
Fotoğraf: 5. İzmir LGBTİ+ Onur Yürüyüşü 2017, Gözde Demirbilek
13. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası Komitesi, bu seneki onur haftası temasının “Çark” olduğunu duyurdu. Geçtiğimiz günlerde tema belirlemek için anket açan Komite, açıklamasında “Çark, sistemin dışına atılanların kendi sistemini kurduğu yerdir. Polisin, devletin, toplumun “yasak” dediği yerde inadına var olmaktır. Bazen sadece yaşamak değil; haykırmak, meydan okumaktır” dedi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
“13. İzmir LGBTİ+ Onur Haftası olarak, Onur Ayı boyunca İzmir’in dört bir yanında cisheteroseksist patriyarkal kapitalizmin çarkına karşı kendi “çark”ımızı atıyoruz. Çark, bizim için yalnızca bir kelime değil. Bir transın, bir lubunyanın hayatta kalmak için geceyi gündüze, bedeni ekmeğe, sokakları yuvaya dönüştürdüğü bir yaşam stratejisidir. Bazen bir mola, bazen bir çıkmaz sokaktır. Kaçarken sığınılan, kovulurken tutunulan bir duraktır.
En çok da bir varoluş biçimidir: Görünmeyenin görünür, yok sayılanın sahici olduğu; inkârın inadına ilmek ilmek kendini kurduğu bir alandır.
Biz bu şehirde adım attığımız her kaldırımda sadece bedenimizi değil, direncin tarihini de taşıyoruz. Göz göze geldiğimizde, adımızı fısıldadığımızda, yürüdüğümüzde, âşık olduğumuzda, dövüldüğümüzde, yaşadığımızda… Cisheteroseksist patriyarkanın kapitalizmle kurduğu kanlı iş birliğiyle dönen o büyük çarkın dişlileri arasında sürgün ediliyoruz. Bir yanı et, bir yanı kan, bir yanı arzu, bir yanı hayatta kalma. Ama biz, o çarka sıkışmayı değil, onu parçalamayı seçiyoruz.
Her fısıltımız çığlığa, her yürüyüşümüz isyana dönüşüyor. Çark, sistemin dışına atılanların kendi sistemini kurduğu yerdir.
Polisin, devletin, toplumun “yasak” dediği yerde inadına var olmaktır. Bazen sadece yaşamak değil; haykırmak, meydan okumaktır. Çünkü biz çarkta doğduk, büyüdük, öldük, yeniden dirildik. Çark bir iş değil yalnızca; bir hayatta kalma biçimi, bir direniş hattı. Omuz omuza yol aldığımız, aşkı da öfkeyi de paylaştığımız, bazen bir sokak lambasının altında, bazen bir koli evinde, bazen bir eylemin ortasında, göz göze geldiğimiz anda kurduğumuz mekândır.
Ne biz sistemin çarkına sığdık ne o çark bizi taşıyabildi. Çünkü o çark eksikti, biz fazlaydık.
Ve şimdi yeniden sahipleniyoruz çarkı, tıpkı her gecede, her adımda, her bakışta yaptığımız gibi. Çünkü biliyoruz: Çark biziz. Çark utanç değil. Çark suç değil. Çark bizim.”
“Biz yalnızca hayatta kalmak için değil, bu düzenin çarkını kırmak için buradayız”
“Lubunya, biliyorsun: Önümüzdeki on yıl “aile on yılı” ilan edildi. Sanki biz, o kutsal ilan ettikleri ailelerde katledilmemişiz gibi. Sanki Okyanus Efe’yi, Roşin Çiçek’i, Ahmet Yıldız’ı elleriyle öldürmemişler gibi. Bugünkü iktidar bizi bu savaşın bir tarafı hâline getirdi. Yasaklarla, hormon kısıtlamalarıyla, kararnamelerle bizi silmeye çalışıyorlar.
Ama unuttukları bir şey var: Bizim direnişimiz var. Dayanışmamız var. Arzularımız, aşklarımız, aşksızlıklarımız, yoldaşlarımız var. Çünkü hafızamızı diri tutuyoruz. Bu savaşta biz hayatta kalmanın ötesine geçiyoruz: Biz kazanıyoruz.
Çünkü birbirimize sahibiz. Çünkü biz barışın, özgürlüğün, eşitliğin yolunu açanlarız. Çünkü izinleriyle var olmadık; yasalarıyla da yok olmayız.
Unutmayın: Biz bu şehrin kordonlarında, sokaklarında, dışlandığımız aile sofralarında, okul sıralarında, makyaj aynalarının karşısında, işyerlerinde ve meydanlardayız. Görün. Duyun. Dinleyin. Ve unutmayın: Biz yalnızca hayatta kalmak için değil, bu düzenin çarkını kırmak için buradayız. Onur Haftası, çarkı kırmak için bir adımdır. Onur Yürüyüşü, hayatta kalmış her lubunyanın haykırışıdır. Bu bizim öykümüz, bizim isyanımız, bizim direnişimiz. Tüm lubunyalara çağrımızdır: Gelin, yok sayılmak istenen hayatlarımızı birlikte görünür kılalım. Çarkı utançtan, yalnızlıktan, sessizlikten alıp; onura, dayanışmaya ve direnişe dönüştürelim. Çünkü biz buradayız, çarkımızla, varoluşumuzla, onurumuzla. Ve hiçbir yere gitmiyoruz.”
(Kaynak: https://kaosgl.org/)