Bangladeş Yeni Demokratik Halk Cephesi (YDHC), 21 Mayıs 2025’te Hindutva-faşist Modi hükümeti tarafından gerçekleştirilen ve Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Genel Sekreteri Yoldaş Basavaraju dahil 27 Maoist gerilla ve kadronun katledilmesiyle sonuçlanan “Kagar Operasyonu”na ilişkin yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada, Hindistan Komünist Partisi (Maoist) Genel Sekreteri Yoldaş Basavaraj dahil 27 Maoist’in “Kagar Operasyonu” kapsamında infaz edildiği vurgulanarak, “Devrimcileri öldürerek devrimci mücadele yok edilemez” denildi.
Cephenin açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Bu kampanyada, faşist Modi rejimi, Maoist siyasi militanlarla birlikte yüzlerce Adivasi halkını öldürdü. Bu acımasız yargısız katliamı şiddetle kınıyor ve protesto ediyoruz.”
Hindistan hükümetinin, Maoistlere karşı baskı uygulamak bahanesiyle Adivasi ve ezilen halklara karşı geniş çaplı bir askeri kampanya başlattığı da kaydedildi: “Hindistan’ın mineral zengini geniş bölgelerinde Adivasi halkı, işçiler, köylüler ve genel halkın emperyalizmin devlet aygıtına ve komprador egemen sınıfa karşı halk savaşı yürütmesidir.”
Ayrıca açıklamada, Maoistlerin önderliğinde Dandakaranya bölgesinde kurulan “halk hükümeti” ve kamu refah programlarının faşist Modi hükümeti tarafından sabote edilmek istendiği savunuldu: “Faşist Modi hükümetinin amacı, bu devrimci halk hükümetini ve programlarını sabote ederek emperyalizmin ve komprador egemen elitinin çıkarlarını korumaktır. Başka bir deyişle, Adivasi topluluklarını topraklarından kovmak ve çokuluslu şirketlerin çıkarlarını güvence altına almaktır.”
Açıklamada operasyon bölgesine ilişkin, “Hindistan hükümeti, Chhattisgarh’ın Abujhmad bölgesine binlerce paramiliter asker, özellikle Sınır Güvenlik Gücü (BSF) ve Merkezi Yedek Polis Gücü (CRPF) gönderdi. Bu bölge, birçok Adivasi topluluğuna ev sahipliği yapmakta ve toprak ve doğal kaynaklar açısından zengindir” denildi.
Açıklamada, Modi hükümetinin Maoist siyasi faaliyetçileri ve Adivasi halkını katlederek, çokuluslu şirketlerin çıkarlarını güvence altına almaya çalıştığı belirtildi ve “Modi rejimi, bu faşist katliam ve baskıya Hindistan ordusunu bile sevk etti” denildi.
Yeni Demokratik Halk Cephesi, yargısız infazlar ve kitlesel tutuklamaların Modi rejiminin faşist karakterini ortaya koyduğunu belirterek, geçmişte gerçekleştirilen Salwa Judum ve Green Hunt operasyonlarının devrimci hareketi sona erdiremediğini hatırlattı:
“Yakın tarihte, Salwa Judum ve Green Hunt gibi operasyonlar, Maoistlerin önderliğindeki devrimci hareketi ezmeyi başaramadı. Charu Mazumdar yoldaş da dahil olmak üzere birçok Maoist lider ve kadronun öldürülmesi bile Hindistan’ın devrimci mücadelesini yok edemedi. HKP (Maoist) Genel Sekreteri Basavaraj yoldaşın suikastı, bazı geçici kayıplar dışında Hindistan’ın devrimci hareketini sona erdirmeyecektir. Ezilen halkın bu devrimci mücadelesi, zafer kazanılana kadar dolambaçlı yolunda devam edecektir. Kan dökülmesi, devrimci mücadelenin kaçınılmaz bir parçasıdır. Gerici sınıf, haksız savaşlarını, despotizmini ve barbarlığını gönüllü olarak sona erdirmeyecektir. Bu vahşet, ancak tüm ezilen halkların devrimci mücadelesi ile sona erdirilebilir. Bu nedenle, kederi güce dönüştürmek, devrimcilerin ve ezilen halkların ortak görevidir.”
Son olarak açıklamda, ”
Bangladeş ve dünyanın dört bir yanındaki devrimci, demokratik, ilerici örgütleri, güçleri, bireyleri ve insan hakları örgütlerini, “Kagar Operasyonu” adı altında Hindistan halkına karşı yürütülen haksız savaşı ve yargısız infazları kınamaya ve protesto etmeye, Hindistan’ın ezilen halkının mücadelesine destek vermeye çağırıyoruz” denildi ve şu taleplerde bulundu:
- “Yoldaş Basavaraj dahil tüm Maoist siyasi liderlerin ve aktivistlerin yargısız infazlarının derhal adli soruşturmaya tabi tutulması!”
- “Kagar Operasyonu’nun derhal durdurulması!”
- “Modi hükümeti, halkına karşı yürüttüğü bu haksız savaşı sona erdirme ve barış mesajı önerisini kabul etme talebini kabul etmelidir.”
- “Kagar Operasyonu kapsamında gözaltına alınan tüm kişiler derhal serbest bırakılmalıdır!”
- “Adivasis’in özyönetim hakkı, toprak hakları ve yerinden edilmeye karşı korunma hakkı tanınmalıdır!”
