
Cumartesi Anneleri/İnsanları, 1056. haftalarında 1994 yılında gözaltında kaybedilen Mustafa Sayğı’nın akıbetinin açıklanması ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda bir araya geldi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına açıklamayı Jiyan Kaya okudu.
Kaya, Türkiye’de devletin işlediği ağır insan hakları ihlallerinde en çok karşılaşılan iki kavramın “cezasızlık” ve “zamanaşımı” olduğunu vurgulayarak, bu nedenle 1056 haftadır gözaltında kayıpların gündemde tutulması için mücadele ettiklerini ifade etti. “Çünkü bu vakalarda failler ve sorumlular yargılanmıyor, dosyalar yıllarca sürüncemede bırakılıyor, kamu görevlileri korunuyor ve sonunda ‘zamanaşımı’ devreye sokularak dosyalar kapatılıyor” dedi.
Açıklamada, 30 yaşında, beş çocuk babası olan Mustafa Sayğı’nın 3 Haziran 1994’te motosikletiyle evinden ayrılarak Suruç’a gittiği ve dönüş yolunda Yoğurtçu Köyü’nde, 5. Bölük Komando Taburu’nda görevli askerler tarafından durdurularak gözaltına alındığı bilgisi yer aldı. Ailesinin tüm başvurularına rağmen Sayğı’dan bir daha haber alınamadığı aktarıldı. Tanık beyanlarına göre, Sayğı’nın askerlerce Yoğurtçu Köyü’ndeki karakola götürüldüğü görülmüş, ancak karakol yetkilileri onun ilçe merkezindeki karakolda olduğunu söylemişti. Sayğı’nın eşi Dursun Sayğı’nın Birleşmiş Milletler Türkiye Temsilciliği’ne ve Uluslararası Af Örgütü’ne “acil eylem çağrısı” yaptığını ancak sonuç alamadığını belirten Kaya, devletin tüm kurumlarına yapılan başvuruların yanıtsız kaldığını söyledi.
Kaya, 2006 yılında Suruç Cumhuriyet Savcılığı’nın “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdiğini, kararda haksız gözaltının tespit edilmesine rağmen zamanaşımı nedeniyle ölümün değerlendirilemediğinin belirtildiğini ifade etti. 2009’da ise bölgede yapılan bir kazıda çürümüş bir motosiklet ve kemik parçalarının bulunmasına rağmen bunların Sayğı’ya ait olduğu kanıtlanamadı. 2010 yılında savcılık yine “kovuşturmaya yer olmadığı” kararı verdi.
Ailenin iç hukuk yollarından sonuç alamaması üzerine başvurduğu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 2015 yılında Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin yaşam hakkını düzenleyen 2. maddesini ihlal ettiğine hükmetti.
“Mustafa Sayğı’nın gözaltında kaybedilmesinin üzerinden 31 yıl geçti” diyen Kaya, “Sayğı ailesi için zaman durmuşken, devlet zamanaşımını öne sürerek onların adalet arayışını yok saydı. Tanıklara ve AİHM kararına rağmen inkar ve cezasızlık politikası sürdürüldü” ifadelerini kullandı.
Açıklama, “Mustafa Sayğı’nın mezar yeri açıklansın. Onu kaybedenler üzerindeki cezasızlık zırhı kaldırılsın. Adalet sağlansın” çağrısıyla sona erdi.
Cumartesi Anneleri, her hafta olduğu gibi bu hafta da “kaç yıl geçerse geçsin, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” diyerek mücadelelerine devam edeceklerini vurguladı.