DünyaGüncelMakaleler

ÇEVİRİ | “İsrail ve Filistin Yönetimi Direnişi Ezmeye Çalışırken Batı Şeria Uçurumun Kenarında”

Aralarında İslami Direniş Hareketi (Hamas), İslami Cihad Hareketi ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi'nin (FHKC) de bulunduğu Filistinli hareketler, Batı Şeria'daki son direniş operasyonlarını övdü.

[Açıklama: Aşağıdaki makaleler Peoples Dispatch (https://peoplesdispatch.org/) isimli sitede, Aseel Saleh tarafından 7 ve 10 Ocak tarihlerinde yayımlandı. Makalelerde sitenin muhabiri Aseel Saleh, Siyonist İsrail’in Gazzeye yönelik işgal saldırısı sonrası gözünü diktiği Batı Şeria’dan haber verirken öte yandan süreklilik kazanan katliamlarına ve “Büyük İsrail Projesi”ne dikkatli çekiyor. Bölgeden güncel gelişmeleri yanstan makaleleri Özgür Gelecek okurları için çevirdik.]

**

İsrailli yetkililer, 2025’in ilk haftasında İsrail’in Filistinlilere karşı aralıksız işlediği suçlara misilleme olarak direniş operasyonlarının arttığı bir dönemde, işgal altındaki Batı Şeria’yı yeni bir Gazze’ye dönüştürme tehdidinde bulunuyor.

İşgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde yer alan Al-Funduq köyü yakınlarındaki yasadışı (siyonist yerleşim) Kedumim yerleşimi yakınlarında 6 Ocak Pazartesi günü meydana gelen silahlı saldırıda en az üç İsrailli yerleşimci öldü, birkaç kişi de yaralandı.

Saldırının, yerleşim yeri yakınlarındaki bir otoyolda seyahat eden bir otobüs ve iki araca ateş açan üç Filistinli direnişçi tarafından gerçekleştirildiği bildirildi. İsrail İşgal Güçleri, savaşçıların zarar görmeden kaçmayı başarmasının ardından saldırı bölgesine çok sayıda personel gönderdi. Al-Funduq’a ilave askeri takviye birlikleri de gönderilerek, köydeki ve hatta komşu köylerdeki güvenlik kameraları tarafından kaydedilen görüntüler de dahil olmak üzere kanıt aramaya başladılar.

Filistinli bir kız çocuğu 5 Ocak Pazar günü, işgal altındaki Batı Şeria’nın orta kesimindeki Ramallah’ın batısında yer alan Deir Qaddis kasabasına giren bir dizi yasadışı İsrailli yerleşimciye karşı bıçaklı saldırı girişiminde bulundu. Bazı medya kuruluşları saldırıda İsrailli bir kadının yaralandığını bildirse de, İsrail medyası daha sonra herhangi bir yerleşimcinin yaralandığını yalanladı.

İşgal güçleri ve İsrail polisi saldırı girişiminin ardından köyü kuşatarak şüpheliyi aramaya başladı. Pazartesi günü medyada yer alan haberlerde, Filistin Yönetimi güvenlik güçlerinin şüpheliyi İsrail işgal makamlarına teslim ettiği iddia edildi. Ancak şüphelinin babası birkaç saat sonra internette yayınlanan bir röportajda bu iddiayı yalanladı ve kızını İsrail makamlarına kendisinin teslim ettiğini söyledi.

1 Ocak Çarşamba günü, bir Filistinli Deir Qaddis köyü yakınlarında arabasıyla birkaç askere çarpmaya çalıştığı sırada işgal güçleri tarafından vuruldu ancak bir İsrail askeri de ağır yaralandı.

 

Batı Şeria bir kırılma noktasında

Birkaç gün içinde gerçekleşen bu üç saldırı, Filistinlilerin İsrail’e karşı yürüttüğü mücadelenin çok hassas ve kritik bir aşamasında Batı Şeria’da ciddi bir tırmanışa işaret ediyor. Hiçbir direniş grubu ya da hareketi 2025’in ilk haftasında meydana gelen üç saldırıyı üstlendiğini açıklamadı.

Bu da operasyonların herhangi bir grup ya da hareketle bağlantısı olmayan bireyler tarafından gerçekleştirilmiş olma ihtimalinin habercisi olabilir ve hem İsrail İşgal Güçleri’nin hem de Filistin Yönetimi’nin Batı Şeria’da sürdürülen askeri operasyonları için gerçek bir tehdit oluşturabilir.

Devam eden baskılar işgal altındaki topraklarda silahlı direniş gruplarını ezmeyi amaçlıyor ancak bireysel olarak daha fazla operasyon gerçekleştirilirse, durum işgal güçlerinin ve Filistin Yönetimi’nin kontrolünden çıkıyor demektir.

