GüncelKadınMakaleler

“Erkek egemen düzenin kuşatmasını direnişle yarabiliriz!”*

AKP-MHP iktidarının önümüzdeki on yılı “Aile Yılı” ilan etmesiyle birlikte kadınlara dönük kuşatmada bir artış görülüyor. Bakırköy Hapishanesinden Perihan (Sevda) yaşanan gelişmelere ilişkin yazdı.

Kadınlar katledilmeye, şiddet görmeye devam ederken, burjuva medya şiddet haberlerini defalarca magazinleştirerek vermekle yetiniyor. Bu vakaların her gün kimi “haber” konusu edilirken, bir kısmı kısacık bir yer buluyor. Kadın cinayetleri ve şiddet,  ev içinde daha “sessiz” bir şekilde yaşanıyor.

Kadına yönelik şiddet, emek sömürüsü, kadın istihdamına dair hazırlanan raporlar erkek egemenliğin hayatlarımıza yönelik kuşatmasının her geçen gün derinleştiğini ortaya koyuyor.

Zorunlu eğitimin kısaltılması tartışması ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın birlikte çalıştığı Maarif Platformu, Enderun Özgün Eğitimciler Derneği ve İstanbul Medeniyet Enstitüsü’nün hazırladığı raporlarla karma zorunlu eğitimin kısaltılması vb. başlıkların sürekli gündemde tutulduğu yeni bir  eğitim-öğretim dönemine girildi.

Bakan Yusuf Tekin en son “bu yıl düzenleme olur, seneye okullar ona göre açılır” demişti.

Zorunlu eğitimin kısaltılması başka bir yazı konusu olacaktır ancak bu tartışmaların, nitelikli eğitim nasıl verilir ?, ne kadar sürede nasıl tamamlanır ? sorularından uzak, lise çağındaki çocukların ücretsiz iş gücü haline getirilmesi için yapıldığı açıklamalarla sabittir.

Diğer taraftan Eylül ayı ortasında Yusuf Tekin’in “Karma eğitim yasal zorunluluk değil, kız okulları açılabilir” sözleri, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her aşamada derinleştirileceğinin göstergesidir.

Toplumsal cinsiyet ifadesinin dahi kullanılmaması okullara gönderilen genelgelerle istenirken yapılan  her açıklamada bu konu yeniden yeniden işleniyor.

Kız çocuklarına dönük şiddetle, katliamla mücadele şöyle dursun kız çocukları “Kız Okulları” ile izole edilmeye çalışılıyor.

Kadınlar her açıdan Türkiye’de en sonlarda yer alıyor. İsveç Merkezli V-Dem Enstitüsü 1789’dan beri Kadınların Sivil Hak ve Özgürlük Endeksi Verileri’ni topluyor.

Bu yıl en son yapılan veri güncelleme raporunda Türkiye, Bangladeş’in bile gerisinde yer alarak 175 ülkeden 119. olarak Sivil Hak ve Özgürlük Endeksi Raporu’nda yer aldı.

Rapora göre; birçok ülke 20 ve 21. yüzyıl boyunca yükselme endeksi gösterirken, durum Türkiye açısından 2010 yılından sonrasında kadınların haklarına saldırılar, kadına yönelik şiddete cezasızlık, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması gibi gelişmeler tersini gösteriyor.

Türkiye’de kadınlar, haklarına saldırıların yoğunlaştığı, şiddetin her türlüsüne maruz kaldıkları, katledilmenin neredeyse sıradanlaştığı, emeklerine dönük sömürünün katmerleştiği yılları yaşıyor. Bunun içinde, en can yakıcı olanı ise kadın katliamları ile yaşam haklarının ellerinden alınması yer alıyor.

Manisa’da bir kadının abisi tarafından üzerine  kaynar su dökülerek işkenceye maruz kaldığı ve öldürme girişimindeki örnekte de olduğu üzere erkek şiddetinin kadınların en “yakınlarından” gelmesi, hane içinde yaşanması ve kadın katliamlarının önlenmediği koşulda artış gösterdiği bu yıl, “Aile Yılı” ilan ediliyor.

Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF)’nun Eylül ortası gibi yayınladığı “Ev İçi Şiddet Acil Yardım Hattı 2025 Ağustos Ayı Raporu”nda erkek şiddetinin en çok ev içerisinde yaşandığı belirtiliyor. Raporda 328 çağrıdan 79 şiddet vakasından 55’i ev içi şiddet ihbarı oldu.

Rapora göre, kadınlar ihbarda en çok fiziksel şiddete uğradıklarını belirtti. Bu şiddeti psikolojik şiddet takip etti ve rapordaki ihbarlar en çok İstanbul’dan yapılırken yaş ortalaması incelendiğinde en büyük 61, en küçüğünün 14 yaşındaki çocuk olarak raporda geçiyor.

Kadınlar sokakta verdiği mücadele ile ataerkil sistemin uygulamalarına, saldırılarına karşı çıkarken, adliye koridorlarında kadınlara dönük her türlü saldırı ve baskıyı kayıtlara geçirerek mücadelesini sürdürüyor.

Erkek egemen sistem ise araçları ile her gün kadınları sokaktan, iş hayatından koparacak ve evlere, şiddete, toplumsal cinsiyet rollerine hapsedecek düzenlemeler yapıyor. Kadını, “Aile Yılı” denilerek şiddet sarmalı içinde ve daha fazla katledilmeye açık hale getiriyor.

 

Komşu Annelik Projesi

“5 Günde Komşu Annelik Projesi” de bunlardan biri olarak hayata geçti.

“Yeni Doğum Yapan Annelere” yönelik denilerek başlatılan projenin açık şekilde kadınları çalışma hayatından koparma projesi olduğu, “Annelik Rolü” ile kadınların toplumsal rolünü pekiştirmesi projesi olduğu açıktır.

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından “Çocukların korunması ve ihtiyaç duydukları Bakım Hizmetlerine Erişim” diyerek duyurulan proje, kadınlara 5 gün sürecek bir kurs ile çocuk bakıcılığı sertifikası veriyor.

Kreş açmak yerine kadınları iş hayatından kopararak çocuk bakımı “mesleğini” 5 günde sertifika ile belgelemek ve kreş açma masraflarından kurtulmak işte 5 günde halledilmiş oluyor.

Ankara’da (Ağustos ayında) 22, İstanbul’da 27 kadın ile başlatılan bu eğitimler “mesleki güçlendirme” olarak sunulsa da kadınları istihdam etmekten kurtulmak ve asıl işi olarak gördüğü işlerden “çocuk bakımı”na mahkûm etmek projenin gerçek sonuçları bunlardır

Gündeme getirilen başka bie dizi proje ile yukarıda ifade edilenler çoğaltılabilir. Her gün kadınlar katledilirken, şiddet görürken yanısıra başka bir şekilde, kadınlar evlere hapsedilmek üzere farklı birçok çalışma ile kuşatılıyor.

Maarif Platformuyla, Diyanetiyle, MEB, cezasızlık politikaları ile patriarkal sistem kendi düzenini sağlamlaştırırken kadınlara dönük kuşatma her biçimi ile sürdürülüyor.

Bu kuşatma ancak tüm baskı ve sindirme koşullarına rağmen mücadeleden vazgeçmeyerek birleşik kadın mücadelesinin güçlendirilmesiyle yarılabilir.

Bu süreçte, bu politik ortamda yapılacak her pratik-eylem bu kuşatmaya karşı “küçük sesler” olarak görülse bile önemli karşı çıkışlardır. Kadın hareketinin öznesi tüm kadınlar bunun farkındadır ki sokağa taşan direniş bunu güçlenecektir.

Erkek egemen kuşatmanın sadece yarılması değil elbette, tünelin ucunda kadın kurtuluşunun ışığını görmüş olsak da o ışığa yaklaşmak, oraya doğru güçlü adımlarla yürümek kadınları güçlendiriyor.

 

*Perihan Sevda Erkılınç. Bakırköy Kadın kapalı Hapishanesi

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu