
Açıklama: Aşağıdaki makale İsrail’in Batı medyası ve dolayısıyla sosyal medya üzerindeki sansür ve dezenformasyon siyasetini ele alıyor. Konuya ilişkin https://www.palestinechronicle.com/’da yer alan analiz Özgür Gelecek okurları için çevrildi.
**
İsrail’in dünya çapındaki müttefikleri, Tel Aviv’in sadece Gazze soykırımıyla ilgili değil, Filistin ve Orta Doğu’daki İsrail sömürgeciliğinin tüm mirasıyla ilgili ikna edici bir anlatıyı yeniden oluşturmasına yardım etmek için çaresizce çabalıyorlar.
Mitler ve düpedüz uydurmalar üzerine inşa edilmiş mükemmel bir hikaye -‘Arap ve Müslüman orduları’ arasında hayatta kalmak için savaşan küçük bir ulusun hikayesi- hızla çöküyor. Bu hikaye başından beri bir yalandı, ancak Gazze soykırımı onu tamamen savunulamaz hale getirdi.
İsrail’in Gazze’de işlediği soykırımın yürek parçalayan ayrıntıları, dünya çapında insanların Siyonist anlatıyı, özellikle de İsrail’in sömürgeleştirilmiş nüfus arasında varlığını tanımlamak için kullandığı ırkçı Batı metaforu olan “vahşi ormanda bir villa” benzetmesini temelden sorgulamaları için fazlasıyla yeterlidir.
Sadece dünya çapında insanlar değil, Amerikalılar bile İsrail’e karşı kararlı bir şekilde tavır aldı. İsrail’in bakış açısından elbette endişe verici bir eğilim olarak başlayan şey, artık yadsınamaz yeni bir gerçeklik haline geldi. Ulusal anketler, ABD’li yetişkinler arasında Filistinlilere olan desteğin arttığını gösteriyor. Şu anda %33’ü Filistinlilere daha fazla sempati duyduğunu söylüyor -bu, şimdiye kadarki en yüksek rakam ve geçen yıla göre altı puanlık bir artış.
Bir zamanlar sarsılmaz olan Cumhuriyetçiler arasındaki İsrail yanlısı çoğunluk bile Filistinliler lehine yumuşuyor. Cumhuriyetçilerin %35’i bağımsız bir Filistin devletini destekliyor ve bu oran 2024’teki %27’ye göre önemli bir artış gösteriyor.
Bu da Cumhuriyetçi tabanın bir kesiminde açık bir değişim olduğunu gösteriyor.
İsrail hükümeti şu anda bilgi savaşını domine etmek için elindeki tüm kaynakları kullanarak mücadele ediyor. İsrail, söylemlere planlı bir şekilde İsrail’in yalanlarını enjekte etmeye ve Filistinlilerin bakış açısını agresif bir şekilde engellemeye odaklanıyor.
İsrail’in TikTok ve diğer sosyal medya influencer’larına milyonlarca dolar vererek sosyal medyayı kazanmaya yönelik kampanyasının son haberleri, büyük ve koordineli bir kampanyanın sadece bir parçası.
Savaş çok cepheli. 4 Kasım’da haberlerde, Wikipedia’nın kurucu ortağı Jimmy Wales’in Gazze Soykırımı sayfasına düzenleme erişimini engellemek için kişisel olarak müdahale ettiği ortaya çıktı. Wales, sayfanın şirketin “yüksek standartlarını” karşılamadığını ve “acil olarak ilgilenilmesi gerektiğini” iddia etti.
Wales’e göre, bu sayfa “tarafsız bir yaklaşım” gerektiriyor -yani pratikte, soykırımın “Filistin halkının kasıtlı ve sistematik olarak yok edilmesi” olarak doğru bir şekilde tanımlanmasını önlemek için açık bir sansür gerekiyor.
İsrail, uzun zamandır Wikipedia’daki anlatıyı kontrol etmeye takıntılı ve bu strateji, mevcut Gazze soykırımından önce de vardı. 2010 yılına ait raporlar, İsrailli grupların Wikipedia editörleri için “Siyonist düzenleme” konusunda özel eğitim kursları düzenlediğini ve bunun açık amacının, devlete uygun içerik eklemek ve önemli tarihi ve siyasi maddeleri şekillendirmek olduğunu doğrulamaktadır.