Peoples Dispatch‘e konuşan özgürlük savaşçısı ve İsrail hapishanelerindeki eski mahkum Omar Assaf, son direniş eylemleri hakkındaki düşüncelerini paylaştı.

Assaf, “bu eylemler İsrail’in Gazze şeridine yönelik 15 aydır süren soykırım saldırısına karşı doğal bir tepki bağlamında gerçekleşti. Bu eylemler aynı zamanda İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir ve Başbakan Benjamin Netanyahu’nun planladığı projelere karşı öz savunmayı temsil etmektedir.

Bu projeler arasında yerleşim yerlerinin genişletilmesi, Filistinlilerin topraklarına elkonulması, kutsal mekânlara saygısızlık edilmesi ve Batı Şeria’nın büyük bölümünü ele geçirerek çatışmayı çözmeye yönelik sözde Kararlı Plan”ın uygulanmasının yanı sıra Filistinlilerin İsrail İşgal Güçleri askerleri tarafından tutuklanması ve İsrailli yerleşimcilerin şiddetli saldırılarına maruz bırakılması yer alıyor” dedi.

Öte yandan Assaf, bu operasyonları şöyle değerlendirdi; “Filistin Yönetimi ve güvenlik güçlerine, Cenin mülteci kampındaki operasyonları ne kadar yoğunlaşırsa yoğunlaşsın, direniş savaşçılarını işgale karşı direnme ve haklarını savunma yolundan asla saptırmayacağını söyleyen bir mesaj olarak görüyor. Bu şekilde direniş savaşçıları Filistin Yönetimi’nin utancını ve yalnızlığını daha da arttıracaktır.”

 

Filistinli hareketler, direnişin kaçınılmaz olduğunu söylüyor

Aralarında İslami Direniş Hareketi (Hamas), İslami Cihad Hareketi ve Filistin Halk Kurtuluş Cephesi’nin (FHKC) de bulunduğu Filistinli hareketler, Batı Şeria’daki son direniş operasyonlarını övdü.

Hamas, Al-Funduq köyü yakınlarındaki operasyonu selamladığı açıklamasında operasyonun “İsrail’in Gazze Şeridi’nde Filistin halkına karşı işlediği suçlara ve soykırım savaşına ve Batı Şeria’daki yerinden etme planlarına yanıt olarak” gerçekleştirildiğini belirtti.

Hamas, “Kalkilya’nın doğusundaki silahlı operasyon, işgal terörüne ve sıkı güvenlik önlemlerine rağmen Batı Şeria’daki direnişin devam edeceğini teyit ediyor” dedi. Hamas ayrıca “direnişin tırmandırılması, işgalciyi ve yerleşimcilerini güvenlikten yoksun bırakmak ve kötü niyetli ilhak ve yerinden etme planlarını engellemek için tüm bölgelerde daha fazla çatışma ve acı verici eylemler yapılması” çağrısında bulundu.

Hamas’ın askeri kanadı El Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde ise resmi Telegram kanalından yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Batı Şeria’nın dirençli kahramanları bir kez daha El Aksa Tufanı Operasyonunun kalbinde yer aldıklarını kanıtladılar. İşgal ve müttefiklerinin onların ruhunu kırmaya ya da Gazze’ye destek vermekten caydırmaya yönelik tüm girişimleri başarısız olmaya mahkumdur.”

Düşman, Gazze ve Batı Şeria’daki katliamlarını ve saldırganlığını sürdürdüğü sürece, askerlerinin ve yerleşimcilerinin kanıyla ağır bir bedel ödeyeceğini anlamalıdır. Filistin halkı için güvenlik sağlanana kadar gerçek güvenliğe ulaşılamayacaktır.”

İslami Cihad, “Filistinliler tarafından yürütülen kahramanca operasyonların devam etmesinin, Filistin halkının topraklarını asla terk etmeyeceğini ve işgali topraklarından kovmaya kararlı olduğunu teyit ettiğini” belirtti.

Hareket, operasyonun Siyonist varlığın liderlerine “tüm suçları ve terörizmleri sadece direnmeye devam etme ısrarımızı artıracaktır” mesajı verdiğini de sözlerine ekledi.

FHKC, “operasyonun, İsrail işgaline direnişin Batı Şeria’da hala mevcut olduğu ve İsrail İşgal Güçleri askerlerine ve yerleşimcilere her an nitelikli ve ani darbeler indirmeye tamamen hazır olduğu yönünde güçlü bir mesaj vermek için doğru zamanda ve yerde gerçekleştirildiğini” ileri sürdü.

Bu kahramanca eylem, işgal altındaki Batı Şeria topraklarının her karışının direniş kahramanları için açık bir alan olduğunu teyit etmektedir” diyen FHKC, İsrail’in ya da diğer aktörlerin suikast, hedef gösterme, kuşatma ve kısıtlamalar yoluyla direnişi ya da savaşçılarının iradesini ortadan kaldırmaya yönelik tüm girişimlerinin boşa çıkarılacağını vurguladı.”

 

İsrailli yetkililer Batı Şeria’yı Gazze’ye dönüştürmek istiyor

Bu arada İsrailli yetkililer eylemlere Batı Şeria’daki şiddeti tırmandırma ve burayı yeni bir Gazze’ye dönüştürme tehdidiyle karşılık verdi.

Smotritch yaptığı açıklamada “El Funduk, Nablus ve Cenin’in Gazze’deki Cibaliye gibi görünmesi gerekiyor” dedi. “Filistin Yönetimi’ne İsrail vatandaşlarının güvenliğini sağlama konusunda güvenenler, yine Yahudi sakinlerin teröristlerce katledildiği bir sabaha uyanıyor” dedi.

Netanyahu’nun ofisinden pazartesi günü yapılan açıklamada, aynı operasyonu gerçekleştiren saldırganlara atıfta bulunularak, İsrail Başbakanı’nın “teröristleri yakalamak ve adalete teslim etmek için askeri operasyonların yanı sıra Yahudiye ve Samarya’da (Siyonistlerin Batı Şeria’yı ifade şekli) bir dizi ek saldırı ve savunma eylemini” onayladığı belirtildi.

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, İsrail İşgal Güçleri’ne “katillerin” ayak izlerinin götürdüğü her yere karşı güçlü bir şekilde harekete geçme emri verdi:

“Yahudiye ve Samarya’da bir Gazze gerçeğini kabul etmeyeceğiz. Gazze’de Hamas’ın yolunu izleyen ve Yahudilerin öldürülmesine ve zarar görmesine olanak sağlayan ve sponsor olan herkes ağır bir bedel ödeyecektir.”

 

İsrail, Batı Şeria ve Gazze’deki katliamlarla “Büyük İsrail” için bastırmaya devam ediyor

İsrail’in insansız hava aracı saldırıları Batı Şeria’da durmadan devam ediyor. Gazze’de, işgal “Büyük İsrail” projesini gerçekleştirme sözü verirken katliamlar devam ediyor. İsrail İşgal Güçleri, 8 Ocak Çarşamba günü işgal altındaki Batı Şeria’nın kuzeyinde yer alan Tubas şehrinin güneyindeki Tammun kasabasında bir yerleşim bölgesini hedef alan insansız hava aracı saldırısında ikisi çocuk üç Filistinliyi öldürdü.

Öldürülenlerin üç kuzen, Reda Basharat (9), Hamza Basharat (10) ve Adam Basharat (23) olduğu tespit edildi. Öldürülen üç Filistinlinin cesetlerine ilk olarak ambulansların bölgeye ulaşmasını engelleyen işgal güçleri tarafından el konuldu. Cesetler saatler sonra Filistin Kızılay Derneği’ne teslim edildi.

İnsansız hava aracıyla gerçekleştirilen saldırı, son 48 saat içinde İsrail İşgal Güçleri tarafından Tammun’da gerçekleştirilen ikinci saldırı oldu. İsrail’in 7 Ocak Salı günü gerçekleştirdiği bir başka insansız hava aracı saldırısında da bir grup Filistinli genç hedef alınmış ve iki kişi hayatını kaybetmişti.

Öldürülen iki gencin Süleyman Mustafa Qteishat (18) ve Abdul Rahman Bani Odeh (24) olduğu tespit edildi. Filistin Haber ve Bilgi Ajansı’na göre Odeh’in cesedi İsrail İşgal Güçleri tarafından kaçırıldı.

Batı Şeria’daki durum son birkaç yıl içinde yükselişe geçti, ancak son birkaç ay içinde İsrail İşgal Güçleri’nin Filistinlileri vurmak için insansız hava araçları ve bazı durumlarda savaş uçakları kullanımını yoğunlaştırmasının ardından ciddi şekilde kötüleşti.

Filistin Sağlık Bakanlığı’na göre 7 Ekim 2023’ten bu yana işgal altındaki Batı Şeria’da en az 847 Filistinli öldürüldü ve 6.700’den fazla Filistinli de yaralandı. Aynı dönemde işgal güçleri tutuklama operasyonlarını da yoğunlaştırdı. Şu anda 10.000’den fazla Filistinli İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunuyor.

İsrail Batı Şeria’daki ölümcül saldırılarını yoğunlaştırırken, İsrail savaş uçakları Gazze Şeridi’nde Filistinlileri katletmeye devam ediyor. Kuşatma altındaki bölgenin farklı yerlerini vuran bir dizi hava saldırısında en az 51 Filistinli öldü ve yaklaşık 80 kişi de yaralandı.

Gazze’deki pek çok hastane, İsrail savaş uçaklarının doğrudan bombardımanı ya da yakıt yetersizliği nedeniyle hizmet dışı kaldı.

 

Büyük İsrail” projesini gerçekleştirmek için Filistinlilerin katliamı

İsrail, Batı Şeria’da Filistinlileri öldürürken, Gazze Şeridi’nde de silahlı direnişi kırma bahanesiyle on binlerce Filistinliyi katletmektedir.

Ancak İsrailli yetkililerin açıklamaları ve İsrail medya organlarında yer alan paylaşımlar, Filistinlilere karşı işlenen bu suçların “Büyük İsrail” projesini gerçekleştirmek amacıyla Filistinlileri vatanlarından etmek için sistematik olarak işlendiğini açıkça ortaya koymaktadır. İsrail’in yakın zamanda Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ne doğru genişlemesi ve Güney Lübnan’ın bazı bölgelerinde kalmaya niyetli olduğuna dair haberler, İsrail’in hedeflediği projeyi uygulamaya başladığı yönündeki endişeleri güçlendirmektedir.

Salı günü Ürdünlü ve Filistinli yetkililer, Arap Birliği ile birlikte, İsrail’in hükümeti tarafından yönetilen sosyal medya sayfalarında “İsrail ve Judea’nın İncil’deki krallıkları” olarak adlandırdığı haritayı yayınlamasını kınadı. Haritanın yayınlanması, Ürdün, Suriye ve işgal altındaki Batı Şeria’da sözde “Krallığın” bir parçası olduğu iddia edilen toprakları içermesi nedeniyle Arap ülkelerinin öfkesine yol açtı.

Ürdün Dışişleri Bakanlığı Salı günü yaptığı açıklamada, paylaşılan haritanın İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’in Batı Şeria’nın ilhakı ve Gazze’de yerleşim birimleri kurulması çağrısında bulunan “kışkırtıcı açıklamalarıyla” paralel olduğunu söyledi.

Bakanlık, Ürdün’ün “bu tür eylemleri kesin bir dille reddettiğini” yineleyerek, bunları Filistin halkının “1967 öncesi sınırlar üzerinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen devletini kurma” hakkını baltalamaya yönelik “bariz bir girişim” olarak değerlendirdi.

Bakanlık ayrıca “İsrail hükümeti içindeki aşırılık yanlıları tarafından desteklenen bu tür kışkırtıcı eylemler ve temelsiz iddiaların şiddet ve istikrarsızlığı sürekli kıldığını” ve “uluslararası hukuk ve normların açık bir ihlalini” teşkil ettiğini söyledi. Ürdün ayrıca “bu eylem ve iddiaların bölgesel güvenlik ve istikrar üzerindeki yansımalarını kınamak ve bunlara karşı koymak için güçlü bir uluslararası tepki” çağrısında bulundu.

Ürdün ayrıca bu tür provokatif eylemlerin “gerilimi arttırdığı ve uluslararası barışı tehdit ettiği” uyarısında bulundu.

Filistin Devlet Başkanlığı resmi sözcüsü Nabil Abu Rudeineh, bu eylemleri kınayarak, “tüm uluslararası meşruiyet kararlarının ve uluslararası hukukun açık bir ihlalini teşkil ettiğini” ve “bölgeyi ateşleyen ve devam eden savaşlara yol açan aşırılık yanlısı İsrail politikalarını yansıttığını” belirtti.

Abu Rudeineh, İsrail makamları tarafından gerçekleştirilen bu provokasyonlara, Batı Şeria’daki şiddetli yerleşimci saldırılarının, Mescid-i Aksa’ya yönelik devam eden saldırıların ve Filistin halkı ile liderliğine yönelik devam eden kışkırtmaların eşlik ettiğine dikkat çekti.

Filistinli yetkili, Filistin halkına yönelik savaş, yıkım ve ölümlerin durdurulması için uluslararası bir tepki verilmesi çağrısında bulundu. Ayrıca bir sonraki ABD yönetimini “bölgede güvenlik ve barışa hizmet etmeyen tüm İsrail politikalarını, eylemlerini ve prosedürlerini durdurmak için çalışmaya” çağırdı.

Bu arada Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Aboul Gheit Çarşamba günü bir açıklama yaparak “uluslararası toplumun bu tür provokatif ve sorumsuz söylemleri ele almaması, tüm taraflarda aşırıcılığı ve aşırıcılıkla mücadeleyi şiddetlendirme riski taşıyor” uyarısında bulundu.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu