DünyaGüncel

ÇEVİRİ | El Faşir’in son direnişi: “Şehir düştü, ama onuru düşmedi”

"Saldırı başladığında El Faşir Direniş Komiteleri'nin birkaç aktivisti “son nefesimize kadar burada direneceğiz” dedi. Üç gün sonra, 28 Ekim sabahı, Direniş Komiteleri “şehirde kalan sivillerin çoğunun öldürüldüğünü” bildirdi."

[Sudan’da kamuoyuna çokta yansımayan büyük bir soykırım yaşanıyor.  Hızlı Destek Güçleri (RSF) adı altındaki paramiliter silahlı gruplar, Kuzey Darfur’un başkenti El Faşir’de on binlerce insanı katletti. Yaşanan gelişmelere ilişkin Pavan Kulkarni tarafından https://peoplesdispatch.org/’ta yayımlanan bir analizi Özgür Gelecek okurları için çevirdik.]


Şehirdeki Direniş Komiteleri Koordinasyonu 28 Ekim Salı günü yaptığı açıklamada Sudan’da paramiliter Hızlı Destek Güçleri’NİN (HDK), Kuzey Darfur’un başkenti El Faşir’de “içeride kalan sivillerin çoğunu” öldürdüğünü söyledi.

BM’ye göre, 130.000’i çocuk olmak üzere yaklaşık 260.000 sivil, geçen mayıs ayından bu yana 500 günden fazla bir süredir HDK tarafından kuşatılan bu şehirde mahsur kaldı. Gıda tedarikinden mahrum kalan şehir sakinleri, hayvan yemi ile hayatta kalmaya çalıştı. HDK, kuşatmayı tamamlamak ve kuşatma sırasında kaçak olarak getirilen kıt erzak akışını durdurmak için şehir çevresinde 57 km’lik bir duvarın inşasını tamamladıktan sonra, geçen haftadan itibaren çoğu kişi için hayvan yemi bile ulaşılamaz hale geldi.

Kuşatmayı kırmak veya erzakları hava yoluyla ulaştırmak için uluslararası bir girişimde bulunulmadığından, açlıktan ölüm kaçınılmaz bir kaderdi – ancak ölüm, metal ve ateşle daha erken geldi.

Açlık çekenlere bombalar yağdıran binlerce HDK askeri, zırhlı araçlar ve tanklarla 25 Ekim Cumartesi günü şehrin her yönünden saldırı başlattı. Hasta, yaralı ve aç olan Halk Direnişi’nin yerel savaşçıları, Sudan Silahlı Kuvvetleri (SSK) askerleriyle birlikte Darfur’da kalan son kalelerini savunarak yerlerini korudular.

Sudan’ın batı bölgesinin geri kalanı, 18 eyaletinden beşi ile birlikte, HDK tarafından ele geçirilmişti ve El Faşir, SSK’nin son direniş noktasıydı. HDK, bu savaşta şehre 260’tan fazla kez saldırmış, ancak her seferinde kararlı direnişle geri püskürtülmüştü. Ancak 26 Ekim Pazar günü, SSK’nin hava desteği olmadan bu cephede şehri savunan savaşçılar yoğun ateş altında kaldıkça, HDK doğudan bir atılım gerçekleştirdi. Direniş komiteleri, askerlerini terk ettiği için SSK şefi ve Port Sudan merkezli hükümetin başkanı Abdel Fattah al-Burhan’ı kınayarak, olayın ardından çekilen bir videoyu paylaştı.

SSK askerleri ve Halk Direnişi savaşçıları, havayı yoğun dumanla kaplayan yanan kamyonetlerinin enkazı arasında siperlerde ölü yatıyordu. Arka planda uzaktan silah sesleri devam ediyordu.

SSK’nin Darfur’daki son askeri üssü olan 6. Piyade Tümeni karargahını ele geçiren HDK, 26 Ekim’de El Faşir’in kontrolünü ele geçirdi. O sırada El Faşir’in düştüğüne dair erken medya haberlerine itiraz eden Halk Direnişi, HDK’nin askeri üssü ele geçirmesinin El Faşir’in düşüşü anlamına gelmediğini ısrarla vurguladı. Sonuna kadar direneceklerine yemin eden savaşçılar, daha iyi tahkim edilmiş mevzilere çekildiler ve şehrin çeşitli yerlerinde HDK ile çatışmaya devam ettiler. “El Faşir’in… direnişini sürdüreceğini teyit ediyoruz” diye ısrarla belirtildi.

Direniş Komiteleri, “Çatışmalar devam ediyor ve savaşçılar kararlılıklarını koruyorlar” diye bildirdi. Burhan’ın ‘ihanetine’ rağmen, “bu şehrin evlatları son nefeslerine kadar direnecekler… O zaman tarih, kimlerin direndiğini… ve kimlerin askerlerini ve komutanlarını tek başına savaşmaya terk ettiğini hatırlayacak.”

