Cumartesi Anneleri/İnsanları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve adalet taleplerini yinelemek için bu hafta 1053. kez bir araya geldi. Her hafta olduğu gibi bu hafta da Galatasaray Meydanı polis bariyerleriyle kapatıldığı için açıklama, meydanın girişinde, barikatların önünde yapıldı. Basın açıklamasını, 30 yıl önce gözaltında kaybedilen Mehmet Sait Zengin’in kardeşi İkbal Eren okudu.
Eren’in okuduğu açıklamada, 27 Mayıs 1995’ten bu yana her hafta Galatasaray Meydanı’nda kayıplar için toplandıklarını hatırlatan Cumartesi Anneleri/İnsanları, “Her hafta bir kaybımızın hikâyesini toplumsal hafızaya taşıyor, onları unutturmamak için sesimizi yükseltiyoruz” dedi. Gözaltında kaybetmelerin devletin inkâr ve cezasızlık politikalarıyla karanlıkta bırakıldığını vurgulayan açıklamada, “Cezasızlık, kayıplarımızı elimizden alanların korunma kalkanıdır” ifadeleri yer aldı.
Bu haftaki buluşmada, 30 yıldır kendisinden haber alınamayan dört çocuk babası Mehmet Sait Zengin’in hikâyesi anlatıldı. Midyat’ta esnaflık yapan Zengin, HADEP üyesiydi. Ailesinin aktardığına göre sık sık polis takibine uğruyor, gözaltına alınıyor ve işkence görüyordu. Nisan 1995’te gözaltına alınan Zengin, on dört gün boyunca işkenceye maruz kaldıktan sonra serbest bırakıldı. Ancak serbest kaldıktan kısa bir süre sonra, 6 Mayıs 1995’te, sivil kıyafetli iki kişi tarafından evinden alındı ve bir daha kendisinden haber alınamadı.
Aile, Zengin’in can güvenliğinden endişe ederek Midyat Karakolu’na başvurdu. Yetkililer, Zengin’in orada olmadığını, Mardin’e götürülmüş olabileceğini söyledi. Bunun üzerine aile Mardin’e giderek karakola başvurdu. Ancak Zengin’in kardeşi burada tehdit edildi: “Onu ararsan sen de bu yolda gidersin.” Ailenin tüm başvuruları sonuçsuz kaldı. İnsan Hakları Derneği (İHD) Mardin Şubesi’nin çabalarıyla dosya yeniden açıldıysa da, Midyat Savcılığı tarafından tekrar rafa kaldırıldı.
Açıklamada, “Kaç yıl geçerse geçsin, Mehmet Sait Zengin için, tüm kayıplarımız için adalet talep etmekten; devletin evrensel hukuk normlarına uygun hareket etmesi gerektiğini hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” denildi.
Cumartesi Anneleri, kayıpların akıbetinin açıklanmasının yalnızca bireysel adalet için değil, toplumsal “barış” için de zorunlu olduğuna dikkat çekti: “Çünkü barış; sadece silahların susması değil, kalplerin de huzura ermesidir. Hakikatin ve adaletin eksik olduğu bir düzen, barışı yalnızca bir illüzyona dönüştürür.”
Açıklamanın sonunda İkbal Eren, taleplerini bir kez daha dile getirdi:
“Barışı istiyoruz, kayıplarımızı da.
Barışı istiyoruz, hakikati de.
Barışı istiyoruz, adaleti de.
Barışı istiyoruz, demokrasiyi de.”
Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon, devletin kayıplara ilişkin cezasızlık politikalarına son vermesi ve faillerin yargılanması talebiyle mücadelelerini sürdüreceklerini vurguladı.
Cumartesi Anneleri/İnsanları kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak için 1053. kez bir araya geldi.#CumartesiAnneleri1053Hafta pic.twitter.com/Chb0aeJH9e
— Özgür Gelecek (@ozgurgelecek_3) May 31, 2025
