
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek için her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, 1065. eylemlerini gerçekleştirdi. Ellerinde kayıpların fotoğraflarını ve karanfillerle meydanda buluşan Cumartesi Anneleri/İnsanları, bu hafta 33 yıl önce Şırnak’ta kaybettirilen Mehmet Ertak’ın akıbetini sordu.
Basın açıklamasını Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak okudu. Basın açıklamasının ardından Mehmet Ertak’ın oğlu Servet Ertak’ın mektubu okundu.
“Toplumda derin bir adalet boşluğu yaratıldı.”
Yapılan açıklamada Türkiye’de derin bir adalet boşluğunun yaratıldığı belirtilen Ocak, “Adaletsizliğin doğurduğu bu boşluk, yalnızca kayıp yakınları gibi ağır hak ihlallerine maruz kalan kesimleri değil, tüm toplumu derinden etkiledi. Çünkü adaletin olmadığı yerde toplumun güven, huzur ve barış içinde yaşama hakkı da kaybolur” ifadelerini kullandı.
“Ailesine gözaltına alınmadığı söylendi”
Ocak, açıklamasında Ertak’ın gözaltına alındığına dair tutanak tutulduğunu ancak karakola başvuran ailesine gözaltına alınmadığı söylendiğini hatırlattı. Ocak, “Baba İsmail Ertak bunun üzerine savcılığa başvurdu. Üç kişi Mehmet Ertak’ın gözaltına alındığını, altı kişi ise işkence edilirken gördüğünü tanıklıkla doğruladı. Olay, soru önergeleriyle Meclis gündemine taşındı. Fakat aile, tüm tanıklara, belgelere ve delillere rağmen her başvuruda inkârla karşılaştı” ifadelerini kullandı.
Ailenin tüm başvurularının sonuçsuz bırakıldığına değinen Ocak, “Tüm başvuruları sonuçsuz kalan aile, AİHM’e başvurdu. Ancak Mehmet Ertak’ın ailesini AİHM’de savunmaya hazırlanan Avukat Tahir Elçi’nin bürosu polis tarafından basıldı, dava dosyalarına el konuldu. Gözaltına alınan Tahir Elçi kötü muameleye ve işkenceye maruz kaldı.” ifadelerini kullanarak, yaşananlara rağmen AİHM başvurusunun yapıldığını söyledi.
Ocak, açıklamasında AİHM’in kararını “Mevcut deliller, Mehmet Ertak’ın gözaltına alınıp işkence sonucu öldüğünü hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtladığına hükmetti. Mehmet Ertak’ın ölümünden hükümetin sorumlu olduğu, buna devlet görevlilerinin neden olduğu kararını vererek Türkiye’yi yaşam hakkını ihlalden oybirliğiyle mahkûm etti” ifadeleriyle belirtti.
Açıklama sonrasında Mehmet Ertak’ın oğlu Servet Ertak’ın mektubu da okundu. Mektubu Nazım Dikbaş okudu.
“Seni sessizliğe gömdüler baba, ama biz susturulmadık.”
Yazdığı mektupta babasının kaybettirilmesinden sonra “Senin yokluğuna inat, adaletle tanıştık” diyen Servet Ertak, mektubunda, aileye destek çıkan bir diğer ismin Tahir Elçi olduğunu belirtirken, “Senin davana sahip çıkan, adalet için korkusuzca konuşan bir avukat. Senin gibi kaybedilenlerin hesabını sormaya çalıştı, ama o da susturuldu, tıpkı seni susturan karanlık gibi Tahir Elçi’yi de susturdular, çünkü o gerçekleri söylüyordu. Ama onun sesi bizde kaldı. Seninle birlikte onu da yaşatacağız” ifadelerini kullandı.
Mektubunda babasının ve diğer kayıpların hesabını soracağını söyleyen Servet Ertak, “Mezarın yok belki, ama yerin belli. Adaletin sağlanmadı, ama hesabın kapanmadı. Seninle yaşamak nasip olmadı ama seni yaşatmak bizim borcumuz. Bugün tekrar yeşertilmeye çalışılan barış ortamında sen ve senin gibi adaletsizliğe uğrayan insanların akıbeti mutlaka ortaya çıkarılmalı, adalet bu topraklarda da yerini almalıdır” ifadelerini kullandı.
Eylem, abluka altındaki Galatasaray Meydanı’na karanfil atılması eşliğinde sona erdi.