Filistinlilere ve Filistin yanlısı seslere yönelik sansür kampanyası, medyanın kendisi kadar eskidir. Batı’daki ana akım medya, en başından beri doğal olarak para ve iktidarla ittifak halinde olan kurumsal gündemlerle yapısal olarak uyumlu olmuştur; bu nedenle İsrail’in görüşü öne çıkarken Filistin’in bakış açısı neredeyse tamamen silinmiştir.
Ancak yıllar önce İsrail, dijital medyanın, özellikle de sıradan bireylerin bağımsız içerik üreticileri olmalarını sağlayan sosyal medyanın açık alanlarının varoluşsal tehlikesini fark etmeye başladı. Ancak sansür, soykırım sırasında çirkin ve yaygın bir hal aldı; “soykırım” kelimesi bir yana, ‘Gazze’ ve “Filistin” gibi kelimelerin kullanılması bile hesapların gölge sansüre maruz kalmasına veya tamamen kapatılmasına neden oluyordu.
Aslında, daha önce META’dan daha az sert bir şekilde Filistin yanlısı sesleri sansürlediği bilinen YouTube, çok yakın bir zamanda üç büyük Filistinli insan hakları örgütünün (Al-Haq, Al Mezan İnsan Hakları Merkezi ve Filistin İnsan Hakları Merkezi) hesaplarını kapatarak, İsrail’in uluslararası hukuku ihlal ettiğini belgeleyen 700’den fazla önemli videoyu sildi.
Ne yazık ki, şaşırtıcı olmasa da, hiçbir ana akım sosyal medya platformu İsrail’e yönelik eleştirileri sansürlemekte masum değildir. Bu nedenle, Filistin, Gazze soykırımı ve benzeri konulara atıfta bulunmak, örneğin Filistin bayrağının yerine karpuz resmi kullanmak gibi şifreli bir dil kullanmak günlük bir uygulama haline gelmiştir.
Birçok Filistin yanlısı aktivist, özellikle Birleşik Krallık’ta, İsrailli askerlere yönelik tecavüz suçlamalarını örtbas etmeye çalışan Batı medyasının doğrudan suç ortaklığını vurgulamaktadır.
Ana akım medya kuruluşları, kesin anlamı olan “tecavüz” kelimesini kullanmak yerine, Sde Teiman’daki korkunç olayları sadece “istismar” olarak nitelemektedir. İsrailli politikacılar ve diğer savaş suçluları sözde “istismarları” ve tecavüzcüleri ulusal kahramanlar olarak açıkça kutlarken, ana akım İngiliz ve Fransız medyası, Filistinlilere yönelik yaygın işkence, tecavüz ve kötü muamelenin, sadece bireysel “istismarlar” değil, merkezi ve sistematik bir gündemin parçası olduğunu kabul etmeyi hâlâ reddediyor.
Bunu, 7 Ekim’de İsrail’in güneyinde Filistinliler tarafından işlendiği iddia edilen ‘toplu tecavüz’ olayının, hiçbir bağımsız soruşturma yapılmamış olmasına ve iddiaların İsrail ordusu tarafından güvenilir kanıtlar olmadan ortaya atılmış olmasına rağmen, duvardan duvara, sansasyonel bir şekilde haberleştirilmesiyle karşılaştırın.
Ancak bu, sadece önyargı ve ikiyüzlülük değil, 26 Ekim 2025’te Gazze Mahkemesi’nin nihai kararında belirtildiği gibi, doğrudan suç ortaklığıdır. Kararda, “Jüri, bir dizi devlet dışı aktörün soykırımda suç ortağı olduğunu tespit etmiştir” denilmekte ve buna “Batı medyasının Filistin hakkında önyargılı haberleri ve İsrail’in suçlarının yeterince haber yapılmaması” da dahildir.
Nihai hesaplaşma, bilgi savaş alanında gerçekleşiyor. Önümüzdeki aylar ve yıllar, çatışmanın tarihindeki en kritik hakikat mücadelesine sahne olacak. İsrail, sansür, sindirme ve uydurma rıza ile her türlü yöntemi kullanarak zaferi garantilemeye çalışacak.
Filistinliler ve adaleti savunan herkes için, tarih için verilen bu mücadele, soykırımın kendisi kadar önemlidir. İsrail’in imajını temizlemesine izin verilmemelidir, çünkü soykırımı güzelleştirmek, onun tekrarlanmasını garantiler.
Kaynak linki: https://www.palestinechronicle.com/the-final-reckoning-israels-last-ditch-battle-to-win-the-media-war/