Üç gün boyunca savaştılar, ta ki 28 Ekim akşamı Direniş Komiteleri, “direnen son askerin son mermisini ateşlediğini” ve “ardından şehit düştüğünü” bildirene kadar. Silahlar sustu. “Şehir düştü, ama onuru düşmedi.”

Katliamlar, yargısız infazlar, evlerin yakılması

HDK daha sonra, şehirde kısmen işlevini sürdüren son hastanelerden biri olan Suudi hastanesindeki yaralı direnişçileri ve sivilleri, defalarca bombalanan bir binada topladı.

Direniş Komiteleri, akşam saatlerinde yaptığı açıklamada, HDK birliklerinin daha sonra hepsini “toplu olarak infaz ettiğini” bildirdi. Ayrıca, sağlık görevlilerini kaçırarak ailelerinden serbest bırakılmaları için 250.000 dolar talep ettikleri de bildirildi.

Darfur Barosu yaptığı açıklamada, HDK’nin El Faşir’deki zulmünün “insanlığa karşı suç ve savaş suçu teşkil ettiğini, hatta bazılarının soykırım düzeyinde olduğunu” belirtti. Sudan Doktorlar Sendikası, El Faşir’den kaçmayı başaranları kabul eden yakın köylerde “acil durum merkezleri” kurulmasını talep eden bir açıklamada, HDK’nin “silahsız sivillere karşı iğrenç katliamlar” ve “evleri yakma” eylemleri gerçekleştirdiğini ekledi.

Uluslararası Göç Örgütü’ne (IOM) göre, 26 Ekim’den bu yana iki gün içinde en az 26.000 kişi şehirden kaçtı. Kaç kişinin hayatta kaldığı belli değil. HDK birlikleri, zırhlı araçlarla makineli tüfeklerle kaçan sivilleri kovaladıkları, onları sıraya dizip kurşuna dizerek infaz ettikleri birçok video yayınladı.

Kaçmayı başaranlar için hayatta kalmanın en iyi şansı, daha önce kaçan ancak yol üzerinde açlık, susuzluk, yaralar veya kanunsuz bölgedeki haydutların yeni saldırıları nedeniyle hayatını kaybeden birçok kişinin cesetlerinin yanından geçerek 60 kilometreden fazla yürüyerek Tawila’ya ulaşmaktır.

Darfur Yerinden Edilmiş Kişiler ve Mülteciler Genel Koordinasyon Sözcüsü Adam Rojal, yolculuktan sağ kurtulan ve Tawila’ya ulaşanların “su ve gıda dahil olmak üzere temel yaşamsal hizmetlerden” yoksun olduğunu söyledi. Halihazırda 650.000 kişiyi barındıran aşırı kalabalık yerinden edilmişlerin kampları, son zamanlarda kolera salgınının odak noktası haline geldi.

Bununla birlikte, bu kamplara ulaşanlar şanslı olanlardır. BM, “El Faşir’de yeni gelenler, etnik ve siyasi nedenlerle yaygın olarak işlenen cinayetlerin hikayelerini anlattılar” ve “kaçamadıkları için engelli kişilerin infaz edildiğine dair raporlar da var” dedi. Diğerleri ise “kaçmaya çalışırken vuruldu”.

Uluslararası suç ortaklığının uzun zinciri

Bu arada, Darfur Barosu’nun açıklamasına göre BM Genel Sekreteri António Guterres, “her zamanki gibi, sadece endişelerini ve kınamalarını tekrarladı… sadece sözlerle… sahadaki sivilleri korumak için etkili önlemler almadan”. “Bu önlemler zamanında alınmış olsaydı, El Faşir’de meydana gelen ve halen devam eden masum insanların öldürülmesi ve kan dökülmesi önlenebilirdi.”

Direniş Komiteleri, “El Faşir yenilmedi, ihanete uğradı” diye ısrar ediyor. SSK şefi Burhan ve BM tek ihanet edenler değildi. Sudan vatandaşı ve zulüm gören pan-Afrika medya platformu African Stream’in kurucusu Ahmed Kaballo, “El Faşir’de olanlardan sorumlu çok daha fazla kişi var” dedi.

Kenya Cumhurbaşkanı Willian Ruto, HDK’nin Nairobi’de paralel bir hükümet kurmasına izin verdi. “Avrupa Birliği, HDK’nin kan dökücü bir paralı asker grubu olduğunu bilmesine rağmen onlara finansal destek sağladı. Onlara bu nedenle destek verdiler, buna rağmen değil,” çünkü “Akdeniz’i denetlemek ve mültecilerin Avrupa’ya gelmesini engellemek için onlardan daha iyi kim olabilir” diye düşündüler.

