Emperyalist tahakkümün Güneydoğu Asya’daki ileri karakollarından biri haline getirilen Filipinler’de, halk güçlerinin uyarıları sertleşiyor. Ulusal Demokratik Cephe (NDFP) Genel Sekreteri Elias Dipasupil, son açıklamasında, Filipin halkının devrimci savaşını hatırlatarak “savaşa hazırlanmıyoruz, zaten savaşıyoruz” diyerek mevcut durumu teşhir etti.
Dipasupil, ABD emperyalizminin bölgedeki yeni askeri yığınağına karşı yürütülen halk savaşının meşruluğunu vurgularken, Marcos rejimini açıkça “ABD’nin yerli uşağı” olarak niteledi. Açıklama, AFP Genelkurmay Başkanı’nın Tayvan’a yönelik olası Çin müdahalesine karşı hazırlık çağrısına doğrudan bir yanıt niteliğinde.
Emperyalist Stratejinin Artçı Üssü: Filipinler
“Balikatan 2025” adı altında yürütülen, tarihsel olarak en büyük ortak askeri tatbikatın, Filipinler topraklarını Çin’e karşı bir provokasyon sahasına çevirdiği uyarısında bulunan Dipasupil, ülkenin halktan habersizce emperyalist savaş planlarının bir piyonuna dönüştürüldüğünü belirtti.
ABD’nin bölgeye yığınağı, yalnızca silah ve üs düzeyinde değil; ideolojik hegemonya ve medya aygıtlarıyla da pekiştiriliyor. Bu durum karşısında, Filipin devrimci güçleri, halkı “emperyalist savaşlara kurban edilmektense, kendi kaderi uğruna savaşmaya” çağırıyor.
Tarihsel Bellek: Corregidor’dan Zelensky’ye
Dipasupil, ABD’nin tarihsel ihanetlerine de dikkat çekti. II. Dünya Savaşı’nda Corregidor’da kendi askerlerini dahi yüzüstü bırakan Washington’un, bugün de Ukrayna’da Zelensky rejimini satmak pahasına Rusya ile yeni pozisyonlar aradığını örnek gösterdi. Verilen mesaj net: Emperyalizmin dostluğu yoktur, çıkarı vardır.
Halk Cephesinin Kararlılığı
NDFP’nin açıklaması, yalnızca bir ideolojik pozisyon değil, somut bir politik hat öneriyor: Bağımsızlık, barış ve halk egemenliği ancak devrimci savaş yoluyla inşa edilebilir. Emperyalizme ve onun yerli işbirlikçilerine karşı yürütülen mücadelenin sürekliliği, mevcut gelişmelere karşı halkın öz örgütlenmesini güçlendirmekle mümkün.
ABD’nin Çin’le kapışacağı yeni cephelerden biri olarak görülen Filipinler, aynı zamanda Asya’da devrimci hatların hâlâ diri olduğu nadir coğrafyalardan biri. Emperyalizmin askeri, ekonomik ve kültürel tahakkümüne karşı yükselen bu söylem, salt bir direniş çağrısı değil; devrimci alternatifin canlılığının da ifadesi.
