
AÇIKLAMA: HKP (Maoist) Genel Sekreteri Yoldaş Basava Raju’nun yabancı bir gazeteci Alf Brennan’a verdiği ilk röportajı olan ve “Kranti Patrika”da yayınlanan ve Türkçe tam çevirisi www.tkpml.com sitesinde 22 Eylül 2022’de yayınlanan bu röportajı özet halinde sunuyoruz. Tam metni okuyarak hem Yoldaş Basavaraj’ın düşünce sistematiğini hem de partinin anlayışını kapsamlı bir şekilde anlayabilirsiniz. Ed. )
S – Partiniz Hindistan’da hangi üretim tarzının var olduğunu belirliyor? Yarı feodalizm mi, yoksa endüstriyel kapitalizm mi?
Yoldaş Basavaraj: Yoldaş CM [Charu Mazumdar] ve Yoldaş KC [Kanhai Chatterjee] önderliğindeki Devrimci Komünistler, MLM ışığında Hindistan’ın ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve coğrafi koşullarını inceledikten sonra var olan sınıf çelişkilerini somut olarak analiz ettiler. Hindistan’ın yarı-sömürge, yarı-feodal bir toplum olduğunu ve devrim yolunun Uzun Süreli Halk Savaşı olacağını, önce Yeni Demokratik Devrim aşamasını gerçekleştireceğini ve daha sonra Sosyalizm aşamasına ilerleyeceğini teyit ettiler. Birleşik HKP (Maoist) örgütümüz bu politik-askeri çizgiyi uygulamaktadır.
Marksistler, revizyonistler, neo-revizyonistler, burjuva aydınları ve STK’lar arasında ülkemizin kapitalist bir toplum mu yoksa yarı-sömürge, yarı-feodal bir toplum mu olduğuna dair geniş çaplı tartışmaların yaşandığı bir ortamda, partimizin 2011 yılından bu yana çeşitli eyaletlerde yürüttüğü Üretim İlişkileri çalışmalarının raporlarını analiz ve sentez eden MK, Aralık 2020’deki Altıncı Toplantısı sonrasında ‘Üretim İlişkilerindeki Değişimler-Siyasi Programımız’ konulu ayrıntılı bir belge yayınladı. Belge, ülkemizin henüz yarı-sömürge, yarı-feodal bir toplum olduğunu ileri sürüyordu. Bununla birlikte, emperyalistler, komprador bürokratik kapitalistler ve toprak ağaları lehine önemli çarpık kapitalist değişimler olduğu da belirtiliyordu. Siyasi programımızı buna uygun taktikler benimseyecek şekilde kabul ettik. Belgeyi görmüş olmalısınız.

1947’den bu yana geçen 75 yıl boyunca, emperyalistlerin ve sömürücü egemen sınıfların çıkarlarına göre çeşitli tarım, sanayi, hizmet sektörü politikaları, sahte reformlar, Beş Yıllık Planlar, yeşil devrim ve benzeri şeyler uygulandı. Daha sonra LPG politikaları (Liberalleşme, Özelleştirme, Küreselleşme kastediliyor -ÇN) uygulamaya konuldu. Yatırımsızlaştırma, sanayisizleştirme ve deregülasyon uygulanmaya başlandı. Yatırımsızlaştırma adı altında kamu sektörü işletmeleri emperyalistlere ve komprador kapitalistlere çok ucuz fiyatlarla devredildi. Böylece örgütsüz sektör ve özel sektör ana eğilim haline geldi. Emek sömürüsü daha da yoğunlaştı. Mücadele ile elde edilen haklar ayaklar altına alındı. Yevmiyeli sözleşme yöntemleri işçiler için temel biçim haline geldi. Süregelen yarı-sömürgecilik ilişkileri bu zorlukların ve sefaletin nedenidir.
1960’ların ikinci yarısında uygulanmaya başlanan yeşil devrim stratejisi aslında ABD’li Çok Uluslu Şirketlerin programıydı. Yeşil devrim Pencap, Haryana ve Batı Uttar Pradeş’in diğer bölgelerinde ve daha sonra ülkenin üçte birinde gıda eksikliğini gidermek adına, Naxalbari, Srikakulam’a kadar yayılan silahlı köylü isyanlarına alternatif olması amacıyla uygulandı, Mushahari, Lakhimpur-Kheri, Debra-Gopivallabhapur, Bheerbhum, Kanksa, Budbud ve 10 eyaletin çeşitli bölgelerinde kırsal kesimde tarım makineleri, kimyasal gübreler, böcek ilaçları ve Çok Uluslu Şirketlerin HYV tohumları (daha yüksek verimli tohumlar, çn.) gibi ürünlere muhtaç bir pazar yaratmak amaçlandı.
Komprador hükümetler, toprak ilişkilerini temelden dönüştürmeden toprak ağalarına ve zengin çiftçilere ağır sübvansiyonlar, ucuz krediler ve barajlar aracılığıyla sulama sağlamış, yarı feodal kırsal ekonomide çarpık kapitalist ilişkiler geliştirmiştir. ‘Yeşil Devrim’ sadece emperyalist Çok Uluslu Şirketlere, komprador kapitalistlere, toprak ağalarına ve zengin köylülüğün bir bölümüne fayda sağladı. Yoksul ve orta sınıf çiftçileri ve toprağı harap etti. Çiftçiler toprağı büyük ölçüde terk etti. Verimliliğin artması, ürün oranlarının düşmesi, zenginler ve yoksullar arasındaki eşitsizliğin artması, işsizliğin artması, bölgeler arasındaki eşitsizliğin artması, çevre kirliliğinin artması, toprak verimliliğinin azalması, ürünlerin tarım ilaçlarının da yardımcı olmadığı ciddi hastalıklara karşı savunmasız kalması ‘yeşil devrimin’ olumsuz sonuçlarından bazılarıdır. Son olarak bu tarım ilaçları çiftçilerin intiharlarına neden olmuştur.

LPG politikalarının uygulanmasından önce, Sovyet Sosyal emperyalizmi 1960’ların sonundan itibaren yardım adı altında Hindistan’ın kamu sektörü ekonomisi üzerinde hegemonya kurdu. Bu durum 1980’lerden itibaren kademeli olarak azaldı. 1970’lerde kamu sektörünün büyümesiyle birlikte komprador bürokratik burjuva sınıfı da bundan faydalanarak büyüdü.
Emperyalistlerin çıkarlarını ve bunun bir parçası olarak Hint komprador egemen sınıflarının çıkarlarını yerine getirmek için, 1985’ten 1991’e kadar ilk aşamada Liberalleşme, Özelleştirme ve Küreselleşme politikaları uygulandı. İkinci aşama ise 1991’den beri devam etmektedir.
Bu dönemde yarı-feodalizmde meydana gelen önemli değişiklikler nedeniyle, daha önceki feodal hegemonya biçimlerinin yerine hükümet ve hükümet dışı ‘parti-kooperatif birliği-panchayat-polis’ sistemlerinin geniş bir kolektif işbirliği yeni biçimi ortaya çıkmıştır. Kooperatif bankası, bürokratik kapitalizm ile yarı-feodalizmin işbirliğinin önemli bir yapısal biçimidir. Bu kooperatif bankalarının kooperatif sermayesi, emperyalistlerin, komprador bürokratik kapitalistlerin ve yerel yarı-feodal unsurların yatırım fazlasının birleşimidir. Bunlar aracılığıyla devlet mülkleri/fonları temelinde yeni bir yerel hegemonya ve sömürü sistemi ortaya çıktı.
NABARD’ın (Ulusal Tarım ve Kırsal Kalkınma Bankası, çn.) 2017 yılı istatistiklerine göre kırsal kesimde toprak ağalarının sayısı yüzde 5,76’dır. Her ne kadar toprak ağalarının sayısı ve büyük toprak sahipliğinin kapsamı azalmış olsa da ekonomik, sosyal ve siyasi sektörlerde feodal hegemonya devam etmektedir. Bu özde değil biçimde bir değişimdir. Küreselleşme dönemindeki bir diğer önemli gelişme de çiftçilerin ve aşiretlerin yüz binlerce dönümlük ekilebilir orman arazilerinin satın alınmasıdır. ÇUŞ’lar, komprador bürokratik büyük burjuvazi, STK’lar, dini örgütler, borsa simsarları ve çeşitli mafyalar devlet arazilerine ve çiftçilerin ekilebilir arazilerine el koymaktadır. Çiftçilerin toprakları ve orman arazileri tarım dışı projelere tahsis ediliyor. 1951-2010 yılları arasında altı buçuk milyon insanı yerinden eden sömürücü komprador hükümetler tarafından yaklaşık dört milyon dönüm arazi zorla satın alınmıştır. Tazminat ve rehabilitasyon nominal düzeydedir. Yerinden edilenler sorunu arazi sorununda ana faktör haline gelmiştir.
Öte yandan, Hindistan pazarı tarımsal ithalata geniş ölçüde açılmıştır. Tarım sektörüne yapılan yatırımlar daha da kötü bir seviyeye ulaştı. Gıda güvenliği politikası tasfiye edildi. Kamu dağıtım sistemi zayıflatıldı. Kamu sektörü satın alma politikası özelleştirilmiştir. Asgari Destekleme Fiyatı, ürün üretimi için yapılan harcamaların en az iki katı değildir. Emperyalist ülkelerde yüksek sübvansiyonlarla fazla ve ucuz üretilen tarım ürünleri iç pazara akıtılmaktadır. Tüm bu ve diğer faktörler nedeniyle tarım sektörü ciddi bir krize girmiştir. Tek kelimeyle, küreselleşme nedeniyle zenginler ve yoksullar arasındaki eşitsizlikler en üst düzeye çıkmıştır.
Komprador egemenlerin 1947’de iktidarı devretmelerinden bu yana uyguladıkları politikalar ve 1991’den bu yana uygulanan küreselleşme politikaları sonucunda, son elli yıldır partimiz önderliğinde gerçekleşen anti-feodal sınıf mücadeleleri ve anti-emperyalist, hükümet karşıtı hareketler sonucunda, Partimiz önderliğinde devrimci hareketin sürdüğü çeşitli eyaletlerde/bölgelerde önemli değişiklikler yaşanmaktadır. Üretimde çarpık kapitalist ilişkiler yaygınlaşıyor. Eski toprak ağaları mülklerini ve yatırımlarını şehir bölgelerine kaydırdı. Devrimci Köylü Komiteleri/Ryot Coolie Sangams, Devrimci Halk Komiteleri (RPC) inşa edilip sağlamlaştırıldı ve sınıf mücadelesi yayılıyor. Bu durum köylerin sınıfsal bileşiminde önemli değişikliklere yol açmıştır. Tarım dışı kırsal hiyerarşiler kuruldu ve toprak esas olarak onların elinde toplandı. Yeni sömürü yöntemleri ortaya çıktı. Tüm bunlara bağlı olarak yarı-feodal ilişkiler görece zayıfladı. Devrimci hareketin güçlü bir şekilde gerçekleştiği aşiret bölgelerinde orman arazilerine ve aşiret dışı toprak ağalarının ve kötü eşrafın ihtiyaç fazlası topraklarına el konuldu. Hükümetin, orman ve gelir dairelerinin, tefecilerin ve pazar tüccarlarının sömürü ve baskısına son verildi. Ücretli işçi sistemi büyük ölçüde azaltıldı. Emperyalistlere, kamu-özel yatırımlarına, devlete ve onun kompradorlarına karşı mücadeleler yükseliyor.
Bu değişiklikleri gözlemlediğimizde, bu değişikliklerin olağan siyasi çizgimizi ve bu siyasi çizgiyi başarıya ulaştırmak için izlenen Uzun Süreli Halk Savaşı yolunu temelden etkileyemeyeceğini, partimizin özellikle yeni sömürgecilik döneminde tüm dünyada emperyalizm çağında yaşanan değişimleri ve ülkemizde Naxalbari’nin büyük devrimci hamlesine kadar yaşanan toplumsal değişimleri temel alarak benimsediği, Birlik Kongresi-Dokuzuncu Kongre’de zenginleştirilen belgeyi (doğruladığı, çn.) ve dahası yolumuzun uygulanmasını daha da zorlaştıracağını açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle, politik-askeri çizgimizi ülkede meydana gelen toplumsal değişimlere göre yaratıcı bir şekilde uygulamamız, toplumsal devrim deneyimlerinden dersler çıkarmamız ve politik-askeri taktiklerimizin görevlerini bu değişimlere göre yerine getirecek şekilde stratejik planlarımızı benimsememiz gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu değişimlere göre tüm dost sınıfları birleştirerek ve ortak düşmanları tecrit ederek düşman sınıfları yenmek mümkündür.
Bu amaçla Hindistan’da Ulusal demokratik devrimin henüz tamamlanmamış görevlerini yerine getirerek Sosyalizm-Komünizmi kurma hedefiyle Yeni Demokratik toplumu kurmak için ülkedeki çağdışı yarı-sömürge, yarı-feodal sistemi yıkarak Hint halkını baskı altında tutan emperyalizm, komprador bürokratik burjuva ve feodal sınıfların sömürü, baskı ve zulmü gibi üç dağı yok etmeliyiz. Bunun tek yolu, toprağın çiftçiye verilmesi temelinde Tarım Devrimi ekseninde Yeni Demokratik Devrimdir. Hindistan emperyalizmin, feodalizmin ve bürokratik komprador büyük sermayenin sömürüsünden ancak bu devrimle kurtulabilir.
Hindistan’daki devrimci savaşın belirgin karakteristik özelliklerine bağlı olarak, askeri strateji Uzun Süreli Halk Savaşı olacaktır. Bu, Mao Yoldaş’ın dediği gibi, düşmanın nispeten zayıf olduğu kırsal alanda devrimci üs bölgeleri kurmak ve düşman kuvvetleri için kale olan şehirleri kademeli olarak kuşatmak ve ardından ele geçirmek anlamına gelir.
‘Toprak işleyenin’ temelinde toprak ağalarının topraklarına tazminatsız el koymak ve toprak ağalarının topraklarını tarım emekçilerine, yoksul çiftçilere ve alt orta sınıf çiftçilere dağıtmak; emperyalist ÇUŞ’ların, kapitalist toprak ağalarının, komprador bürokratik kapitalistlerin ve devlet kurumlarının tarımsal mülklerini ve plantasyonlarını işgal etmek; devrimci halk hükümetlerince kamulaştırmak gibi ulusal kurtuluş ve demokratik devrimci görevleri yerine getirebiliriz; ‘Tarıma dayalı ve sanayiyi önde tutan’, ‘iki ayak üzerinde yürüyen’ seri politikalar temelinde ülkeyi sanayileştirmek; kooperatif tarım hareketini ve tarımsal kooperatif birliklerini teşvik etmek ve geliştirmek; emperyalist işletmeleri, şirketleri, komprador bürokratik burjuva şirketleri ve devlet arazilerini kamulaştırmak; mülklerine ve bankalarına el koymak, iç ve dış kredileri ve eşitsiz anlaşmaları iptal etmek ve işsizliği yalnızca Yeni Demokratik Devrim yoluyla ortadan kaldırmak mümkündür.
S – Uluslararası Komünist Hareketin karşı karşıya olduğu en önemli sorunlardan biri revizyonizm sorunudur. Revizyonizmin pek çok biçimi vardır: Troçkizm, Kruşçevizm, Parlamentarizm ve Dengizm bunlardan sadece birkaçı. Hindistan’da revizyonizm ne kadar büyük bir sorun, hangi partileri revizyonist olarak değerlendiriyorsunuz ve HKP (Maoist) Hindistan’da revizyonizmle nasıl mücadele ediyor?
C – Evet. Sizin de söylediğiniz gibi revizyonizm Uluslararası Komünist Hareketin karşı karşıya olduğu büyük bir sorundur. Marksizm proletaryanın teorik silahı olarak ortaya çıktığından beri, Marksizm adına çeşitli biçimlerde ortaya çıkmıştır. Halen de ortaya çıkmaktadır ve gelecekte de çıkacaktır. Revizyonizm tehlikesi Dünya Sosyalist Devrimi başarıya ulaşıncaya ve Komünizm kuruluncaya kadar devam edecektir. Hangi biçimde ortaya çıkarsa çıksın, teorik kökenleri burjuva/küçük burjuva ideolojisinde yatmaktadır. Revizyonistlerin çıkarları proletaryanın ve emekçilerin çıkarlarına zarar verir ve burjuvazinin çıkarlarına yardımcı olur. Dolayısıyla revizyonist pratik, kapitalist-gelişme karşıtı sınıfları yok etmeye ve silahlı devrime hazırlanmaya ya da önderlik etmeye değil, mevcut toplumun varlığına ve statükosuna yardımcı olur. Bunlar devrim sırasında ve sonrasında proletarya ile burjuvazi arasında var olduğu sürece, proletarya partisinde de çeşitli biçimlerde bir çatışma olarak tezahür eder. Parti saflarını siyasi olarak aydınlatmalı ve halkın siyasi bilincini geliştirmeliyiz ki toplum için komünistlere ihtiyaç duyulduğu sürece revizyonizm tehlikesi çeşitli biçimlerde var olacaktır. Revizyonizme karşı mücadele eden partiyi birleştirmeli ve güçlendirmeliyiz. Sosyalist demokrasiyi, siyasi iktidarın ele geçirildiği ülke/ülkelerde proletarya diktatörlüğü altında uygun çizgi ve politikalarla büyük bir güce dönüştürmek için çeşitli kültürel devrimler gerçekleştirmeliyiz.
Marx-Engels, Marksizmin proleter devrimci teorisini formüle ettiler. O zamandan bu yana bir yandan burjuva teorileri Marksizm’e saldırırken, diğer yandan tarihte Marksist olduğunu iddia edip onu çeşitli biçimlerde çarpıtan ve özüne karşı çıkan pek çok kişi oldu.
Marksizm, 19. yüzyılın son on yılının sonuna gelindiğinde, Uluslararası Komünist Hareket içindeki tüm burjuva, küçük burjuva oportünist akımları yenilgiye uğratmış ve uluslararası proletaryanın bilimsel teorisi olarak istikrarlı bir yer edinmiştir. Marx-Engels yaklaşık yarım yüzyıl boyunca bu akımlara karşı çetin bir mücadele vermiş ve onları yenilgiye uğratmıştır.
Kapitalizmin tekelci kapitalizme-emperyalizme dönüşmesinden sonra, Marksizmin temel ilkelerinin Rus devriminin ve dünya proleter devriminin somut pratiğine yaratıcı bir şekilde uygulanması sürecinde, teorik bir hale getirilmesi sürecinde, Bernstein, Narodnikler, Ekonomistler, Menşevikler, legal Marksistler, tasfiyeciler, Kautsky, Troçki gibi çeşitli revizyonistlere ve Plehanov gibi dogmatik Marksistlere karşı siyasi mücadele veren Lenin, Marksizmin proleter bilimini korudu, zenginleştirdi ve yeni ve daha yüksek bir aşamaya taşıdı.
Böylece Marksizm-Leninizm olarak gelişti. Lenin revizyonistleri proleter hareketin saflarında gizlenmiş emperyalizmin temsilcileri olarak görüyordu. Onları eleştirdi ve onlara karşı mücadele etti.
Stalin Yoldaş, Sovyet Komünist Partisi içinde gizlenmiş Troçkistlere, Zinovinistlere, Buharinistlere, burjuva ajanlarına ve çeşitli oportünizm türlerine karşı mücadele ederek Marksizm-Leninizmi korudu ve geliştirdi.
Mao Yoldaş önderliğindeki Çin Komünist Partisi, Çin Devrimi sürecinde sol, sağ ve oportünist eğilimlere karşı on iç mücadele verdi ve onları yenilgiye uğrattı. Yeni Demokratik Devrimi gerçekleştirdi ve Sosyalizmi inşa etti. Böylece Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki yarı-sömürge, yarı-feodal sistemlerin değişmesi ve bu ülkelerde Yeni Demokratik Devrimler ve Sosyalist Devrimler için bir yol gösterdi. Uzun Süreli Halk Savaşı yolunu geliştirdi. Süreç içinde uluslararası revizyonizme karşı uluslararası planda verilen mücadelenin bir parçası olarak emperyalizmin temsilcisi Tito ve Togliatti, Thorez gibi revizyonistlere karşı savaştı ve Marksizm-Leninizmi koruyup geliştirdi.
Mao Yoldaş’ın önderliğindeki Büyük Tartışma (Türkçede yayınlanan Polemik kastediliyor. çn.) aracılığıyla Kruşçev’in modern revizyonizmine karşı uluslararası teorik mücadeleye öncülük etti. Büyük Tartışma, revizyonizme karşı mücadele eden gerçek proleter devrimci güçlerin tüm dünyada Marksist-Leninist ilkeler temelinde yeni Marksist-Leninist partiler kurmasına yardımcı oldu ve ilerleme yolunu kolaylaştırdı. Bu dönemde Mao Yoldaş, koyu revizyonist Li Shao-chi’nin önderliğinde kapitalist yolun modern revizyonistlerinin ana merkezine karşı iki çizgi mücadelesi yürüttü. Büyük Proleter Kültür Devrimi, modern revizyonizme karşı ÇKP’de Mao Yoldaş’ın önderliğinde ele alındı.
BPKD, uluslararası düzlemde çeşitli Komünist Partilerde revizyonizme karşı teorik, siyasi mücadelenin duyarlı hale getirilmesinde bir katalizör görevi gördü. BPKD’de Mao ile birlikte ön saflarda yer alan Lin Piao, Mao Düşüncesi perdesi altında sol jargonla konuşarak revizyonist çizgiyi kısa sürede öne çıkardı ve haince iktidarı ele geçirmeye çalıştı. Bir komplocu olduğunu kanıtladı. Mao Yoldaş’ın ölümünden sonra, Hua-Deng modern revizyonist kliği karşı devrimci bir komploya öncülük etti, iktidarı ele geçirdi ve Sosyalizm yerine Çin kapitalizmini ve Sosyalist devlet yerine bürokratik kapitalizmi restore etti. Rusya’dan sonra Çin’de de revizyonizm hegemonya kazanmış, dünyanın birçok ülkesinin Komünist Partileri sağ oportünist partilere ve revizyonist partilere dönüşmüştür. Birkaç ülkenin devrimci hareketleri de sona erdi.
Deng’in modern revizyonist çizgisi ülkemizdeki devrimci komünist harekete de büyük zarar verdi. Özellikle Vinod Misra liderliğindeki HKP (ML) Liberation (Kurtuluş. çn.) Dengistleşti ve revizyonist bir partiye dönüştü. DV grubu (daha önceki UCCRI ML’deki gruplardan biri) Dengist revizyonist bir ayrılıkçı gruptur.
Partimiz ve dünyanın çeşitli Maoist partileri ve güçleri BPKD’nin tarihi derslerini ele aldılar ve Deng’in modern revizyonizmini Marksizm-Leninizm-Maoizm’in en güçlü silahıyla mahkum ettiler. Bu partiler aynı zamanda Maoizm örtüsü altındaki revizyonizm ve revizyonizmin tüm tonları da dahil olmak üzere Deng’in etkisiyle ortaya çıkan çeşitli revizyonist biçimlerine karşı mücadele etmektedir. Birleşik HKP (Maoist)’in iki devrimci akımından biri olan HKP (ML) Halk Savaşı, bir süre üç dünya teorisiyle ilgili olarak ikinci dünya hakkında yanlış yorum yaptı. Neyse ki kısa süre sonra hatasını düzeltti.
Daha sonra Nepal Komünist Partisi (Maoist), Prachanda-Bhattarai hain kliğinin önderliğinde ‘Prachanda yolunu’ ortaya çıkardı. Bob Avakian liderliğindeki ABD Devrimci Komünist Partisi bir başka modern revizyonist teori olan Avakianizmi ortaya attı. Partimiz de dahil olmak üzere birçok Maoist parti ve güç bu iki eğilime karşı çıkmış ve teorik olarak teşhir etmiştir.
Çin revizyonizmi olan Çin Sosyal-emperyalizmini ve sahte ‘Çin özelliklerine sahip Sosyalizm’ sloganıyla ortaya çıkan sahte Sosyalizmi özellikle teşhir etmemiz gerekiyor. Vietnam, Küba ve Kuzey Kore’de komünist partiler adına iktidarda bulunan modern revizyonist partiler ile ülkelerinde ve uluslararası alanda proleter enternasyonal bayrağını yükseklerde tutmayan, Sosyalizmi uygulamayan, Dünya Sosyalist Devriminin başarısı için çaba göstermeyen modern revizyonist partiler gerçek Komünist partiler olamazlar. Oportünist partiler olarak kapitalist sistemlerin devamına yardımcı olurlar. Bu partilerin oportünizmini teşhir etmeliyiz. Böylece dünya halklarının devrimci bilincini ve uyanıklığını geliştirmeliyiz. Parti programımız proleter enternasyonalizmi ve ülkeler arasındaki ilişkiler konusunda doğru Marksist pozisyonu ilan etti.
Ülkemize gelecek olursak, partimiz revizyonizme ve neo-revizyonizme karşı teorik, politik mücadelenin tam ortasından kuruldu. Daha sonra parti içinde ve dışında ortaya çıkan sağ oportünist, sol maceracı ve birçok türden oportünizm ve revizyonizme karşı koymuş, parti içinde ve dışında bu akımlara karşı mücadele etmiş ve bugünkü duruma ulaşmıştır.
Büyük Marksist öğretmen Lenin’in önderliğinde 1917 yılında Rusya’da gerçekleşen Büyük Ekim Devrimi’nin başarısından sonra Marksist-Leninist teori ülkemizde de popüler hale gelmiştir. Hindistan Komünist Partisi (HKP) 1925 yılında teori-devrimin etkisi altında ve proletaryanın İngiliz emperyalizmine karşı verdiği kahramanca militan sınıf mücadelelerinin bir sonucu olarak kuruldu. Çok sayıda fırsat olmasına rağmen, parti liderliğinin o dönemde izlediği yanlış çizgi nedeniyle, ulusal kurtuluş-demokratik hareketinde öncü rol oynayamadı. Komünist parti her zaman Gandici, burjuva, feodal liderliğin gerçek sınıf doğasını tanımayı reddetti. Bu nedenle gerçek devrim yolunu benimsemekte, devrimci inisiyatif taşımakta ve liderlikle mücadele etmekte başarısız oldu. Bu nedenle komprador burjuva sınıfını yanlış bir şekilde ulusal burjuva sınıfı olarak anladı, Gandhian liderliğin kuyruğuna takıldı ve Marksizm-Leninizmin evrensel gerçeğini Hindistan Devriminin somut pratiğiyle birleştirmek için gerçek strateji-taktikleri benimsemekte isteksiz davrandı. Liderlik Hint toplumundaki sınıfları analiz ederken ciddi hatalar yaptı. Kahraman geniş kitlelerle, özellikle de köylülükle özdeşleşme konusunda ciddi bir başarısızlığa uğradı. Mao Zedung yoldaşın ve ÇKP’nin önderliğinde başarıyla ilerleyen Çin Devrimi’nden öğrenmeyi ve onun benimsediği Halk Savaşı yolunu ve büyük deneyimlerini ülkemizin somut koşullarına yaratıcı bir şekilde uygulamayı reddetmiş, ulusal kurtuluş hareketinde siyasi iktidarın ele geçirilmesi için silahlı mücadele yolunu benimsememiştir. Zamanla Hindistan’daki nesnel devrimci durum çok elverişli hale geldi. Ancak Komünist Parti’nin sağ oportünist liderliği, silahlı ulusal kurtuluş ve demokrasi için Halk Savaşının doğru yolunu benimseme konusunda her zaman isteksizdi. Aslında Komünist Parti liderliği, halkın anti-emperyalist militan hareketini saptırmak için burjuva sınıfına yardım etmiştir. Kongre ile oportünist bir ittifaka girmiş, Birleşik Cephe’de bağımsız olmamış, birlik yoluyla her şeyin mümkün olduğunu düşünmüş ve devrimci halkı Gandi önderliğine kuyruk olarak almıştır. Dahası, Komünist Parti liderliği büyük Telangana köylülerinin silahlı mücadelesine ihanet etti ve parlamentoyu kullanmak gibi aldatıcı bir isim altında parlamentarizm ve revizyonizm batağına saplandı.
Aslında nesnel koşullar Tarım Devrimini ilerletmek için eşi görülmemiş derecede elverişliydi ve Mao Yoldaş’ın gösterdiği büyük Halk Savaşı ve Çin devriminin başarısı yoluna sahipti. Ama onlar başka türlü davrandılar. Bununla birlikte, komünist partinin kahraman safları mücadele eden halkla el ele verdi ve birçok devrimci mücadeleye önderlik etti. Binlerce yoldaş, Dünya Sosyalist Devriminin bir parçası olarak Hindistan’da Yeni Demokratik Devrimi gerçekleştirme gibi büyük bir davayı başarmak için değerli yaşamlarını ortaya koydu.
Hindistan’daki devrimci safları temsil eden gerçek devrimci güçler, HKP’ne önderlik eden liderliğin yanlış oportünist, revizyonist çizgilerine, arkadan hançerlemelerine ve daha sonra modern revizyonist HKP (Marksist)’e karşı mücadele etti. 1950’lerin sonunda ve 60’larda bu mücadele tamamen yeni boyutlar kazandı. Kruşçev liderliğindeki Sovyet modern revizyonizmine karşı Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki ÇKP’nin öncülüğünde başlatılan Büyük Tartışma bu yeni başlangıcın sembolü oldu. Tıpkı Büyük Tartışma’nın yoğunlaşarak dünyayı sarsan BPKD’ne yol açması gibi, modern revizyonist HKP (M) liderliğine karşı mücadele de daha da yoğunlaşarak partiden kopulması durumuna ulaştı. BPKD’nin başlangıcı bu süreç için bir kilometre taşı oldu. Bu sürecin doğrudan etkisiyle, başlangıçta HKP revizyonizmine ve daha sonra HKP (M) liderliğinin modern revizyonizmine karşı mücadeleyi temsil eden güçler, Marksizm-Leninizm-Mao Düşüncesini (şimdi Maoizm) teorik olarak ve daha da önemlisi devrimci pratiklerinde desteklediler ve içselleştirdiler. Böylece CM Yoldaş, KC Yoldaş ve birinci dereceden Maoist güçlerin büyük liderleri, HKP (M) 7. Kongresinin programını revizyonizm olarak mahkum etmek için ön plana çıktılar. Yoldaş Charu Mazumdar’ın önderliğinde 1967 Mayıs’ında gerçekleşen büyük Naxalbari İsyanı ‘Hindistan’da Bahar Gök Gürültüsü’ için bir açılış oldu.
O zamandan beri ülkemizdeki Komünist hareketin tarihi yeni bir niteliksel dönemece girdi. Sadece revizyonizmi büyük ölçüde teşhir etmekle ve ondan kalıcı olarak ayrılmakla kalmadı, aynı zamanda ilk kez, Mao Yoldaş’ın ortaya koyduğu ve MLM’nin yolu olan Halk Savaşı aracılığıyla siyasi iktidarın ele geçirilmesinin parlak yolunun bilinçli bir şekilde uygulanmasının sembolü oldu.
Böylece Marksizm-Leninizm-Maoizm, revizyonistler ile Hindistan’ın gerçek devrimcileri arasında teorik bir siyasi sınır çizgisi olarak ortaya çıktı. Naxalbari, ülkenin yaklaşık on eyaletinde çeşitli düzeylerde silahlı köylü mücadelelerine ilham verdi. Bu süreçte gerçek devrimciler 1969 yılında iki ana devrimci akım olarak örgütlendiler: HKP (Marksist-Leninist) ve Maoist Komünist Merkez (MKM). HKP (ML)’nin 8. Kongresi 1970 yılında gerçekleştirildi. Ancak Kongre’nin devrimci bozguncusu Satyanarayana Singh’in 1971’de sağ oportünist çizgisiyle Charu Mazumdar yoldaşa saldırmasından ve partiyi bölmesinden kısa bir süre sonra, partinin o dönemde izlediği sol taktikler, içerideki sağ ve sol yabancı eğilimler ve düşmanın ülkenin dört bir yanındaki acımasız saldırıları nedeniyle hareket geçici olarak geriledi. Batı Bengal polisi 28 Temmuz 1972’de CM yoldaşı tutukladı ve gözaltında öldürdü. HKP (ML) Merkez Komitesi ve çeşitli Eyalet Komitelerindeki liderlerin çoğu ve parti safları ya şehit oldu ya tutuklandı ya da dağıldı. Parti bir merkezden yoksun olduğu için örgütsel olarak çok zayıfladı. Teorik bir karışıklık vardı. HKP (ML) birkaç kez bölündü. Birçok parti/grup kuruldu. Merkezi düzeydeki liderler ve tutuklanmadan ayrılan ilgili eyalet liderleri kendi anlayışlarına göre teori ve politika ile çalıştılar. Bu süre zarfında birçok güçlü sağ ve sol maceracılık eğilimi ortaya çıktı. Daha sonraki dönemde bir yandan gerçek komünist devrimcilerin birlik girişimleri olurken, diğer yandan yeniden bölünmeler ve yeni grupların oluşumu yaşandı.
Hareket geçici olarak gerilese de devrimci hareket giderek güç kazandı ve daha önceki deneyimlerden dersler çıkararak ve HKP (ML) ve MKM önderliğinde muazzam fedakarlıklar yaparak düşman baskısına cesaretle göğüs gererek çeşitli iniş ve çıkışlar arasında ilerledi. Her iki Maoist devrimci akım da ülkenin dört bir yanında devrimci iç ve dış oportünizmin çeşitli türlerine karşı doğru devrim yolunu temel alarak kararlı bir mücadele yürütmüş ve Hindistan Komünist hareketinin tüm devrimci yönlerinin mirasını sürdürmüştür.
Öte yandan iki ana devrimci akım, ayrı partiler/gruplar, seksiyonlar ve bireyler olarak çalışan gerçek devrimcileri birleştirmiş ve nihayetinde 21 Eylül 2004 tarihinde Hindistan proleter öncüsünün tek bir merkezi olarak HKP (Maoist)’te birleşmiştir. Bu, Hint Devrimi tarihinde son derece büyük bir önem kazanmıştır. HKP (ML) Naxalbari’nin 1 Mayıs 2014’te HKP (Maoist) ile birleşmesiyle, Hindistan’ın çeşitli devrimcilerinin devrimci parti ve gruplar olarak birliği tamamlanmıştır.
Şimdi size mevcut koşullarda Partimizin Hindistan’daki çeşitli sol partilere karşı tutumunu anlatmama izin verin.
Bugün partinin temel teorik görevi post-modern eğilimlerle, özellikle de revizyonist eğilimlerle teorik olarak yüzleşmek ve onları yenilgiye uğratmaktır. Partimiz revizyonizme karşı teorik ve politik olarak mücadele etmezse, ülkede YDD’yi başarmak imkansız olacaktır. Çeşitli revizyonistler ileri kesimleri devrim yolundan saptırmaya çalışmaktadır. Post-modernist revizyonist ideolojileriyle devrimci insanları parlamenter, yasal ve barışçıl yollara yönlendirmeye çalışıyorlar.
HKP ve HKP (M)’nin “sol ittifakı” Kerala ve Batı Bengal’de iktidardayken, merkezdeki ve onların desteğiyle hükümeti kuran eyaletlerdeki egemen sınıf partileri, emperyalistlerce dikte edilmiş, komprador yanlısı egemen sınıf politikaları izlediler. Özellikle HKP (M) Batı Bengal’de iktidardayken, TATA, Birla, Ambani, Jindal ve ülkenin diğer komprador bürokratik kapitalistleri ve Salem gibi ÇUŞ’lar çiftçilerin topraklarını zorla satın alarak çok ucuz fiyatlara verdiler. Bu sosyal faşistler, halkın mücadelelerine karşı polis ve para-militer güçleri konuşlandırdı ve şiddetli baskı uyguladı. Pusular ve katliamlar yaptılar. Cinayetler, zulümler, yağmalar, ev yakmalar, tutuklamalar, işkenceler ve yolsuzluklar normaldi. Şu anda iktidarda olduğu Kerala’da da hükümet emperyalizm yanlısı politikalar uygulamakta ve doğal kaynakları yok pahasına devretmektedir. Kendi politikalarına karşı çıkan partimizi, halkımızı ve işçilerimizi demir ökçe altında ezmektedir. Halk karşıtı baskıcı politikalarıyla emperyalizme hizmette BJP ve Kongre’den geri kalmadıklarını kanıtlıyorlar.
Halen HKP ve KPM ile egemen sınıf (bölgesel egemen sınıf dahil) partileri Hindistan örgütlü işçi sınıfının geniş kesimleri üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Özellikle kamu sektörü endüstrileri, bankalar, sigorta şirketleri, kömür ve demir madenleri ve benzeri sektörlerdeki işçi ve çalışan örgütlerinin çoğunluğu bu partilerin liderliği ya da etkisi altındadır. Hindistan’da militan bir işçi sınıfı hareketi inşa etmenin önünde engel teşkil etmektedirler. Bu iki partinin sendikaları yılda bir ya da iki kez genel grev çağrısı yapmakla yetinmektedir.
Uluslararası Finans Kapital’in saldırısının her geçen gün yoğunlaştığı, merkezi ve eyalet hükümetlerinin işçilerin on yıllardır mücadele ederek elde ettikleri hakları ayaklar altına aldığı günümüz koşullarında, güçlü bir işçi hareketi inşa etmek için koşullar elverişlidir. Ancak iki parti bunun önünde engel teşkil ediyor. Zaman zaman kamu sektörü işletmelerinin özelleştirilmesi, perakende sektöründe Doğrudan Yabancı Yatırım, işçilerin işten çıkarılması ve yevmiyeli-taşeron işçilik sistemi hakkında mırıldansalar da pratikte bu politikaları destekleyen temsilciler olarak hareket etmektedirler. Partimiz onların sınıf işbirlikçisi politikalarını ifşa etmektedir. Kentli-işçi sınıfı sektörlerindeki zayıflığımız Halk Savaşının gelişimini sınırlamaktadır. Partimizin güçlü bir devrimci sendikal hareket inşa etme yönünde ilerlemesi gerekmektedir.
Partimizin Merkez Komitesi, tüm sol partileri ve güçleri, sömürücü yöneticilerin ezilen halka uyguladığı devlet baskısına, Brahmanik Hindutva Faşist güçlerinin saldırılarına, yerinden edilme ve benzeri diğer halk sorunlarına karşı birleşik mücadeleye çağırdı. Bazı eyaletlerde Kitle Örgütlerimiz HKP’nin Kitle Örgütleri ile birlikte yer almaktadır.
Şimdi size MLM perdesi altındaki çeşitli oportünist partilerden bahsetmek istiyorum.
HKP (ML) Liberation ve HKP (ML) Red Star MLM perdesi altında sağ oportünist bir yol izlemektedir. Bu partiler silahlı mücadeleyi bırakmış, parlamentarizmi savunmakta ve HKP, KPM ve SUCI gibi burjuva partilerine ve revizyonist partilere yardım etmektedir. HKP (ML) Liberation 1980’lerin başında Deng’in revizyonist yolunu benimsedi ve silahlı devrimi terk etti. Bu partiler, partimizin şiddet yanlısı olduğu yönünde iğrenç, zalimce kötü propaganda yapmaktadır. Bu iki partinin gerçek karakterini halk arasında çok daha fazla teşhir etmemiz gerekiyor.
İşçi sınıfı içinde çalışan bazı Troçkistler Hindistan’ın kapitalist bir ülkeye dönüştüğü, Halk Savaşı’nın modasının geçtiği ve HKP (Maoist)’in terörist bir örgüt olduğu yönünde kötü propaganda yapıyorlar. Hindistan’ın kırsal kesimiyle hiç ilgilenmiyorlar ve işçi sınıfı mücadelelerini militan bir şekilde ele almıyorlar bile. Halk Savaşını ve ona önderlik eden HKP (Maoist)’i suçlamakta ve propagandada egemen sınıflara katılmaktadırlar.
Bunların dışında sağ oportünist çizgiyi izleyen birkaç ML parti daha var. Bütün bu partiler MLM’yi teorik ve siyasi olarak propaganda etmektedir. Çalışma alanlarındaki halkı ekonomik sorunlar ve siyasi sorunlar konusunda yasal yöntemlerle harekete geçirirler. Halk mücadeleleri asla militan değildir. Bu partiler legal örgütlerdir. Devrimci koşulların henüz olgunlaşmadığı, halkın henüz silahlı mücadeleye hazır olmadığı, ülkede devrim dalgasının olmadığı ya da devrim hazırlıkları yaptıkları gibi gerekçeler göstererek kendilerini yasal, kısmi mücadelelerle sınırlarlar ve Halk savaşını süresiz olarak ertelerler. KP Reddy, Satyanarayana Singh liderliğindeki iki ya da üç grubun (Yeni Demokrasi, Janashakti ve diğerleri) bölünmemiş Andhra Pradesh’te silahlı birlikleri var. Her halükarda bu birlikleri sadece müteahhitlerden para toplamak, oy almak ve gruplarının hegemonyasını sürdürmek için kullandılar, silahlı mücadele için değil. Onların anlayışına göre halk savaşı yapmak için askeri oluşumlar kurmak sol maceracılıktır. Neredeyse tüm bu partiler taktikler adına seçim batağına saplandılar. Eski UCCRI-ML fraksiyonlarının güçleri ülkede orada burada görülüyor ama ülkenin hiçbir yerinde sınıf mücadelesi inşa etmiyorlar. Pencap dışında hiçbir yerde mevcut değiller.
Partimiz HKP, KPM ve ayrıca Liberation, Red Star, New Democracy, Janashakti, Lin Piao grubu ve diğer ML gruplarıyla ciddi bir teorik ve siyasi mücadele yürütüyordu. Zaman zaman Yeni Demokrasi, Janashakti ve Liberation gruplarıyla fiziksel çatışmalar bile yaşadık. Daha sonra bu fiziksel çatışmayı karşılıklı tartışma ve zaman zaman da kendi tarafımızdan tek taraflı ateşkes yoluyla aştık. Bu partilerin sağ oportünist çizgisine karşı politik, teorik mücadele veriyoruz ve onların Kitle Örgütleri ve diğer örgütlerle birlikte geniş ezilen halkın, özellikle çiftçilerin, işçilerin, orta sınıfların ekonomik ve politik sorunları, Brahmanik Hindutva Faşist güçlerine karşı, sömürücü hükümetlerin baskısına karşı, yerinden edilmeye karşı ve sivil haklar için geniş Birleşik Cephe’yi oluşturmak için çaba sarf ediyoruz. Bu tür cephelerde birlikte çalışıyoruz. Gelecekte de birlikte çalışmaya hazırız. Hindistan’ın sömürücü egemen sınıflarına, onların halk düşmanı, hain faşist politikalarına karşı, Ulusal Demokratik Devrim ve Birleşik forumların inşası için mücadele etmeye hazır olan tüm güçlerle birlikte çalışmak için daha fazla inisiyatif almalıyız.
