
İzmir’in Bornova ilçesindeki Sunel Ticaret Türk A.Ş. isimli fabrikada çalışan işçilerin grevi, devam ediyor.
Üretimin tamamen durduğu fabrikada patron cephesinden henüz bir açıklama yapılmadı. Taleplerini duyurmak ve kararlılıklarını göstermek isteyen işçiler, fabrika önünde kurdukları çadırlarda bekleyişlerini sürdürüyor.
İşçilerin ortak talepleri arasında, insanca yaşanabilecek ücret, sağlıklı ve güvenli çalışma koşulları ile sosyal hakların tanınması öne çıkıyor. Özellikle son yıllarda artan yaşam maliyetlerine dikkat çeken işçiler, uzun ve sağlıksız çalışma saatlerine karşı daha adil bir düzenleme istiyor. Direniş, yalnızca Sunel işçileri için değil, tüm emekçiler için adalet ve eşitlik talebinin sembolü olarak görülüyor.
Uzun yıllardı fabrikada çalışan işçiler direnişi ve motivasyonlarını Özgür Gelecek’e anlattı.
“Geçinemiyoruz, koşullar çok zor!”
Fabrika işçilerinden Perihan Üstdemir, grevin temel nedeninin geçim sıkıntısı olduğunu belirterek, “Çocuklar okuyor, kira belli, geçinemiyoruz. Eşim de çalışıyor ama yine de yetmiyor” diyor. Çalışma koşullarına da değinen Üstdemir, ortamın tozlu olduğunu ve havalandırmanın yetersizliğini vurguluyor. “Yaz kış aynı ince kıyafetlerle çalışıyoruz. Bu şartlarda çalışmak çok zor” diyerek hijyen ve güvenlik eksikliklerini anlattı. Günlük 10 saat çalıştıklarını, sabah 5.30’da evden çıkıp akşam 5.30’da döndüklerini söyleyen Üstdemir, molaların da yetersiz olduğunu belirtiyor. Ayrıca “Sendika başkanımızın arkasındayız, ona güveniyoruz. Hakkımızı alana kadar da bu böyle devam edecek” şeklinde konuştu.
“Sağlıklı çalışma koşulları istiyoruz!”
Üç yıldır fabrikada çalışan Elif Kuzgu da işçilerin taleplerinin net olduğunu belirterek, “Hakkımızı alana kadar direneceğiz” diyor. Haftada altı gün, günde on saat çalıştıklarını, fazla mesai ücretlerinin ise ödenmediğini aktarıyor ve çalışma ortamının sağlıksızlığına dikkat çekerek “Maske ve siperlik veriliyor ama yıkamanın daha sık yapılmasını istiyoruz. Ortamın daha sağlıklı hale getirilmesi gerekiyor” diyor. Sadece yılın üç ayında çalışabildiklerini belirten Kuzgu, kalan dokuz ay boyunca gelir elde edemediklerini ifade ederek “Bize yıllık çalışma hakkı verilmesi, 9 aylık işsizlikten kurtulmamıza yardımcı olacaktır” diyerek sözlerini sürdürdü.
“Bu şirketin düşmanı değiliz, hakkımızı istiyoruz!”
Sekiz yıldır depo işçisi olarak çalışan Murat Yaşar da, haklarının verilmemesi üzerine yasal grev haklarını kullandıklarını belirtiyor ve “Sonuna kadar mücadele edeceğiz” diyor. Pandemi öncesinde maaşlarının asgari ücretin 2.5-3 katı olduğunu hatırlatan Yaşar, bugün asgari ücret seviyesine çekildiğini söylüyor. “Sendikanın talep ettiği yüzde 70 oranındaki zammı destekliyoruz. Yıllardır çalışanlar ile yeni başlayanların aynı maaşı alması adaletsizliktir” diyen Yaşar, kadın işçilerin ve mevsimlik çalışanların sosyal haklarının da tanınması gerektiğini vurguluyor ve görüşmelerin tıkandığını belirtiyor. “Biz şirketin durmasını istemiyoruz. Hakkımız olanı almak istiyoruz” diyerek tarafların masaya oturması gerektiğini ifade ediyor.
“Biz sadece hakkımızı istiyoruz!”
Fabrikada üç yıldır çalışan Ahmet Girgin, 49 gündür grevde olduklarını ve üretimin tamamen durduğunu söylüyor. Taleplerinin yıllardır karşılanmadığını belirten Girgin, “Ne ücretlerde iyileştirme oldu ne de koşullarda. Piyasa koşullarının altında bir zam teklifini kabul etmemiz mümkün değil” diyor. Tütün sektörünün küresel ölçekte milyarlarca dolarlık bir hacme sahip olduğunu hatırlatan Girgin, “Bize düşen pay çok küçük. Hakkımız olanı istiyoruz” diye konuşuyor. Sunel grevinin yalnızca kendi fabrikaları için değil, tüm işçiler için bir örnek teşkil etmesini umduklarını ifade ederek, “Zincirleri kırmak istiyoruz” diyor.
“Zam teklifi kabul edilemez!”
Depo görevlisi Seyfullah Karaca da düşük ücretler ve ağır koşulların grevin temel nedeni olduğunu belirtiyor. Sendikanın yüzde 71 oranında zam talebinin makul olduğunu söyleyen Karaca, “İşverenin önerdiği % 50’lik zam oranı çok düşük ve kabul etmeyeceğiz. Grev süreci uzarsa her iki taraf için de daha fazla zarar doğuracak. Masaya dönülmeli” diyerek görüşmelerin tıkanmasının sorumlusunun patron olduğunu vurguluyor.
“32 yıllık emeğimin karşılığını istiyorum!”
32 yıllık çalışan Akın Öztürk ise hayat pahalılığını gerekçe göstererek greve gittiklerini söylüyor. “Bu iş ağır, tozlu ve sağlıksız. Hakkımız olan ücreti istiyoruz” diyen Öztürk, sendikanın yüzde 71’lik zam talebini desteklediklerini ifade ediyor. Kıdemli çalışanların yeni başlayanlarla aynı maaşı almasının adil olmadığını belirten Öztürk, “Ben 32 yıldır buradayım. Ama yeni gelen biriyle maaşım aynı. Bu hiç adil değil” diyor. Tüm olumsuzluklara rağmen çalıştığı fabrikayı sevdiğini, ancak koşullar düzelmeden bunun sürdürülebilir olmadığını belirtiyor. “Bayrama kadar böyle sürer diye düşünüyoruz ama umarım daha erken çözülür” diyerek çağrısını yineliyor.
“İş güvenliği ve sağlık koşulları kritik düzeyde”
İşçiler, fabrikada yoğun toz, kimyasal madde teması ve fiziksel yorgunlukla karşı karşıya kaldıklarını belirtiyor. Koruyucu ekipman eksikliği, havalandırma yetersizliği ve uzun mesai saatleri nedeniyle sağlık sorunlarının arttığını dile getiriyorlar. Patronun bu koşulları görmezden geldiğini ifade eden işçiler, acilen iyileştirme yapılmasını talep ediyor.
Sunel’de çalışanların önemli bir kısmı, yılın yalnızca üç ila altı ayında çalışabiliyor. Bu durum, yılın geri kalanında gelir elde edememelerine neden olurken, geçimlerini sürdürebilmek için güvencesiz ve düşük ücretli işlere yönelmek zorunda kalıyorlar. Uzmanlık alanlarına uygun iş bulmakta zorlanan işçiler, sosyal güvenlik primlerinin de düzensiz yatırıldığını, bu durumun emeklilik haklarını olumsuz etkilediğini söylüyorlar.