
İzmir’de Petrol-İş’in örgütlü olduğu Temel Conta’da sendikal haklarının engellenmesi ve asgari ücret dayatmasına karşı işçilerin grevi, 100’lü günlerini aşarak sürüyor.
İzmir Kemalpaşa’da Ford, Tesla, BMC, Roketsan gibi markalara orijinal motor contası üreten Temel Conta’da sendikal haklarının tanınması için greve çıkan işçiler, üretimi durdurdu. Bizler de işyeri temsilci Sinem Kaya ile bu süreci konuştuk. Kaya, “Patronun ‘biz bir aileyiz’ yalanını görmüş olduk, işveren sendikalı işçi istemiyor çünkü örgütlü işçi güçlü işçidir” dedi.
– Temel Conta’da direniş 102. gününde. Patronun yetki itirazı nedeniyle greve gidildi fabrikanızda. Greve giden süreci kısaca değerlendirir misiniz?
– Tabii. Biz sendikaya üye olduğumuzda, sendikalaştığımızda, örgütlendiğimizde işveren bize, hepimize asgari ücret dayatmasında bulunuyordu. İş güvenliği yoktu. Hepimiz yıllık elemanlarız. Ben 11 yıldır burada çalışıyorum. İçimizde 35 yıllık emekçi var, 20 yıllık emekçi var. Hepimiz asgari ücret alıyoruz ve hepimiz işimizin ustasıyız. Bir kere zaten bu yüzden, bu haksızlık yüzünden, emeğimizin, alınterimizin karşılığını alamadığımız için sendikalaştık. Ama daha sonra patron, “ben şimdi sendikayı istemiyorum” deyip yetki itirazlarında bulundu. Sendika, işverenle olan bütün davaları kazandı. Patron hiçbir şekilde sendikayı kabul etmediği için biz grev kararımızı aldık. 10 Aralık’ta başladığımız grev, bugün 102. gününde hala devam ediyor.
“Ekmeğimize, emeğimize sonuna kadar sahip çıkacağız!”
– Grevde kaç kişi var? Bu 102 gün boyunca neler yaptınız? Günleriniz nasıl geçiyor?
– Greve çıktığımızdan beri tek pişmanlığımız daha önceki sustuklarımız, yaptığımız fedakarlıklar. İşverenin “biz bir aileyiz” yalanına çok fazla inandık. Her söylediğini kabul ettik. Elimizden geldiği kadar fedakarlık yaptık işveren için. Çok iyi niyetle çalıştık. Her zaman öyleydik. Ama greve çıktıktan sonra şunu anladık; keşke daha önce yapsaydık, keşke bu kadar susmasaydık. Vallahi her gün burada arkadaşlarımla direnmenin, mücadele etmenin bize kazandırdığı güçle daha büyük, daha azimli, daha mücadeleci bir ruhla mücadele etmeye devam ediyoruz. Kazanana kadar da Temel Conta grevimiz bitmeyecek. Ekmeğimize, emeğimize sonuna kadar sahip çıkacağız.
– Günleriniz nasıl başlıyor burada, nasıl geçiyor? Kadın işçiler de var aranızda.
– Evet, evet çalışanların çoğu kadın zaten. Grevde de kadın çoğunlukta, kadın ağırlıkta. Vallahi biz kadınlar, her yeri çiçek gibi yapmaya alışığız. Çadırımızı da temizliyoruz, ateşimizi yakıyoruz, çayımızı demliyoruz. Fabrikanın önünde sohbetimizi ediyoruz, örgü ören arkadaşlarımız da var, kitap okuyan arkadaşlarımız da. Destek için gelen giden ziyaretçilerimiz de oluyor. Sağ olsunlar, iyi ki varlar. Her gelenden yeni bir şeyler öğreniyoruz, gidenden de bir şeyler öğreniyoruz. Mücadele, direnmek bize çok şey kazandırdı. Genelde böyle direnişlerde patronların “biz bir aileyiz” yalanı bittikten-anlaşıldıktan sonra, işçiler greve ya da direnişe çıktıktan sonra çok farklı bir dünyayla karşılaşıyorlar.
Öncelikle şunu söyleyeyim; biz her şeyi zaten en baştan beri iyi ki yaptık, iyi ki de yapmışız diyoruz. Her öğrendiğimizden sonra da bunu tekrarlıyoruz. Biz ilk çıkıyoruz direnişe, ilk defa örgütleniyoruz. Ama şunu çok iyi biliyoruz; bundan sonra direnen bütün işçilerin yanındayız. Çünkü gerçekten mücadele etmeden hiçbir şey olmuyor. Hak verilmiyor, alınıyormuş. Bunu da öğrendik. Ve tekrar söylersem, Temel Conta çalışanları olarak emeğimize, alınterimize sonuna kadar sahip çıkacağız.
Biz her zaman şunu da söylüyoruz; bizim patronumuz ne kadar şanslıymış ki tuttuğunu koparan çalışanları var, bunu o da çok iyi biliyor. Bu yüzden işimiz, emeğimiz için sonuna kadar savaşacağız Temel Conta kapısının önünde. İçeride de savaşıyorduk, dışarıda da sonuna kadar savaşacağız. Ve buradan bir zaferle çıkacağız. Zafere ulaşana kadar mücadele devam edecek.
Kadın arkadaşlar her zaman şunu söylüyor, “biz daha önce işveren tarafından söylenen birçok yalanı onun hakkıymış gibi kabullenip ona göre çalışmışız. Ama şunu öğrendik, meğerse bizim birçok hakkımız yıllarca işveren tarafından gasp edilmiş. Bunu öğrendik bu kapının önünde.” İşçiler haklarını bilmiyorlar. Gerçekten çalışanlar haklarını bilmiyorlar. İşveren her şeyi kendi hakkıymış gibi gösteriyor işçilere ve işçiler de bilmedikleri için kabul ediyorlar. Biz dışarıda bunu çok iyi gördük, çok iyi öğrendik. O yüzden hakkımız olanı alana kadar…
“Kazanana kadar devam edeceğiz!
– Yani örgütlendikçe, direndikçe çok şey değişiyor işçilerin hayatında ve çok fazla şeyi de daha farklı görüyor, yorumluyorsun?
– Evet, aynen öyle. Zaten şimdi şunu söylüyoruz; patron tabii ki sendikayı istemez içerde. Çünkü bilinçli işçi, örgütlü işçi, güçlü işçidir.
– Bugünlerde her yer yangın yeri, her yerde eylemler de var. Buradan genel olarak işçi sınıfına, özel olarak kadın işçilere nasıl bir çağrınız olur?
– Ben ona geçmeden önce şunu söylemek istiyorum.
Petrol-İş Sendikası’na, şube başkanlarımıza teşekkür etmek istiyorum. Onlar gerçekten bizim en büyük şansımız oldu. Mücadelemizdeki en büyük gücümüz oldu. Bugünkü bu dik duruşumuzda, bu onurlu mücadelemizde bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadılar. Hala böyle sendika başkanları, böyle sendikalar olduğu için çok şanslıyız. Öncelikle bunu söylemek istedim.
Sonra kadın işçilere, ülkemiz şu durumdayken tek söylemek istediğim şey; hakkımızı alana kadar savaşalım. Bizim gerçekten tek sermayemiz alınterimiz ve kadın işçiler maalesef bu ortamda sömürülmesi en kolay işçi kesimi görünüyor. Ama hayır! Biz hakkımıza sahip çıkacağız. Kadınlar gerçekten istediği zaman, istedikleri gücü gösterebiliyorlar.
Örneğin biz burada kadın ağırlıkta çalışanlarız ve birbirimize çok iyi kenetlendik, tek vücut olduk, biz olduk. En önemlisi bu zaten bence. O yüzden çok güçlüyüz ve kazanana kadar da devam edeceğiz.