Çeşitli sağ ML partilerin alt kademelerinde devrim özlemiyle çalışan ve kendini halka adamış aktivistler olduğunun farkındayız. Ülkedeki Halk Savaşının gelişimine bağlı olarak, gerçek devrim yolunu düşünebilirler. Revizyonist, post-modernist, sağ oportünist ve sol maceracı ideolojilerin zincirlerini kıracaklarını ve gerçek devrimci komünistlerle birleşeceklerini umuyoruz. Onların da bu yönde ilerlemelerini diliyoruz.
Genel olarak, devrimci hareketi ancak çeşitli biçimlerdeki revizyonizme karşı teorik bir mücadele vererek, iflas etmiş liderliğin gerçek doğasını açığa çıkararak ve onu yenerek başarıya doğru ilerletebiliriz. Partimiz ancak Naxalbari Bahar Gök Gürültüsü’nden bugüne kadar parti içinde ve dışında teorik, politik mücadele yoluyla sağ ve sol oportünizmi teşhir ederek ve yenerek gelişti. Partimiz ancak Uluslararası Komünist kamptaki teorik mücadelede doğru bir Marksist duruşla gücünün yettiği kadar çaba göstererek gelgitlerin ortasında ayakta kalabilir ve gelişebilir. Bu nedenle partimizin Program ve Tüzüğü ile Siyasi Kararı revizyonizme karşı mücadelenin önemini açıkça yazmıştır. Sadece pratikte değil, dünya kapitalist sistemini yıkarak Sosyalizm süreciyle Komünizmi kurana kadar teorik alanda bile burjuva sınıfını temsil eden Komünist Parti perdesindeki revizyonistlerden ihanet, darbe ve geçici yenilgilerle karşılaşmış olsak da nihayetinde onları teorik alanda ve tüm alanlarda yenecek ve kesinlikle başarıya ulaşacağız. Sadece partimizde değil, devrimci kampta ve halka da her zaman söylediğimiz şey budur. Uluslararası düzlemde bile söylediğimiz budur.
S – Bazıları, kendilerini “komünist” olarak görenler de dahil olmak üzere, Hindistan’daki halk savaşına karşı yenilgici bir tutum takınıyor ve bazıları zafer umudu olmadığını ilan ediyor. Okurlarımıza Hindistan’daki halk savaşına bakışımızda neden umutlu ve iyimser olmamız gerektiğini ve aksiliklere rağmen Hindistan Komünist Partisi (Maoist) ve HKGO’nun son zamanlarda ne gibi ilerlemeler ve kazanımlar elde ettiğini açıklayabilir misiniz?
C – Evet. Doğru söylüyorsunuz. Kendilerini ‘Komünist’ olarak tanımlayanlar da dahil olmak üzere bazı kişiler Hindistan’daki Halk Savaşına karşı yenilgici bir tutum içindeler. Bazıları da zaferine güvenmiyor. Emperyalizmin ve onun kölesi olan Hindistan’ın yarı-sömürge, yarı-feodal sisteminin çöküşte olduğu ve Hindistan’da Sosyalizmin ve Dünya Sosyalist Devriminin bir parçası olarak devam eden Halk Savaşının filizlendiği şeklindeki temel Marksist anlayıştan yoksundurlar. Bunun nedeni, toplumsal gelişmenin kurallarına yönelik diyalektik tarihsel materyalist perspektiften yoksun olmalarıdır. Toplumsal gelişmenin kurallarını anlamamışlardır. Koşulları metafizik bir şekilde analiz ediyor ve anlıyorlar. Sadece mevcut koşullardaki sorunları, zor koşulları ve devrimci hareketin kayıplarını görüyorlar. Düşmanlarla halk arasındaki mevcut güçler dengesi durumunu kalıcı ve değişmez olarak görürler. Nesnel devrimci durumdan, düşmanın zayıflıklarından, düşman sınıflar arasındaki çelişkilerden ve devrimci güçlerin pratiğinden değerli dersler çıkararak güçlenme fırsatlarını değerlendirmezler. Mevcut emperyalist-devrimci çağın doğasına ve insanların devrimci doğasına güvenmiyorlar. Devrimci güçlerin ve devrimci partinin bilinçli devrimci çabalarıyla, koşullara göre planlı bir şekilde taktikler geliştirerek, darbelerin ve gerilemelerin üstesinden gelerek düşmanla güçler dengesinde süregelen ve gelecekteki değişiklikleri anlamıyorlar ya da anlamayı reddediyorlar. Tarihin gerçek yapıcıları olan halka, MLM’nin (bugünkü Marksizm) son derece ilerici, bilimsel teorisine ve hatta kendilerine güvenmiyorlar. Onlar geniş kitlelerin düşmanlarını ve onların gücünü yenilmez görürler. Bu tür kişiler bozgunculuğu öne çıkarırlar. Yenilgici tutumların sadece ülkemizde ve partimizde değil, dünyanın birçok ülkesinde ve partisinde görüldüğünü açıkça biliyorsunuz.
Halk Savaşı’nın Hindistan’da başarılı olacağına inancımız tamdır. MLM bizim yol gösterici teorimizdir. Bugüne kadar var olan tüm teoriler arasında en ilerici, devrimci, dinamik ve bilimsel teoridir. En ileri sınıfın, proletaryanın teorisidir. En görkemli teoridir. Toplumun ezilen insanlarının elindeki teorik silahtır. Halk Savaşı, ezilen sınıf, kesim ve milliyetleri bu teori ışığında örgütleyerek, onlara önderlik ederek ve sınıf mücadelesi-halk savaşını sürdürerek mutlaka başarıya ulaşacaktır. Tarihin yapıcısının halk olduğuna ve nihai zafere halkın ulaşacağına kesinlikle inanıyoruz. Teorimize, halkımıza ve geleceğimize tam bir güvenle sınıf mücadelesi-halk savaşı veriyoruz. Dostlarımızı ve düşmanlarımızı çok iyi tanıyoruz. Düşmanı stratejik olarak kâğıttan kaplan, taktik olarak gerçek bir kaplan olarak görüyor ve Halk Savaşı veriyoruz.
Marksizm, üretim güçleri ile üretim ilişkileri arasındaki çelişkinin toplumsal değişimin kaynağı olduğunu söyler. Hindistan’ın sosyo-ekonomik sistemi şu anda yarı-sömürge, yarı-feodaldir. Komprador bürokratik kapitalist sınıf ve feodal sınıf emperyalistlerle işbirliği yapmış ve sömürücü egemen sınıflar olarak devam etmektedir. Emperyalistlerin ülkemiz üzerinde dolaylı egemenliği, sömürüsü ve kontrolü vardır. Sömürücü egemen sınıfları temsil eden Hindistan devleti, işçilere, çiftçilere, küçük burjuvalara, ulusal burjuva sınıflarına, Dalitler, kabile halkı, dini azınlıklar, kadınlar, LGBT, Keşmir ve Kuzey Doğu’nun ezilen milliyetleri ve diğerleri gibi özel toplumsal kesimlere sömürü, baskı ve zulüm uygulamaktadır. Bu hükümetlerin siyasi, ekonomik, endüstriyel, tarımsal, hizmet, savunma, kültür ve çevre sektörlerindeki tüm politikaları halk karşıtı ve haincedir. Bunlar birkaç komprador bürokratik kapitalistin, toprak ağasının ve emperyalistin çıkarına hizmet etmektedir. Bu nedenle geniş ezilen kitleler bu sömürücü egemen sınıflara karşı kesinlikle mücadele edecektir ve etmektedir. Bu, Halk Savaşının başarısının temeli, kaynağı ve aynı zamanda garantisidir.
Bizimki ekonomik, sosyal ve kültürel eşitsiz gelişmenin olduğu geniş bir ülke. Nispeten zayıf durumdayız. Düşmanımız ise güçlüdür. Devrimci hareket şu anda stratejik öz savunma aşamasındadır. Aynı zamanda eşitsiz gelişimini sürdürüyor. Henüz tüm alanlara ve bölümlere yayılmamıştır. Düşman, biz güçlenmeden önce bizi ortadan kaldırmak için elinden geleni yapıyor. Düşmanımız sadece eski Hindistan devleti değil. Dünya kapitalist emperyalizmi de onu destekliyor. Dünyanın hiçbir yerinde Sosyalist kampın olmadığı dönemde Rus devriminin karşılaştığı zorluklarla karşı karşıyayız. Bununla birlikte, dünyanın çeşitli ülkelerinde devrimlerin başarısı için mücadele eden Maoist partiler ve güçler var. Onların desteğine sahibiz. Güçlü bir düşmanla savaştığımızda inişler ve çıkışlar yaşarız, ilerler ve geri çekiliriz. Zorlukları üstlenir, ülkenin tüm alanlarına ve bölümlerine yayılır, kitle tabanını genişletir ve cesaretle ve cüretle savaşırız.
Başarıya ulaşacağız. Halk yenilmezdir. Onlar belirleyici faktördür. Eğer ezilen halkı örgütlersek, çoğunluktaki halk az sayıdaki sömürücüyü kesinlikle alaşağı edecektir. Yenilgi-başarı-yenilgi ve nihayetinde başarı olduğu tarihi gerçeğine kesinlikle inanıyoruz. Kapitalist emperyalizm bu dünyada kalıcı değildir. İnsan toplumunun gelişim sürecinde, nihayetinde sömürü ve baskının olmadığı bir toplum, Komünizm kurulacaktır.
Mevcut uluslararası ve yerel koşullar devrimci hareketi ilerletmek için çok elverişlidir. Üç temel çelişki her geçen gün keskinleşmektedir. Ülkedeki dört temel çelişki de yoğunlaşmaktadır. Bunlar devrimler için elverişli nesnel koşullar yaratmaktadır. Son zamanlarda ve özellikle Modi liderliğindeki Hindutva Faşist güçleri merkezde ve çoğunluk eyaletlerinde iktidara geldiklerinden beri, emperyalistlerin ve Hint komprador egemen sınıflarının çıkarlarını karşılayan LPG politikalarını çok agresif bir şekilde uyguluyorlar.
Ülkenin çiftçileri, çiftçi karşıtı, hain üç tarım yasasına karşı Delhi’de bir yıl boyunca uzun süreli, tarihi, militan bir mücadele verdi ve Modi’yi bu Yasaları geçici olarak geri çekmeye zorladı. Bu yasalar, ülkeyi gıda maddeleri için emperyalistlere bağımlı hale getirme komplosunun bir parçası olarak ‘Atmanirbhar’ (“Kendine Güvenen Hindistan Kampanyası”, çn.) adına çıkarılmıştı. Delhi’de CAA’ya (Hindistan Vatandaşlık Yasası, çn.) karşı Shaheenbagh mücadelesinin yanı sıra, Chhattisgarh, Odisha, Andhra Pradesh, Telangana, Jharkhand, Bihar, Kerala, Punjab ve Maharashtra’da polis kamplarına, yollara, yerinden edilmeye, yıkıcı mega projelerin inşasına ve devletin faşist baskısına karşı devam eden halk mücadeleleri, işçiler, öğretmenler, çalışanlar, öğrenciler, işsizler, ezilen toplumsal kesimler ve diğerleri ülkenin dört bir yanında mücadele vermektedir. Bunlar ülkede devrim için elverişli koşulları ortaya koymaktadır.
Merkezi hükümet ve eyalet hükümetleri bu hareketleri faşist yöntemlerle bastırmaya çalışıyor. Özellikle Yeni Hindistan adı altında Brahmanik Hindutva Faşist yeni sömürge Hindistan’ı inşa etmenin bir parçası olarak Modi hükümeti dini azınlıklara, özellikle de Müslümanlara, Dalitlere, kabile halklarına ve demokratlara sürekli saldırılarda bulunuyor. Dini geleneklerine ve yemek alışkanlıklarına yönelik pek çok saldırı gerçekleştirmekte ve eylemlerini meşrulaştırmak için acımasız yasalar çıkarmaya çalışmaktadır. Madde 370 ve Bölüm 35A’yı (370. Madde ve Bölüm 35A: Hindistan Anayasası’nın “Geçici, Geçici ve Özel Hükümler” başlıklı bölümü, çn.) kaldırdı ve Keşmir’in özerkliğini feshetti. Üçlü talakı (Müslümanlarda erkeğin kadına üç kez “boş ol” demesi) iptal eden bir yasa çıkardı, Ayodhya’da Ram Mandir’i (Bir Hint Tapınağı, çn.) inşa etti, sorgulayan sesleri bastırdı, komplo davaları açtı ve hapse attı ve devrimci hareketi en faşist yöntemlerle bastırmak için ‘SAMADHAN’ çok yönlü saldırısını başlattı.
Ancak ezilen geniş halk kitleleri ve demokratlar RSS (Rashtriya Swayamsevak Sangh-“Hindistan Gönüllü Organizasyonu, çn.) ve BJP’nin merkezdeki komplolarını anlıyor ve buna karşı seslerini yükseltiyor ve örgütleniyorlar.
Şimdi Partimizin önderliğinde, Parti, HKGO ve Devrimci halk organlarında devam eden Halk Savaşının durumunu kısaca görelim.
Naxalbari’den sonra hareketimiz kısa sürede geriledi. Umutsuzluk ve hayal kırıklığı vardı. Ancak hareketi gözden geçirdik, hatalardan ve zayıflıklardan dersler çıkardık, üstesinden geldik ve yavaş yavaş ileriye doğru adım attık. 1970’lerin sonundan itibaren iki devrimci akım, HKP (ML) ve MKM, Andhra Pradesh, Bihar ve diğer eyaletlerin küçük bölgelerinde çalışmaya başladı, yavaş yavaş öğrendi ve gelişti. Bu süreçte parti içinde ve dışında sol, sağ ve çeşitli revizyonizm türleriyle karşılaştık. Güçlendik ve tüm alanlara yayıldık. Partinin önderliğinde HKGO’nu, devlet iktidarının organlarını ve Birleşik Cephe’nin çeşitli formlarını oluşturduk. Gerçek devrimcilerin birlik süreci bu dönemde gerçekleşti. Hindistan’ın iki ana devrimci akımı olan HKP (ML) (Halk Savaşı) ve Maoist Hindistan Komünist Merkezi (MHKM) 21 Eylül 2004 tarihinde birleşti ve HKP (Maoist) ortaya çıktı. Böylece uluslararası proletaryanın bir müfrezesi ve Hindistan’da Yeni Demokratik Devrime öncülük eden tek bir merkezden gelen bir öncü olarak geliştik. Daha sonra 2007 Ocak ayında partinin Birlik Kongresi- Dokuzuncu Kongresini- başarıyla gerçekleştirdik. Kongre zenginleştirilmiş temel belgeleri ve birkaç politika belgesini kabul etti. Merkezi, ana görevleri ve diğer önemli görevleri formüle ettik. Liderliği seçim yoluyla pekiştirdik.
Kongre’den sonra pratiğimiz, silahlı mücadele yoluyla devlet iktidarının ele geçirilmesi ana görevi de dahil olmak üzere diğer görevlerin başarılması yönünde devam etti. 2005 yılında çeşitli eyalet hükümetleri, hareketimizi bastırmak amacıyla merkezin desteği ve yönlendirmesiyle Salwa Judum, Sendra ve benzeri diğer baskıcı kampanyaları başlattılar. Partimizin önderliğinde HKGO’nun üç gücü olan ana, tali ve taban güçleri, devrimci halk organları, devrimci halk, ilerici ve demokrat aydınlar ve sosyal aktivistlerin kahramanca siyasi ve askeri mücadeleleri sayesinde 2008 yılı sonunda Salwa Judum ve diğer kampanyaları yenilgiye uğrattık. Daha sonra merkezi ve eyalet hükümetleri birlikte 2009 yılından bu yana ülke çapında çok yönlü stratejik bir saldırı olan Yeşil Av Operasyonu’nu başlattılar. Bu saldırıya 2017 yılına kadar büyük fedakârlıklarla karşı koyduk. Yeşil Av Operasyonu’nun amacına ulaşmasına izin vermedik. Düşman 2017 Mayıs’ından bu yana çok yönlü bir başka stratejik ‘SAMADHAN’ saldırısı başlattı. HKGO, Devrimci Kitle Örgütleri ve devrimci halk, güç, ekonomik zenginlik, modern silahlar ve ağır eğitim desteğine sahip Özel Polis, Para-militer, komando güçlerine ve bu güçlerin perdesi altında gizlice konuşlandırılan Hint Ordusu güçlerine karşı kahramanca gerilla savaşı veriyor.
Kısaca ifade etmek gerekirse, 1970’li yılların sonundan 2011 yılına kadar Hindistan’da partimizin önderliğinde devam eden devrimci hareket ilerleme aşamasındaydı. Binlerce şehit bu ilerleme için kanlarını döktü. Bu süre zarfında parti, merkezi görev de dahil olmak üzere diğer görevleri başarma yönünde az da olsa ilerleme kaydetti. Siyasi, askeri, Birleşik Cephe ve Kültürel alanlarda son derece değerli ve yeni deneyimler kazandı.
Partimiz, sahte parlamenter sisteme ve sömürücü sınıfların devletine alternatif olarak Yeni Demokratik Devrim siyaseti ile halkı aydınlatmak, örgütlemek, sınıf mücadelelerine girişmek, öznel gücünü geliştirmek ve Halk Ordusunu inşa etmek için çaba sarf etmiştir. Halk Savaşı-Gerilla Savaşını planlı bir şekilde ele alarak, komprador sömürücü egemen sınıfların devlet iktidarını yıktı ve gerilla üslerini inşa etti, geliştirdi ve genişletti. Bu gerilla üsleri, hareketin daha da sağlamlaşmasına, genişlemesine ve Halk Savaşının ilerlemesine katkıda bulundu.
Bu gerilla üslerini Dandakaranya (DK), BiharJharkhand (BJ), Andhra-Odisha Sınırı (AOB), Telangana, Batı Bengal ve Odisha eyaletinin bazı bölgelerinde inşa ettik. Hareketin güçler dengesine bağlı olarak köy, bölge ve tümen düzeylerinde devlet iktidarının organı olarak DHK’ni kurduk. Bunlar Yeni Demokratik devlet iktidarını ellerinde tutuyorlar. Bu halk hükümetleri, halkın içinde saklı olan zengin inisiyatifi keşfediyor ve kolektif emek yoluyla tarımsal üretimi geliştirmek; ekonomik kalkınma ve kendi kendine yeterliliğe ulaşma yolunda ilerlemek; Yeni Demokratik kültürü geliştirmek ve Parti’yi, HKGO’nu, Devrimci halk organlarını, halk mücadelelerini ve Halk Savaşını desteklemek için çaba sarf ediyor.
Ancak 2012’den bu yana devrimin başarısını garanti eden üç muhteşem silah olan Parti, Halk Ordusu ve Birleşik Cephe’nin gelişim sürecinde bazı ciddi eksiklikler, zayıflıklar ve sınırlamalar ortaya çıkmıştır. Emperyalist küreselleşme politikaları ve savaş koşulları nedeniyle üretim ilişkilerinde meydana gelen değişikliklere uygun taktiklerin benimsenmesi ve uygulanmasındaki eksiklikler ve sınırlılıklar, partinin, HKGO’nun ve halk organlarının yeterince bolşevikleştirilememesi nedeniyle ve emperyalistlerin emrindeki Hint komprador egemen sınıflarının partiye ve devrimci harekete yönelik sürekli karşı-devrimci saldırıları nedeniyle bu dönemde büyük kayıplar yaşandı. Çeşitli bürolar, alt komiteler ve bölümler etkilendi. 2005’ten bu yana çok sayıda merkezi ve eyalet lideri tutuklandı ve parti ciddi bir kayıpla karşı karşıya kaldı. Kongre’den sonra 21 MK üyesi tutuklandı. Yedisi pusularda, çatışmalarda ve 13 MK üyesi hastalıktan şehit oldu. Kayıplar çoğunlukla şehirde ve ovalarda olmuştur. Bu durumda parti ülke genelindeki elverişli atmosferi kullanamamaktadır. Partinin içinde bulunduğu zor koşulları, sorunları ve zorlukları bu arka planda değerlendirmek zorundayız. Ancak Naxalbari dönemiyle karşılaştırıldığında, tüm alanlarda parti ve devrimci harekette iyileşme olmasına rağmen, şiddetli düşman saldırısında devrimci önderliği ve öznel güçleri koruyamadık ve böylece bu durum ortaya çıktı. MK’nın 6. (devam) toplantısı taktikleri, genel pratiğin yönünü ve stratejik planı kabul etti. MLM ışığında gerçeklere dayanarak acil, ana ve merkezi görevlerde gerekli değişiklikleri yaptı. Partinin bu doğrultuda kesin bir kararlılıkla çaba göstermesi gerekmektedir.
Son dönemlerde teorik, politik, örgütsel, askeri ve kültürel alanlarda belli başarılar elde ediyoruz. Bunlara kısaca göz atalım. MK, 6. ve 6. (devam) toplantılarında teorik ve politik alanlarda bazı somut ve önemli görevleri ele aldı. ‘Hindistan’da Üretim İlişkilerindeki Değişimler-Siyasi Programımız’ başlıklı bir belgeyi kabul etti. Hindistan’daki üretim ilişkilerinin kapitalistleştiği yönündeki gerçek dışı, olgunlaşmamış tartışmaya ‘cevap verdi’ ve Hindistan’ın toplumsal, ekonomik sisteminin henüz yarı-sömürge, yarı-feodal olduğunu teyit etti. Bununla birlikte, emperyalistlerin, komprador bürokratik kapitalistlerin ve feodal sınıfların politikalarının bir sonucu olarak önemli ölçüde çarpık kapitalist değişimler olduğunu söyledi ve siyasi program ve taktikleri formüle etti.
‘Hindistan’da Milliyet Sorunu-Partimizin Tutumu’ adlı bir belge hazırladı ve yayınladı. Hindistan’da Kast Sorunu, -bizim perspektifimiz ve Çin- yeni bir sosyal-emperyalist ülke belgelerinde gerekli değişiklikleri ve eklemeleri yaptı ve bunları yeniden yayınladı. Partinin 2007 yılında yapılan Birlik-Dokuzuncu Kongresi’nden 2020 yılına kadar Merkezi Siyasi ve Örgütsel Gözden Geçirmeyi hazırladı ve yayınladı. Değişen koşullarda ve hareketin mevcut arka planında merkezi görevi şu şekilde değiştirdi: ‘Dandakaranya ve Bihar-Jharkhand, Doğu Bihar-Kuzey Doğu Jharkhand’ı üs bölgeleri haline getirme hedefiyle çalışalım. Ülkedeki tüm hareket alanlarında anti-emperyalist, anti-komprador bürokratik kapitalist, anti-feodal sınıf mücadelelerini yoğunlaştıralım’. Ana merkezi göreve uygun olarak siyasi, örgütsel, askeri, Birleşik Cephe ve kentsel alanlarda acil görevlerde gerekli değişiklikleri yaptı.
Partinin elde ettiği başarılardan biri de gökyüzünün yarısı olan kadınların aydınlatılması, siyasi, örgütsel, askeri, kültürel ve diğer alanlardaki etkinliklerinin geliştirilmesidir. Şu anda HKGO’nda neredeyse tüm alanlarda yüzde 50’ye yakın kadın bulunmaktadır.
Parti devrimci, demokratik kültür alanlarını geliştirmeye büyük önem verdi. Bu alanlarda ezilen sınıflar, ezilen toplumsal kesimler ve ezilen milliyetler arasında devrimci, demokratik değerlerin gelişmesine yardımcı olmuştur.
Bir diğer önemli konu ise hapishanelerdeki siyasi tutukluların mücadeleleri ve onların desteğiyle sıradan tutukluların mücadelelerinin geliştirilmesidir.
Genel olarak, sınıf mücadelesini-gerilla savaşını (Halk Savaşı) tüm ülkeye yayma-yoğunlaştırma çabalarının devam ettiğini görüyoruz. Parti, HKGO ve Birleşik Cephe’yi örgütleme çabaları devam ediyor. Siyasi, örgütsel, askeri ve teknik olarak yeni deneyimler kazanıyoruz. Bu çabadaki olumlu deneyimlerin birleşimi, karşı-devrimci ‘SAMADHAN’-Prahar saldırısının yenilgiye uğratılmasına ve Hindistan Devrimci hareketinin ilerlemesine kuşkusuz yardımcı olacaktır.
Ancak, düşman tarafından yaratılan olumsuz faktörler ve zorluklar var. Başarıları korumak önemli bir faktördür. Gelecekte daha fazla zorluk, sınav ve kayıp olacağının farkındayız. Ancak hatalardan ders çıkaracak, öznel gücümüzü ve etkinliğimizi geliştirecek, halkın, dost güçlerin ve örgütlerin çoğunu kendi tarafımıza çekecek, partiyi ve halkı eğitecek taktikler benimseyecek, kayıplardan üzüntü duymama ve başarılardan büyük mutluluk duyma anlayışını ve kültürünü geliştirecek, şimdiye kadar elde edilen başarılar ve zaferler temelinde bu deneyimlerden yararlanacak, mevcut devrimci koşulları kullanacak ve hareketin mevcut durumundan kesinlikle ilerleyeceğiz. Bu nedenle Hindistan Halk Savaşının başarısı için iyimser bir bakış açısı ve güven gereklidir.
Not: Röportajın tamamı için bakınız: https://www.tkpml.com/hindistan-komunist-partisi-maoist-genel-sekreteri-ile-soylesi/