
Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğretmen atamalarında uyguladığı mülakat sistemi, geçen yıl sonuçların açıklanmasının ardından yoğun eleştirilere neden oldu. Mülakatlardan bekledikleri puanı alamadıkları için atanamayan çok sayıda öğretmen adayı, süreçte adaletsizlik yaşandığını belirterek örgütlenmeye başladı. Bu öğretmenlerin biraraya gelerek kurduğu Mülakat Mağduru Öğretmenler Platformu, mücadelesini halen sürdürüyor. Platform adına konuşan öğretmen Sevgi Süle, yaşadıkları süreci ve taleplerini gazetemize anlattı.
“Hayal kırıklığı, öfke ve mücadele kararı”
Süle, sürecin 25 Ekim 2024’te açıklanan mülakat sonuçlarıyla başladığını belirterek, “Biz hayal kırıklığına uğradık çünkü mülakatımız iyi geçmişti” dedi. Bu durumun kendilerinde öfke ve hayal kırıklığı yarattığını ifade eden Süle, bu duygularla birlikte mücadeleye karar verdiklerini anlattı.
İlk olarak Telegram ve WhatsApp gruplarında ne yapabileceklerini tartıştıklarını belirten Süle, “En sonunda, 4 Kasım’da oturma eylemine başladık” dedi.
İlk eylemlerini çok küçük bir grupla yaptıklarını ifade eden Süle, “Özkan Özdemir’le ben başladık. Sonra o gece Medis ve Koray öğretmenimiz de bize destek verdi” şeklinde konuştu. Sosyal medyada yayımlanan videoların ardından daha fazla kişiye ulaştıklarını, bu sayede dayanışmanın büyüdüğünü belirtti.
Mülakat mağduru öğretmenler olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nın önünde eylem yapmak istediklerini ancak izin verilmediğini de dile getirdi. Bunun üzerine eylemi Bakanlığa yakın bir parka taşıdıklarını söyleyen Süle, “Orada gece-gündüz bir boş alan kalmadı, sürekli gelen giden oldu” şeklinde konuştu.
“Beyazıt Mitingi’yle görünürlüğümüz arttı”
Eylemlerinin kamuoyunda daha görünür olması için Beyazıt Meydanı’nda bir miting düzenlediklerini belirten Süle, “Katılım iyiydi” dedi. Bu mitingin ardından esas muhatapları olan Milli Eğitim Bakanlığı’na yöneldiklerini ifade eden Süle, “On üç gün boyunca bakanlık önündeydik. Bakanla görüşmek istiyoruz diye orada bekledik” dedi. 13 günlük bekleyişin sonunda bakanla bir görüşme gerçekleştiğini aktaran Süle, devamında yapılan görüşmenin beklentilerini karşılamadığını da söyledi. “Ben gittim, Sevda hocam, Fidan hoca bir de Esra hoca gitti” diyerek görüşmeye katılanları aktaran Süle, bakanın belgeleri incelemeden görüşmeyi sonlandırdığını ifade etti ve şu şekilde aktardı; “Bakanla oturduk, ilk olarak kendisi anlatmaya başladı. İşte mülakatın doğası gereği, bunun normal olduğunu falan söyledi. Ben de lafını kestim, ‘Bakanım öyle diyorsunuz ama elimizde belgeler var’ dedim. O belgelere hiç bakmadı bile, saatine baktı, ‘Benim gitmem gerekiyor’ dedi. ‘Fotoğraf çekilmek için sizi kabul ettim’ dedi.”
Görüşmenin sonunda Personel Genel Müdürü Fidan Çiftçi’nin kendilerini fotoğraf çekilmek üzere yönlendirdiğini söyleyen Süle, “Fotoğraf çektik, sonra dağıldık” dedi.
“Bakan ‘kapıma gelsinler’ dedi, biz de gittik!”
Bakanın daha sonra kamuoyuna yönelik yaptığı “Adaletsizliğe uğradığını düşünenler kapıma gelsin” açıklamasını hatırlatan Süle, bu söz üzerine tekrar bakanlık önüne gittiklerini ve bu kez üç gün süren bir nöbet eylemi başlattıklarını söyledi.
Nöbet eylemi sırasında bazı öğretmenlerin Meclis’te Bakan Yusuf Tekin’le karşılaştığını anlatan Süle, “Bir şekilde karşılaşmışlar. Yusuf Tekin ‘Basında ne söylediysem o’ deyip uzaklaşmış. Yani hiçbir şekilde dinlememiş” dedi.
Nöbet boyunca AKP’li vekillerle de görüşmeler gerçekleştirdiklerini belirten Süle, bu vekillerin çoğunun kendilerine hak verdiklerini şu şekilde ifade etti: “Genel olarak haklı olduğumuzu, bir adaletsizlik olduğunu, zaten durumdan haberdar olduklarını söylediler. Nazım Maviş’le görüştüler, bakan yardımcısı. O dedi ki; ‘Biz bu durumun böyle olduğunu bilmiyorduk.’ Biz bakana sorduğumuzda, mülakatlarda torpil yapılmadığını söyledi. Ama ‘Bizim ufak farklılıklardan haberimiz yoktu’ dedi. ‘O belgeleri bize gönderin’ gibi konuşmuşlar.” Muhalefet partilerine mensup vekillerin ise başından beri yanlarında olduğunu belirten Süle, bu vekillerin desteklerini her alanda hissettiklerini ifade etti.
Mülakat sistemine dair değerlendirmelerde de bulunan Süle, komisyonların keyfi ve adaletsiz bir biçimde çalıştığını savundu. Puanların çoğu zaman sınavla değil, mülakatla şekillendiğini belirterek, “Komisyonlar adaletsiz, farklı farklı işliyor. Puanlar alınıyor ama onların gereği yerine getirilmiyor. Mülakata saklıyor. Bakan sürekli torpil yapmadığı iddiasında bulunuyor. Komisyonların birbirlerini tanımadığını, bize bir kod verildiğini söylüyorlar. Evet, belki birbirini tanıyarak bir torpil olmayabilir ama şu çok net; bazı illerde yüksek puanlar olduğu açık bir şekilde ortada. Erzurum ve İzmir başta geliyor. Ama Bursa ve İstanbul’da düşük çıkıyor. Burada doğrudan bir torpil diyemeyiz ama bir beceriksizliğin olduğu ortadadır” ifadelerini kullandı.
İller arası puan farkına dair bakanlıktan gelen bir açıklamayı da aktaran Süle, “Bize şöyle bir açıklama yapıldı: Bülent Çiftçi’nin o dönem annesi vefat etmiş, ayarlanamamış. O yüzden iller arası puan farkı var diye bir açıklama yapıldı” dedi.
“Ne yapacağımızı düşünüyoruz, vazgeçmeyeceğiz”
Mülakat mağdurlarının bundan sonra ne yapmayı planladıklarına dair sorumuzu da yanıtlayan Süle, mücadeleye devam edeceklerini ancak yeni yollar aradıklarını ifade etti: “Bir grup arkadaşımız bugün Eğitim-İş’in açıklaması var Milli Eğitim Bakanlığı’nın önünde, oraya gitti. Sesimizi bir de bu kanaldan duyuralım diye. Belgeleri topladık, Milli Eğitim Bakanlığı’na duyurduk. Adaletsizliğe uğradık, belgelerimizle. Bunu zorlamaya çalışacağız. Mümkün olduğu kadar bakana ulaşmak isteyeceğiz. O bizi ne kadar görmek, dinlemek istemese de.”
Platformun uzun süredir basın açıklamaları ve oturma eylemleri yaptığını vurgulayan Süle, bu aşamadan sonra farklı eylem biçimlerini düşündüklerini söyledi: “Şu an aslında düşünme aşamasındayız. Farklı bir şey yapabilmek adına. Çünkü bu zamana kadar hep basın açıklaması yaptık. Oturma eylemi de yaptık. Bu aşamadan sonra ne yapabiliriz? Biz de şu an aslında bunu düşünme sürecindeyiz. Ama buradan vazgeçmeyeceğiz. Çünkü bir adaletsizlik, bir hak kaybı yaşıyoruz.”