
Saraçhane protestolarına yönelik başlatılan operasyon sürecinde, ev baskınlarıyla gözaltına alınan ve ardından tutuklanan öğrenciler ile gazetecilerin ilk duruşması Çağlayan Adliyesi’nde görüldü. Duruşmaya katılan İstanbul Üniversitesi öğrencilerinden biri, adliye çıkışında hem içerde yaşananları hem de dışardaki polis saldırısını anlattı.
Öğrenci, sabah saatlerinden itibaren adliye çevresinde yoğun bir polis ablukasıyla karşılaştıklarını belirtti. “Buraya gelişimizden itibaren aslında çok büyük bir abluka vardı” diyerek yaşadıkları baskıyı özetledi. Duruşma salonuna girmek için dahi mücadele ettiklerini, birçok kişinin ve özellikle ailelerin içeri alınmadığını söyledi:
“Biz duruşmaya girmek için bile bir mücadele verdik dışarıda. Zaten onlarca kişi alınmadı, aileler içeri alınmadı.”
Savunmalar dinlenmeden dosya kapatılmak istendi
İçeride ise yargılamaya dair temel adımların bile yerine getirilmediğini ifade etti. “Biz içerideyken hâkimler savunmaları dinlemedi. Doğrudan dosyayı kapatıp ertelemeye, ileri bir tarihe bırakmaya çalıştı” diyerek savunma hakkının yok sayıldığını vurguladı.
‘Dışarda gözaltı, içeride hukuksuzluk’
Duruşma sırasında dışarda bulunan öğrencilerden ikisinin gözaltına alındığını belirten öğrenci, bunlardan birinin mahkeme salonuna girmeye çalışan bir arkadaşları olduğunu söyledi. Ona göre bu durum, yalnızca belirli çevrelere değil, gençliğin tamamına dönük bir baskı sürecine işaret ediyor:
“Bu sadece devrimci gençlere yönelik bir operasyon süreci değil. Aslında gençliğin bütününe yönelik bir operasyon süreci.”
‘İktidar kendi yazdığı hukuku bile tanımıyor’
Öğrenci, yaşanan sürecin iktidarın hukuku açıkça ihlal ettiğini gösterdiğini dile getirdi:
“Yani şunu diyor aslında iktidar: Ben istediğimi yaparım. İstediğim gibi anayasayı çiğnerim, hukuku tanımam. Kendi yazdığım hukuku bile tanımam.”
Yaşananların yalnızca bir yargı süreci olmadığını, aynı zamanda gençliğe verilmek istenen bir gözdağı olduğunu söyledi:
“Siz buna ses çıkarmaya çalışırsanız sizi de ezer geçerim.”
Üniversitelerden kitlesel destek: “Kolay kolay yılmayız”
Buna rağmen gençlerin geri adım atmadığını ve dayanışmayı büyüttüğünü vurguladı. Duruşma günü birçok üniversiteden öğrencilerin adliye önünde bir araya geldiğini belirtti:
“Bugün burada onlarca üniversite çağrı yaptı. İstanbul Üniversitesi’nden vakıf üniversitelerine kadar çok sayıda öğrenci buradaydı.”
Sabahın erken saatlerinden itibaren süren bekleyişe dair ise, “Öğrenciler hâlâ çok kalabalık bir şekilde burada. Bu da aslında şu demek: Biz öyle kolay kolay yılmayız” dedi.
‘Kaybedecek bir şeyimiz yok’
Bu kararlılığın ardında, geleceğe dair belirsizliklerin ve umutsuzlukların yattığını ifade ederek, “Biz haklarımıza da hayatlarımıza da sahip çıkacağız. Çünkü artık herkes şunun farkında: Kaybedecek bir şeyimiz bizim yok” dedi.
İşsizlik ve güvencesizlik koşullarına da dikkat çeken öğrenci, “Diplomamız desek bunun bir garantisi yok. İşimiz desek zaten iş bulabileceğimiz belli değil. Hiçbir şeyde hukuka, adalete başvurabileceğimizin ve sonucunu alabileceğimizin bir garantisi yok” ifadelerini kullandı.
‘Direniş sürecek, yalnız değiliz’
Kendisi de duruşmada yargılanan öğrencilerden biri olan genç, mahkemeden çıktıktan sonra yeniden alandaki arkadaşlarının yanına döndüğünü belirtti: “Ben de bugün duruşması olan öğrencilerden, gençlerden biriydim. Ama çıktığım gibi tekrar gençlerle, üniversitemle buluşmak için alana geldim” diyerek öğrencilerin mücadelesine olan inancını dile getirdi.