“İngiltere, Afrika hükümetlerine, HDK’yi destekledikleri için Birleşik Arap Emirlikleri’ni kınamamaları için baskı yaptı” diye ekledi. Sonuçta, HDK, muhtemelen BAE tarafından sağlanan İngiliz yapımı askeri teçhizat kullanıyor.

Çad, Etiyopya ve Libya’daki General Haftar, BAE’nin HDK’nin kontrolündeki bölgelere silah kaçırmasına ve mineral zengini Darfur’dan çıkarılan altını Dubai’ye kaçırmasına yardım ediyor, diye sıraladı Kaballo. “BAE, El Faşir’de gördüğümüz kaos ve yıkımın ana yararlanıcısıdır.”

BAE, savaş makinesinin arkasındaki HDK’nin finansal ağının büyük bir kısmını barındırıyor ve bu ağ, çok sayıda sahip olduğu veya ilişkili şirketlerden oluşuyor. ABD, HDK’nin “Lideri, Silah Tedarikçisi ve İlgili Şirketleri”ni resmi olarak yaptırımlara tabi tuttu. Ancak, hafif yaptırımlar, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki kurumsal ağını kapatmaya yetmedi.

Trump yönetimi, 24 Ekim’de Washington DC’de, Sudan dışişleri bakanının liderliğindeki SSK heyeti ile dolaylı müzakereler için bir HDK heyetini ağırladı. Mısır, Suudi Arabistan ve BAE temsilcileri de toplantıda hazır bulundu.

Middle East Eye (MEE) haberine göre, BAE El Faşir’i görüşmeyi reddedince, HDK saldırıya başlamadan birkaç saat önce müzakereler çöktü. SSK delegesi ABD’den BAE’nin HDK’ye verdiği desteği durdurmasını talep ederken, Trump’ın Arap ve Afrika işlerinden sorumlu temsilcisi Massad Boulos, SSK’nin İran’dan silah alımını durdurmasını talep etti.

Ayrıca, SSK’nin İsrail ile diplomatik ilişkilerin normalleşmesini yinelemesi gerektiğini ısrarla savunduğu da bildirildi. SSK, 2021 yılında İbrahim Anlaşmaları’nı imzalamıştı, ancak bu, SSK ve HDK’nin birkaç ay sonra bir darbeyle ortaklaşa kaldırdığı, teknokratik sivil bileşenin sembolik bakanlıklarıyla birlikte HDK ile iktidarı paylaştığı askeri cuntanın bir parçasıydı.

SSK, HDK’nin kurulmasına nasıl yardımcı oldu?

SSK ve HDK arasındaki işbirliğinin tarihi on yıldan fazladır. HDK, 2000’li yıllarda Darfur iç savaşı sırasında kitlesel zulümler işlemek üzere SSK tarafından oluşturulan Janjaweed milislerinin birleşmesiyle 2013 yılında kuruldu.

Milisler, çölleşme nedeniyle verimli toprakların ve suyun azalmasıyla, Afrika dillerini konuşan yerel yerleşik çiftçilerle zaten çatışma halinde olan göçebe, Arapça konuşan sığır çobanlarının kabilelerinden işe alınmıştı.

Bu yerel, daha koyu tenli nüfus marjinalleşmeye karşı isyan ettiğinde, o dönemde diktatör Ömer el-Beşir’in yönettiği rejim, savaşı Araplar ve Afrikalılar arasındaki bir çatışma olarak etnikleştirdi.

Burhan, o dönemde SSK’nin Darfur’daki komutanıydı. HDK daha sonra, Janjaweed milislerini Bashir’in “Hemeti” (koruyucum) adını verdiği Mohamed Hamdan Daglo’nun komutası altına alarak, olası askeri darbelere karşı koruyucu bir güç olarak kuruldu.

Ancak, Aralık 2018’de patlak veren kitlesel demokrasi yanlısı protestoların baskısı altında Burhan ve Hemeti, Nisan 2019’da bir darbeyle Beşir’i devirdiler.

Beşir hükümetinin yerine SSK ve HDK tarafından kurulan askeri cunta ile yetinmek istemeyen Sudan’ın şehirlerinde organize olan Direniş Komiteleri ağının önderliğindeki kitlesel protestolar, 2023 yılının Nisan ayında savaş başlayana kadar devam etti.

O zamandan beri, Direniş Komiteleri, dünyanın en büyük yerinden edilme krizi olan ve 14 milyondan fazla kişinin kaçmak zorunda kaldığı Sudan’da siviller için yardım ve kurtarma çalışmalarının ön saflarında yer aldı.

Saldırı başladığında El Faşir Direniş Komiteleri’nin birkaç aktivisti “son nefesimize kadar burada direneceğiz” dedi. Üç gün sonra, 28 Ekim sabahı, Direniş Komiteleri “şehirde kalan sivillerin çoğunun öldürüldüğünü” bildirdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu