımızı almadan hiçbir yere gitmiyoruz.”

“Güvensizlik derin, çalışmak istemeyen çok”

İşçiler yalnızca haklarını değil, onurlarını da koruduklarını düşünüyor. Hastanenin uzun süreli ödeme düzensizliği, deprem bahanesiyle gerçekleştirilen tahliye ve ücretsiz izin dayatması çalışanlarda büyük bir kırılma yaratmış durumda.

Güneş, “Zaten çalışmak istemiyoruz. Çünkü ciddi bir güvensizlik var. Biz paramızı alıp gitmek istiyoruz” diyerek işçilerin ruh halini özetledi.

Deprem bahanesiyle hak gaspları artıyor

Son yıllarda özel sektörün farklı alanlarında “deprem riski” gerekçesiyle yapılan tahliyeler, çoğu zaman işten çıkarma ve hak gaspı mekanizmasına dönüşmüş durumda. Uzmanlar, patronların bu süreçte hiçbir şekilde çalışanların ücret ve tazminat sorumluluğundan kaçamayacağını belirtiyor. Okmeydanı direnişi bu açıdan yalnızca bu hastanenin değil, tüm özel sektör işçilerinin karşı karşıya olduğu güvencesizliği de görünür kılıyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu