İZMİR – 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında kadınlar İzmir’de yürüyüş gerçekleştirdi. İzmir Kadın Platformu’nun çağrısıyla Alsancak’ta Penguen Kitabevi önünde bir araya gelen kadınlar, Kıbrıs Şehitleri Caddesi boyunca “Eşit, özgür, güvenceli bir yaşamdan vazgeçmiyoruz!” yazılı pankart eşliğinde yürüdü.
Yürüyüşe katılan Yeni Demokrat Kadın, “Dilovası’nda katledilen kadınlar isyanımızdır”, “Mirabal’ın direnişi Rojava’nın devrimi! İsyanımız, gücümüz”, “Jin, jiyan, azadî”, “Bê trans jiyan nabe”, “TPI işçisi kadınlar yalnız değildir”, “Beşler kadın özgürlük mücadelemizde yaşıyor”, “Meral’den Barbara’ya bu mücadele bizim!” yazılı dövizler taşıdı.
Yürüyüş sırasında Filistin’de katledilen kadınlara dikkat çekmek için büyük bir Filistin bayrağı açıldı ve “Free Palestine” yazılı dövizler taşındı.
İşçi kadınlar kürsüde: “Baskıya, sömürüye boyun eğmiyoruz”
Yürüyüşte DIGEL ve TPI işçilerinden kadınlar da söz aldı. DIGEL işçileri adına yapılan konuşmada, “Tacize uğramadan, insanca çalışmak ve insanca ücret almak istiyoruz. Bunun için sendikalı olmaktan başka çaremiz yok” denildi.
TPI işçileri ise, “Biz kadın işçiler şiddete, baskıya, sömürüye maruz kalıyoruz. Bu düzenin baskısına teslim olmayacağız. Bize dayatılan köleleştirilmiş yaşam ve çalışma koşullarını kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı.
Yürüyüş Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde sonlandı ve burada basın açıklaması yapıldı.
“Hiçbir kadın, hiçbir zaman yalnız yürümeyecek!”
Basın açıklamasında, iktidarın kadın, LGBTİ+, çocuk, hayvan, doğa ve emek düşmanı politikaları her geçen gün artırdığı vurgulandı.
Kadınların “kutsal aile” içine hapsedilmeye çalışıldığı, 12. Kalkınma Planı ve “Aile Vizyon Belgesi”nin sermayenin çıkarlarına göre şekillendiği belirtilerek; kamusal kreşlerin, bakım evlerinin yokluğunda ve asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu koşullarda kadın emeğinin daha fazla sömürüldüğü ifade edildi.
2025’in ilk 10 ayında 235 kadın cinayeti ve 247 “şüpheli kadın” ölümü yaşandığı hatırlatılan açıklamada şöyle denildi:
“Makbul kadın olmayacağız. Nafaka hakkımızdan, İstanbul Sözleşmesi’nden, eşit yurttaşlık haklarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Yoksulluğa sabretmeyecek; insanca yaşam ve güvenceli çalışma koşulları için mücadele edeceğiz. Erkek egemen kapitalist düzene karşı eşit ve özgür bir yaşamı kazanana kadar örgütlü mücadelemiz sürecek. Kadın özgürlük mücadelemizde hiçbir kadın, hiçbir zaman yalnız yürümeyecek.”







