Güncel

Video-haber | Cumartesi Anneleri: Zorla kaybetmeler etkin soruşturmalarla ele alınmadı

Cumartesi Anneleri, karanfiller ve gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’nda buluştu. 33 yıl önce katledilmiş halde bulunan Ayten Öztürk için bir araya gelen Cumartesi Anneleri, bir kez daha adalet talep etti.

İSTANBUL– İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanmasını talep etmek amacıyla her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya geliyor. 1065. haftada düzenlenen eylemde, ellerinde kayıpların fotoğrafları ve karanfillerle meydanda buluşan Cumartesi Anneleri/İnsanları, 27 Temmuz 1992 akşamı beyaz bir araçla alınıp götürülen Ayten Öztürk için adalet talebini yineledi.
Öztürk, 8 Ağustos 1992’de Elazığ Karşıyaka Kartaltepe mevkiinde, bir eli dışarıda kalacak şekilde toprağa gömülmüş olarak bulundu. İşkenceden tanınmaz hâle gelen bedeni, giysilerinden teşhis edilebildi. Ancak otopsi raporunda işkence bulgularına yer verilmedi ve detaylı otopsi yapılmadı. Açılan soruşturma ise kısa sürede kapatıldı.
“Hukuk ve demokrasi yalnızca sözde kaldı”
Katılımcı sınırlamasının sürdüğü eylemde, tüm engellemelere rağmen Galatasaray Meydanı’nda polis bariyerleri önünde basın açıklaması gerçekleştirildi. Açıklamayı İHD adına Jiyan Kaya okudu. Ardından Ayten Öztürk’ün babası Hıdır Öztürk’ün mektubu okundu.
Cumartesi Anneleri 1067 haftadır gözaltı kayıplarının akıbetini sormayı sürdürüyor. “Türkiye’de zorla kaybetmeler etkin soruşturmalarla ele alınmadı” diyen Jiyan Kaya, faillerin yargı önüne çıkarılmadığını, dile getirdi.


“Unutmayın ki biz de kaybolmayalım”
Ayten Öztürk’ün babası Hıdır Öztürk’ün mektubu okundu. Mektubu kızının hikayesini anlatmak, onun sesi olmak için yazdığını belirten baba Öztürk; “Ayten’in hiçbir suçu yoktu. Bizim aileden de kimsenin suçu yoktu. Ama devlet, büyük kızım Aysel’in politik kimliğinden dolayı bütün aileyi düşman bildi. Bu durum bu coğrafyanın kaderiydi.
1992 yılının Mayıs ayında, Tunceli Alay Komutanı tarafından kendisisnin ve kızlarının alaya çağrıldığını aktaran Öztürk, Yeşl kod adlı JİTEM’ci Mahmut Yıldırım’la görüştürüldüklerini belirtti.
Telefonlarımızı, adreslerimizi onun eline verdiler. Üç ay sonra, 27 Temmuz günü Ayten işten çıkıp eve dönerken beyaz bir Toros’la kaçırıldı.”
Adaletin hâla sağlanmadığınıdile getiren Öztürk, “Benim kızım Ayten suçsuzdu, günahsızdı. Ama sırf ablasından intikam almak için, vahşice öldürüldü. Katiller korunuyor, yakalanmıyor, çünkü katiller devletin içindeydi. Yıllar geçti. Ben TBMM’de katil ve sorumluların isimlerini basına söyledim. Hepsi belli: Bu isimlerin arasında Tunceli Alay Komutanı Mustafa Sabri Yazgankıran, Tunceli Valisi Aslan Yıldırım, yanlış ve maksatlı rapor düzenleyen Elâzığ Cumhuriyet Savcısı ve iki doktor vardı. Tetikçiler ise Mahmut Yıldırım, Abdulkadir Aygan ve Mesut Mehmetoğlu’ydu. Ama mahkeme, alay komutanını, valiyi, savcıyı huzura getiremedi. Mahmut Yıldırım hakkında göstermelik bir tutuklama kararı çıkardı, ama bulmadı. Abdulkadir Aygan için karar verdi, ama onu İsveç’ten talep etmedi. Manisa’da şoförlük yapan Mesut Mehmetoğlu için ise hiçbir şey yapmadı” ifadelerini kullanırken “Unutmayın ki biz de kaybolmayalım” sözlerişyle Ayten öztürk ve diğer gözaltında zorla kaybedilenlerin unutulmaması çağrısını yaptı.
Eylemin ardından gözaltında kaybedilenmlerin anısına polis bariyerlerinin arkasına karanfiller bırakıldı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu